Suriye-Hamas ilişkilerinde yeni sayfa: Esad’ın inadı nasıl kırıldı, sırada ne var?

Suriye-Hamas ilişkilerinde yeni sayfa: Esad’ın inadı nasıl kırıldı, sırada ne var?

Fehim Taştekin Gazeteci, yazar

Filistinli Hamas örgütü, iç savaşın başından bu yana eleştirdiği Suriye'deki Beşar Esad yönetimiyle görüşmek üzere Şam'a gitti. Bu politika değişiminin arkasında ne yatıyor? Bu gelişme bölge için ne anlama geliyor? Gazeteci Fehim Taştekin, BBC Türkçe için yazdı.

Filistinli örgütlerin başında gelen Hamas, Suriye yönetimiyle yeni bir sayfa açtı.

Suriye lideri Beşar Esad, 18 Ekim’de Hamas’ın Arap ve İslam dünyasıyla ilişkiler ofisi başkanı Halil el Hayye’nin de aralarında bulunduğu Filistinli örgütlerin temsilcilerini kabul etti.

Esad “Suriye değişmeyecek ve direnişi desteklemeye devam edecek” mesajı verdi. Hayye de "Muhteşem bir gün. Suriye halkının yanında ülkeyi istikrara kavuşturmak için Şam'daki varlığımızı yeniden başlatıyoruz" dedi.

Filistin direnişi büyük yara aldıkları Lübnan’daki iç savaş yıllarından (1975-1991) sonra 1999’da Ürdün’den de kovulmuştu. İki yıl Doha’da yaşayan Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, 2001’den itibaren Suriye’yi üs edinmişti.

Müslüman Kardeşler, Suriye’de “terör örgütü” olarak yasaklıyken Filistin uzantısı Hamas, Şam’dan himaye görüyordu. İran ve Suriye’nin ‘direniş ekseni’ Hamas’ı besleyen en önemli kanaldı.

Hamas 2007’deki seçimin ardından Gazze’yi tamamen kendi kontrolüne aldığı halde siyasi karargahını Şam’dan taşımamıştı. Örgütün askeri kanadı 2008’de Suriye’de insansız hava araçları, füze teknolojisi ve izleme teknikleri hakkında eğitim kampına alınmıştı.

Şam’dan nasıl koptu? Arkasında kim vardı?

Hamas, 2011’de gösteriler patlak verince Esad yönetimine karşı tavır almaya zorlandı.

Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da 6 Nisan 2011’deki Şam ziyareti sırasında Meşal'le de görüşmüştü.

Wall Street Journal, 7 Aralık 2011 tarihli haberinde, Şam’dan çıkıp Gazze’ye yerleşen üst düzey bir Hamas yetkilisinin şu sözlerini aktarıyordu:

“Türkiye ve Katar, Suriye’den derhal ayrılmamız için bize baskı yapıyor. Bize ‘Utanmıyor musunuz? Yeter. Hemen oradan çıkın’ dediler.”

Nihayetinde Hamas Ocak 2012’de köprüleri yıktı. Doha’ya taşınan Meşal birkaç ay sonra Türkiye ziyareti sırasında “Özgürlük arayan Suriye halkının devrimini selamlıyoruz. Büyük halkın kanı demokrasi istediği için akıyor” diye çıkıştığında Şam biletini tamamen yaktığının farkındaydı.

Hamas’ı Şam’dan uzaklaştıranlar, Esad’ın Filistin davasından kazandığı meşruiyet halısını altından çekmeyi hedefliyordu.

Hamas mezhepler üstü “Direniş Ekseni”nden Arap Baharı ile birlikte oluşturulmak istenen “Sünni Eksen”e kaydırılıyordu. Esad’a göre “Müslüman Kardeşler sonunda kendi tabiatına uygun (ihanet) davranmıştı.”

Hamas’a öfke büyüktü. Halep’te Esad yönetiminden yana duran Filistinlilerin “Kudus Tugayı,” Şam’da Filistinlilerin yerleşik olduğu Yermuk Kampı’nın düşmesinden Hamas’ı sorumlu tutuyordu.

