Ece Göksedef & Mahmut HamsiciBBC Türkçe
Suriye'de ekonomik sorunlar son dönemde derinleşirken, ülkenin kuzeyindeki bazı bölgelerde Türk Lirası'nın kullanımı artıyor.
Suriyeli silahlı muhalif gruplar, hakim oldukları Afrin, Cerablus ve El Bab bölgelerinde, hali hazırda kullanılan Türk Lirası'nı son haftalarda özel olarak teşvik etmeye başladı.
Bu kapsamda bölgedeki PTT ofisleri üzerinden piyasaya daha fazla banknot ve madeni paranın sokulduğunu belirtiliyor.
El Kaide'nin Suriye'deki eski kolu olan grupların da içinde yer aldığı Hayat Tahrir el Şam (HTŞ) örgütünün kontrolündeki İdlib eyaletinde ise, HTŞ'nin oluşturduğu Kurtuluş Hükümeti adlı oluşum TL kullanımını zorunlu hale getirdi.
Peki ülkenin bazı bölgelerinde Suriye Lirası yerine neden ve nasıl TL kullanılıyor? Tarafların gözünde TL'nin kullanımının yaygınlaşması ne anlama geliyor?
Dokuz yıllık iç savaşta ciddi bir yıpranma yaşayan Suriye ekonomisi, son aylarda, yoğun ekonomik ilişkileri olan Lübnan'daki ekonomik krizin de etkisiyle daha zorlu bir döneme girdi.
Suriye'deki en zengin iş adamlarından biri olan, Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kuzeni Rami Mahluf'a para cezası kesilmesi ve kendisinin bunu ödemeyi kabul etmemesi de piyasalarda çalkantı yarattı.
Bunların dışında ABD'nin 17 Haziran'da Sezar Yasası'yla yeni yaptırımları yürürlüğe sokması da bu zorlu süreci derinleştirdi.
Ülkede enflasyon son birkaç haftada hızla yükselirken, gıda gibi temel ihtiyaç maddelerine ulaşım zorlaştı.
Suriye Lirası ABD Doları karşısında önemli ölçüde değer kaybetti. Bugün bir dolar yaklaşık 3000 Suriye Lirası'na denk geliyor.
Böyle bir süreçte Türk Lirası'nın, ülkenin kuzeyindeki bazı bölgelerindeki kullanımı yaygınlaşmaya başladı.
Afrin, Cerablus ve El Bab bölgeleri, Türk ordusu ile Suriyeli silahlı muhalif grupların denetiminde bulunuyor.
Türkiye, 2016 ve 2017'de düzenlediği Fırat Kalkanı Harekâtı ve 2018'de gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı sonrası, bu bölgelerde PTT büroları kurmuştu.
Türkiye'den idari mülkiye amirleri buralarda görev yapıyor.
Sağlık ve eğitim hizmetleri çoğunlukla Türkiye tarafından organize edilip karşılanırken çöp toplama, su, elektrik gibi hizmetler de sınırın diğer tarafındaki Gaziantep ve Hatay belediyelerinin yardımıyla sağlanıyor.
Buralarda oluşturulan yerel meclislerde görev yapan Suriyeli yöneticilerin maaşları da, polis ve asker gücü gibi, Türkiye tarafından TL olarak ödeniyor.
Türkiye ile ticaret de devam ediyor.
Muhaliflerin Suriye Geçici Hükümeti oluşumunun başındaki isim Abdurrahman Mustafa, BBC Türkçe'ye, son yaşanan ekonomik sorunların ardından, bu bölgelerde yeni bir arayış içerisine girdiklerini aktardı.
Mustafa, "kurtarılmış bölge" olarak tarif ettiği bu alanlardaki Suriyelilerin birikimlerini bu zor ekonomik süreçte korumak amacıyla Türk yetkililerle toplantılar yaptıklarını ve sonuçta Türkiye'nin küçük banknotlar ve madeni paraları bu bölgeye aktardığını anlatıyor:
"Bu bölgelerde Türk Lirası zaten tedavülde. Milli Ordu olsun, hükümet personeli olsun, yerel yönetimler olsun, sivil toplum örgütleri olsun, hepsinin maaşları ya dolarla ya da TL'yle karşılanıyordu.
"Ama bizim oradaki sorunumuz, TL için küçük madeni paralar ve banknotlar olmamasıydı. Türk tarafıyla görüşmeler sonucu bu gerçekleştirildi. Bizim bölgelere küçük paraların, madeni para olsun, küçük banknotlar olsun, temini sağlandı."
Mustafa, son dönemde bu bölgelerde Türk Lirası'nın kullanımını teşvik ettiklerini ancak bunun geçici bir durum olduğunu altını söylüyor:
"Oradaki ekmek, akaryakıt ve diğer hususlarda artık Türk Lirası üzerinden fiyatlandırma yapılmasını teşvik ediyoruz. Ama yaptırım, karar yoktur. Bizim Suriye Lirası'nı iptal etme gibi bir amacımız yoktur.
"Yine Suriye Lirası'yla alışveriş yapacak olan varsa özgürdür, bizim ona diyeceğimiz bir şey yoktur.
"Bu da geçici bir uygulamadır. Suriye'de kapsamlı bir siyasal süreç olduktan sonra zaten ulusal paraya geçilecektir."
