'Suriye, işgale karşı Türkiye sınırına füze bataryası yerleştirdi'

'Suriye, işgale karşı Türkiye sınırına füze bataryası yerleştirdi'

 

Suriye’deki krizin bölge ülkeleri arasında bir çatışma çıkarıp çıkarmayacağı konusunda çeşitli senaryolar üreten Stratfor uzmanları, analizlerini pekiştirmek için zaman zaman istihbarata dayalı derin bilgilere sahip kaynaklara başvurmuş. Taraf gazetesinde yayımlanan Stratfor dosyasındaki yazışmalara göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu gibi birçok yetkili kaynakla gizli kapaklı bir ilişki yürüterek adeta Stratfor adına “casusluğa” soyunan terörle mücadele uzmanı Fred Burton’ın özel irtibata sahip olduğu bir isim de eski İsrail Savunma Kuvvetleri askerî istihbarat ajanı David Virgil Dafinoiu.
 

'Esed’in asıl düşmanı Türkiye’

 
İsrail Silahlı Kuvvetleri’nden ayrıldıktan sonra NorAm adında özel bir istihbarat şirketi kuran Dafinoiu, Burton’a Eylül 2011’de Suriye’nin asıl düşmanının Türkiye olduğunu belirterek Şam’ın olası bir işgale karşı sınıra 25 hava savunma füze bataryası yerleştirdiğini aktarıyor. Daha önce Çakal Carlos’un sağ kolu Bruno Breguet’nin akıbetiyle ilgili uzun yıllar İsrail’de askerî istihbarat ajanı olarak çalışan Dafinoiu’nun yardımına başvuran Burton, bu yazışmanın ardından edindiği bilgiler üzerine kaynağını IL701 olarak kodluyor.
 
Burton’ın “Esed’in bir sonraki adımı ile ilgili bir fikrin var mı? Havluyu atıp kaçacak mı” sorusuna Dafinoiu, 1 Eylül 2011’de şöyle cevap veriyor: “Bu günlerde Esed’in asıl düşmanı Türkiye ve onun Müslüman Kardeşler tarafından finanse edilen hükümeti. Bir NATO üyesi olarak Türkler, Suriye’yi işgal etmelerine izin verileceğini ve Suriye topraklarının bir bölümünü devralarak kontrol etmeyi umuyor. Suriye kısa bir süre önce Türk sınırı boyunca 25 hava savunma füze bataryası yerleştirdi.”
 
Dafinoiu ayrıca Esed’in Rusya ve İran’ın çıkarlarına hizmet ettiği fikrine de karşı çıkıyor. Eski ajan, Burton’a Esed ile Batı’nın çıkar birliğini şöyle aktarıyor: “Altı Gün Savaşı’yla, İsrail’e saldıran tek devlet Suriye olduğu için, birçok ‘uluslararası’ uzman, Esed’in İsrail’e benzer bir saldırıda bulanabileceğini, bu şekilde İsrail’i karşılık vermeye zorlayarak diğer Arap ve Müslüman ülkelerin desteğini çekmeyi umduğunu düşünüyor. Bu olası bir senaryo, gerçekleşirse ardındaki tek sebep de İran’ı tuzağa düşürmek olur. Aslında Esed, İran ile Rusya’nın arka bahçesindeki Batılı ajan. MI6 ve Mossad tarafından sıkı bir şekilde korunuyor. O ve babası 1973’ten beri Suriye ile İsrail sınırında istikrarın sürmesini sağladı.”
 

‘İran hükümeti 48 saatte düşer’

 
İsrailli eski bir askerî istihbarat ajanı, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının “nükleer ile alakalı değil, siyasi ve petrol ile alakalı” olacağını ve yalnızca 48 saat içinde İslam Cumhuriyeti’nin yönetimini devireceğini anlatmış. Stratfor’un terörle mücadele uzmanı Fred Burton’ın “derin” kaynaklarından IL701 kodlu David Dafinoiu yazışmada, İran’ın nükleer altyapısının “Kürt güçleriyle işbirliği içindeki İsrail komandoları tarafından yok edildiğini” vurgulayarak, İsrail’in böylesine bir saldırıya kendi adına değil, başka devletlerin müteahhidi olarak kalkışacağını belirtiyor.
 

