Ceren Kenar (Taraf, 30 Nisan 30 Nisan)
Dokuz bin ölü, binlerce yaralı ve evlerini, ülkelerini her şeylerini terk etmiş on binlerce insanın dramına çok yakından şahitlik ediyor olmasına rağmen Türkiye kamuoyu hâlâ Suriye’de yaşananın bir katliam olduğu konusunda bile hemfikir değil. Bir katliamı önlemek için farklı görüşlerin çıkması doğal, hatta sağlıklı; ancak “Bana Esed adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyenlerin sesi ne yazık ki Suriye halkının sesini bastırıyor. Türkiye’de evini, yurdunu, sevdiklerini kaybetmiş 30.000’e yakın Suriyeli varken, Türkiye kamuoyunu Suriye meselesinde bilgilendirenler, “Tüm dünya yalan söylüyor” diyen analistler. Esed’in nazik davetleri ve misafirperverliği eşliğinde Baas rejimini yıkama, yağlama kampanyaları ile oluşan dezenformasyonun popüler sorularına karşı buyurunuz Suriye meselesinde sıkça sorulan sorular rehberi.
1- Suriye’de katliam mı var yoksa gördüklerimiz Al Jazeera figüranları mı?
Suriye meselesinde ölü rakamlarını Al Jazeera’dan değil Birleşmiş Milletler’den alıyoruz. Hani Rusya ve Çin’in Güvenlik Konseyi olduğu Birleşmiş Milletler. Al Jazeera’nın reytinglerini arttırmak, Katar’a yaranmak veya bir Amerikan komplosunu daha gerçekçi göstermek için 9000’den fazla Suriyelinin kendini öldürdüğü, on binlercesinin ülkesini terk ettiği düşüncesi de takdir edersiniz ki biraz fantastik. Al Jazeera veya Batı medyasının Suriye haberlerine itibar etmemek yerine şu soruyu sormanız daha yerinde olabilir: Eğer Esed’in çekindiği bir şey yoksa, eğer Suriye’de yaşananlar manipüle ediliyorsa, neden uluslararası basının Suriye’de özgürce yayın yapmasına izin verilmiyor? Neden Suriye’ye basın, ya Esed’in özel davetlisi olarak rejimin gözetiminde gerçekleşen turlar vesilesi ile ya da tamamen yasa dışı yollarla giriyor?
2- Suriye’ye Irak’ta olduğu şekilde “demokrasi” mi götürülüyor?
Suriye ile Irak, aslında yansıtıldığından çok daha az benzerlik gösteren iki ülke ve vaka. Öncelikle Suriye’ye şu an için “demokrasi götürülmüyor”, Suriye’de hâlihazırda yoğun şekilde devam eden bir katliam önlenmeye çalışılıyor -veya aslında çalışılmıyor-. Irak işgali öncesi, işgali mümkün kılmak ve en kısa zamanda gerçekleştirmek için dezenformasyon yapan kaynaklar, şu an Suriye’ye müdahil olmamak için aynı dezenformasyonu yapıyor. Eğer illa bir analoji arıyorsanız Bosna-Suriye analojisi kesinlikle Irak-Suriye benzetmesinden daha sağlıklı olacaktır. Irak’ta yaşananın aksine Suriye ve Bosna vakaları, bir katliam karşısında paralize durumda kalan, ne yapacağını kendi de bilmeyen bir uluslararası kamuoyu ile dalga geçen ve öldürmek konusunda çekinmeyen katillerin utanç verici hikâyesidir.
3- Suriye’de yaşananlarda dış güçlerin rolü var mı?
Evet, kesinlikle var! Körfez ülkelerinin muhaliflere silah temin ettiği sır değil. Amerika da muhaliflere “non-lethal weapons” diye tanımladıkları öldürücü olmayan mühimmat sağlıyor. Türkiye’nin tam olarak neyi, ne kadar verdiğini bilmiyoruz. En azından ben bilmiyorum.
Fakat Suriye meselesinde gösterdikleri üstün çaba nedeniyle hakkı yenmemesi ve yukarıda zikredilen ülkeleri utandıracak kadar bu meseleye baş koymuş başka aktörler de var.
Rusya ve Çin, Güvenlik Konseyi’nde başka hiçbir ülkenin göstermediği bir irade ile davalarına sadık kalıyor ve Esed’i ipten kurtarmak için ellerinden geleni yapıyor. Bu sırada Rusya, gerek Esed’in içine su serpmek için Suriye limanlarına demirlediği savaş gemileri ile olsun, gerekse askerî ve ekonomik desteği ile olsun, dostunu yalnız bırakmıyor. Dünyanın bir ucundan Venezuela bile Esed’e dizel yardımını esirgemiyor. İran resmî yetkilileri Suriye’ye askerî ve siyasi destek verdiklerini gururla açıklıyor. İran’ın desteği sadece mühimmat desteği değil, bizzat Esed komutasında savaşması için binlerce militanı da Irak’ın yardımıyla Suriye’ye gönderdiği biliniyor. Bu arada Irak’ın Esed karşıtı cepheye karşı Arap Birliği’nde gösterdiği üstün çabayı da es geçmemek lazım. Veya Hizbullah’ın Lübnan’da yakaladığı Suriyeli muhalifleri Esed’e teslim etmesi kayda geçilmeli. Aynı şekilde Ürdün’ün de sınırda yakaladığı mültecilere geçit vermeyip, Suriye’ye geri yollamasını not düşmek lazım.
Yani işin özeti Suriye konusunda İran ve Rusya, Amerika’dan daha başarılı bir emperyalizm sınavı veriyor.
4- Suriye muhalefeti Amerikan veya Körfez muhibbi mi?
Hayır, değil. Aksine Suriyeli muhalifler arasında Türkiye kamuoyuna şaşırtıcı gelebilecek bir Amerikan ve Körfez karşıtlığı var şu an. Suriyeli muhalifler yalnız bırakıldıklarını, Amerika’nın İsrail nedeniyle Suriye meselesine müdahil olmadığını düşünüyor, haklı olarak. Körfez’in silah desteği konusunda ise farklı görüşler var. Çoğu Suriyeli muhalif silahlanmak istemiyor, müdahale istiyor. Herhangi bir NATO müdahalesinin Suriyeli muhalifleri silahlandırmaktan daha az kanlı olacağına inanılıyor.
Ezcümle, verileri bu kadar net ve basit olan bir denklemi flulaştırmak, samimiyetsiz bir “barışseverlik” kisvesi altında gerçekte olan biteni manipüle edici gazetecilik yapmak, soyut bir devrim kavramı üzerinden romantizm yaparken, gerçek bir hak ve özgürlük mücadelesini “emperyalizmin oyunu” veya “işler karışık” diye itibarsızlaştırmak ne gazetecilik etiğine ne de insan onuruna yakışıyor.