Hatta Suriyeli yetkililer, Hamas’ın Hizbullah’tan öğrendiği tünel kazma tekniklerini muhaliflere aktardığını öne sürüyordu. Bu tüneller silah taşıma ve kentlerde “kurtarılmış” mahallelerin direnmesinde önemliydi.

Köprülerin kurulmasına kim yardım etti?

Sonradan Hamas’ı Şam’dan çıktığına pişman eden koşullar gelişti.

İran’la ilişkileri sürdüren ve Şam hattının önemini kavrayan Hamas’ın direniş kanadı Suriye’ye sıcak mesajlar veriyordu.

Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani 2020’de öldürülmeden önce meseleyi Şam’la müzakere etmeye başlamıştı.

Suriye lideri, 2019’da yeni sayfa açılması yönünde telkinler olduğunda “Biz Hamas’a kardeşlerimiz olduğu için değil direnişin parçası oldukları için destek verdik. Sonunda Müslüman Kardeşler her yerde olduğu gibi Müslüman Kardeşler olduğunu gösterdi” diyecekti.

Aynı dönem SANA’ya konuşan Suriyeli bir yetkili de Hamas’a kapının açılacağı iddiasını yalanlarken “Müslüman Kardeşler kanı baskın geldi ve teröristleri destekledi” diyordu.

Filistin üzerindeki pozisyonunun zayıflamasını istemeyen İran’ın telkinleri Esad’ı yumuşatmaya yetmemişti. Lübnanlı kaynaklara bakılırsa bunu sonunda başaran Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah oldu.

Beyrut sehayatlerini artıran Hayye, Ağustos ayında Nasrallah’la meseleyi görüşmüştü.

Hamas’ı Şam’a dönmeye iten nedenler neler?

Şam’ı nedamet getirmeye iten bir dizi koşuldan söz edilebilir:

  • Şam’dan çıktıktan sonra Katar ve Suriye’nin Hamas’a himayesi, İran ve Suriye’nin desteğinin yerini alabilecek içerikte değildi. Hamas-Şam hattının kesilmesinin özellikle silah açısından hareketi zayıflattığını gördü.
  • Müslüman Kardeşler’e desteğinden dolayı Körfez’deki komşuları ile karşı karşıya gelen Katar, Ocak 2021’deki Ula Zirvesi’nden sonra uzlaşma yoluna girdi. Doha için Hamas’la ilişkilerinde bazı ince ayarlara gitme zorunluluğu doğdu.
  • Ankara-Tel Aviv arasındaki normalleşme pazarlığının başat meselesi Hamas’ın Türkiye’deki artan varlığıydı. Türkiye de İsrail’le el sıkışmak için Hamas yükünden kurtulmanın şart olduğunu gördü. Bu da Hamas'ı yeni müttefikler bulma arayışına itti.
  • Abraham Anlaşmaları’yla Arap dünyasında Filistin davasının gerilemesi Hamas’ı sıkıştırdı. Aynı şey Rusya’nın desteğini arayan El Fetih lideri ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas için de geçerli.
  • Bir diğer kolaylaştırıcı faktör, Şam’la ilişkileri normalleştirme gereğini düşünen tarafların giderek artıyor olması.
  • Şam ziyaretinin önünü açan son gelişme Cezayir’de Filistinli 15 örgütün aralarındaki bölünmeyi bitirmek üzere anlaşmasıydı. Anlaşma bir yıl içinde seçimlere gidilmesini içeriyor.

Türkiye ve Katar’ın pozisyonu ne?

Bütün pragmatizmine rağmen Hamas’ın Türkiye ve Katar’a rağmen böyle bir adım attığı düşünülmüyor.

Özellikle Doha’yı zora sokacak bir görüntüden kaçındıkları görülüyor. Hayye görüşme günü “Türkiye ve Katar dahil ilişkide olduğumuz ülkelere Şam’a dönüş kararını ilettik, hiçbirinden itiraz gelmedi” dedi.