Altyapıyı Kürtlerle çökerttiler

 
Stratfor uzmanları, 12 Kasım 2011’de Tahran yakınlarındaki bir füze tesisinde İran Devrim Muhafızları Füze Geliştirme ve Nükleer Programı Başkanı Tuğgeneral Hassan Moghadam’ın yanı sıra 17 askerin öldüğü saldırıyla ilgili İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın memnuniyetini dile getirdiği haberi yorumlarken, Dafinoiu’dan birkaç gün önce aldıkları bir bilgi de tartışmaya açılıyor. 14 Kasım 2011’deki yazışmada, Dafinoiu’nun birkaç gün önce Fred Burton’a İsraillilerin İran’a yönelik planları ile ilgili şu sözlerine değiniliyor: “Bunun hedef şaşırtmaca olduğunu düşünüyorum. İsrailliler İran’ın tüm nükleer altyapısını haftalar öncesinde yok etti [...] İsrailli komandolar Kürt güçleriyle işbirliğinde İran savunma ve nükleer projeleri için kullanılan bazı yeraltı tesislerini ortadan kaldırdı. [...] İsrail’in planlarına göre, İran’a saldırı sadece 48 saat sürecek fakat o kadar yıkıcı olacak ki, İran ne karşılık verebilecek ne de kendine gelebilecek ve hükümet düşecek.”
 

Esas savaş sebebi petrol

 
İran’ın nükleer altyapısının ortadan kalktığını söyleyen Dafinoiu’ya göre saldırının arkasındaki gerekçe Tahran’ın nükleer bomba geliştirmesi olamaz. Dafinoiu, Burton’a bu konudaki görüşünü şöyle aktarıyor: “İsrailliler İran’a karadan, havadan ve denizden saldırmaya hazır olsalar dahi, komandoların önemli bir bölümünü yok ettikleri için nükleer programa yönelik bir saldırı düzenlemeye bu aşamada gerek yok. Eğer yakında İran’a yönelik büyük çapta bir saldırı meydana gelirse, saldırının arkasında nükleer değil, siyasi ve petrol ile ilgili nedenler olacak. İsrail’in de başka ülkelerin müteahhidi olarak rol almadığı veya İran’ın temsilcilerinin saldırısına uğramadığı sürece, saldırıları başlatağına inanmak bir hayli zor.”
 
Bu yazışmanın ardından iki gün sonra Burton, Tahran yakınlarında 12 kasımda meydana gelen füze patlamasının failini Dafinoiu’ya sormuş. Dafinoiu ise 16 Kasım 2011 tarihli yazışmada şu cevabı vermiş: “Bunu yapanlar İsrail Donanmasının elit deniz komandoları.”
 
Yazışmalarda Stratfor uzmanlarından Sean Noonan ise İsrail’in çok sayıda İranlı müttefiki olduğuna dikkat çekerek “İsrailliler, İranlı görünüşlü, Farsça konuşan bir Yahudi’yi sabotajda bulunması için kolayca İran’a sokabilir” diye yazıyor. Dafinoiu’nun verdiği bilgilere büyük önem veren Burton ise şu yorumu yapıyor: “En iyi istihbarat gün ışığı görmez. Açık kaynaklardan erişildiği zaman daha kuşkucu oluyorum, bizden gelen bir bilgi değilse tabii.” Burton, kaynağının bilgilerini sorgulayan Pakistanlı Ortadoğu uzmanı Kamran Bokhari’ye de şöyle çıkışmış: “Bir Yahudi’den ziyade bir İranlıya inanmana gücendim.”