Ancak ertesi gün “Hamas liderliği ilişkileri onarma kararını kendisi aldı. Katar devleti ile olan iyi ilişkilerimize rağmen onların pozisyonu bizimkinden farklı” deme gereği duydu.

Tarafların çekinceleri nedir? Tam normalleşme mümkün mü?

Görüşme günü Şam’da verilen mesajlar gerçekten de yeni bir sayfa açılmış havası veriyordu. Fakat hem Hamas hem de Esad yönetimi açısından bu “U” dönüşünün tevili önem kazanıyor.

Suriye’de Hamas’ın dönüşüne tepkiler dikkat çekerken Hamas da finansörlerini gücendirecek bir tablo oluşmasının sıkıntısını yaşıyor.

Suriye tarafı ziyaretin çerçevesini Hamas’a kredi açmayacak şekilde ayarladı. Şam, Hamas’ın “direniş kanadı” ve “direnişçi olmayan kanadı” diye ayırım yapıyor. El Vatan gazetesine göre Hamas’ın direniş kanadı Filistinli örgütlerle birlikte davet edildi. Ayrıca Esad, Hamas temsilcileri Halid el Hayye ve Osama Hamdan ile baş başa görüşmedi.

Gazzeli Hayye “Direniş Ekseni”nden sayılsa da Müslüman Kardeşler’le bağı güçlü bir isim. Şeri hukuk ve hadis gibi islami ilimler eğitimi almış olan Hayye, Müslüman Kadeşler’le bağlantılı Müslüman Alimler Birliği’nin üyesi.

Suriye tarafı ilişkiyi Hamas’ın direniş kanadıyla sınırlayan bir görüntü verse de Hayye “Suriye’ye dönüş Hamas liderliğinin ortak kararı” vurgusu yaptı. Hayye, geçmişin hatalarını da ‘bireysel kararlara indirgedi.

Hayye, “Hamas liderliği tarafından onaylanmayan her türlü bireysel eylemi geride bırakıyoruz. Esad ile geçmişe bir sünger çekme konusunda anlaştık” dedi.

Ama kimse Meşal’in Şam’dan çıkışını bireysel bir karar olarak görmüyor. Esad’ın Meşal başta olmak üzere hareketin lider kadrosundaki bazı isimlere kızgınlığının geçmediği aktarılıyor.

Peki Esad’ın bundan kazancı nedir?

Şam’ın ilişkileri eski haline getirmede çok ihtiyatlı davranacağı öngörülüyor. Ahbar’a konuşan Hamaslı bir kaynak “Tarihi adımı Suriye’de hareketin ofisinin yeniden açılması dahil bir dizi adım izleyecek. Bu adımlar güveni inşa edecek” dedi.

Bir başka Hamas yetkilisi ise, Şam’a bir ofis açılabileceğini ama Doha’da bulunan siyasi büroyu taşımayı konuşmanın erken olduğunu belirtti.

Hamas’ın beklediği hızda bir açılım olmayacaksa Esad neyi amaçlıyor?

Bu açılımın pratik faydaları olabilir:

  • Esad bu adım sonrası Şam’ı tecrit siyasetinin başarısız olduğunu ve normalleşme eğiliminin güçlendiğini söyleyebilir.
  • Filistin davası Araplar arasında Abraham Anlaşmaları ile zemin kaybetse de konu halklar nezdinde hassasiyetini koruyor. Esad da “Filistin’e somut katkı sunan yegane Arap ülkesi” algısını diriltiyor. Hayye de bir Arap ülkesinin Filistin’e desteğinin önemini vurgulayarak Esad’a istediği pası verdi.
  • Esad, Suriye’nin Arap Birliği’ndeki koltuğunun iade edilmesi konusunda direnç gösteren bazı üyelere de mesaj vermiş oluyor.
  • Ayrıca İsrail’in Suriye içine İran’a gerekçe göstererek sürdürdüğü saldırılara karşı Şam da Filistin dosyasındaki yerinin altını çizen bir buluşmayla diş göstermiş oldu.