Konuyla ilgili BBC Türkçe'ye konuşan üst düzey bir diplomatik kaynak ise TL kullanımının bu bölgelerdeki teşvik edilmesinde Türkiye'nin bir dahli olmadığını söylüyor:
"Orada Suriye devleti var, başka bir devletin egemenlik hakları var. Biz burada daha sağlam durduğumuz için, piyasa koşullarına göre böyle bir gelişme oldu ancak bizim bunu Türkiye olarak teşvik etmemiz söz konusu değil."
Diplomatik kaynak, Suriye'de savaştan önce de Türk Lirası'nın kabul edildiği yerlerin olduğunu, bunun ötesinde çok büyük bir değişim olmadığını söylüyor:
"2010'da Halep çarşısına gittiğinizde de elinizde Türk Lirası varsa alışveriş yapabilirdiniz. Şu an eskiye göre tek farkı Suriye Lirası çok değer kaybettiği için Türk Lirası'nı insanların artık bir güvence olarak görmesi. Yoksa pratikte zaten kullanılıyordu.
"Suriye'de bir savaş ekonomisi var. Her kesimden insan; Alevi, Sünni, Kürt fark etmiyor, daha kârlı çıkacağı, karşılığında daha fazla mal alabileceği para hangisiyse onu kullanır.
"Bu bölgede hem Türkiye ile hem rejim ile ticaret yapan çok sayıda tüccar var. Ayrıca bu tüccarların uluslararası bağlantıları da çok güçlü, ülkenin üçte biri şu an yurt dışında yaşıyor, bunu hesaba katın. Bu sebeple döviz akışı da oluyor, onu da en kazançlı para birimine çevirip kullanıyorlar."
Diplomatik yetkili, söz konusu ticaret ve para akışını anlatmak için şu ifadeyi kullanıyor: "Ankara'dan bir Türk Lirası'nı yere koyup yuvarlayın, o para Ürdün'den çıkar. Muhtemelen de değeri artarak çıkar."
Türk yetkili TL ile ilgili gelişmeleri ekonomik şartlar açısından açıklamakla birlikte ortada belirli bir siyasi mesaj da olduğu kanısında:
"Türk Lirası belli bir düzeyde güvenlik sağlıyor. Suriye Lirası değer kaybediyor ama biz buradayız ve güçlüyüz, mesajı verilmiş oluyor."
İdlib'de, Türkiye dahil çeşitli ülkelerin terör örgütü listesinde yer alan HTŞ'nin kurduğu, Kurtuluş Hükümeti adlı oluşum bazı alanlarda artık TL'nin kullanılacağını açıktan ilan etmiş durumda.
Bu oluşumun hem askeri gücü hem de polis gücü var. Oluşum, eyaletteki eğitim ve sağlık hizmetlerini de karşılıyor ve idareyle ilgili kuralları koyuyor.
İdlib'de kullanılan temel gıda malzemeleri, ilaç, tekstil gibi ürünlerin ticareti çok büyük oranda Türkiye'den yapılıyor.
Şam yönetiminin kontrol ettiği güney ve doğudaki bölgelerle yapılan kısıtlı ticaret, yılın başındaki çatışmalardan sonra neredeyse durma noktasına geldi.
Türkiye'ye geçişlerin sağlandığı Cilvegözü Sınır Kapısı'nın HTŞ'nin elinde olması ve ticaretin büyük oranda buradan Türkiye ile sürmesi, İdlib'de de Türk lirasının yaygın olarak kullanılması sonucunu doğurmuştu.
Son dönemde Suriye lirası değer kaybedince HTŞ, buna karşı önlem kapsamında bazı alanlarda Türk Lirası'nın kullanımını zorunlu hale getirdi.
10 Haziran'da Kurtuluş Hükümeti oluşumunun ekonomiden sorumlu ismi Bassel Abdülaziz, günlük alışverişlerde Türk Lirası'nın kullanılacağını, artık İdlib'de de maaşların Türk lirasıyla ödeneceğini duyurdu.
Ekmek, benzin, ilaç gibi hayati önemdeki alışverişlerin TL ile yapılması zorunlu hale geldi.
İdlib'de görev yapan uluslararası sivil toplum kuruluşları ve yardım derneklerinin çalışanlarına da maaşları TL ile ödeniyor.
Ancak günlük küçük miktardaki alışverişler için ihtiyaç olan 5 TL, 10 TL değerindeki banknotlar ve madeni paralar, Afrin ve Cerablus'ta olduğu gibi PTT aracılığıyla sağlanmıyor çünkü İdlib'de Türkiye'nin resmi kurumları yok.
Türkiye'nin İdlib'de resmi kurumları olmaması nedeniyle eyalette "dövizci" adı verilen tüccarlar, İdlib'deki büyük ticaret faaliyetlerinde edinilen ve yine küçük banknotları bulunmayan dolar banknotlarını alıp Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye geçiyor.
Türkiye tarafında 100 dolarlık banknotları TL'ye çevirip İdlib'e geri götürüyorlar. Bu şekilde TL'nin bölgede daha fazla dolaşımı sağlanıyor.
İdlib'de yaşayan, bu dolaşımı sağlayan tüccarlarla çalışan bir kişi, bu sistemi BBC Türkçe'ye anlatırken milyon dolarlık ticaret iddiasında bulunuyor:
"Cilvegözü sınır kapısından geçtikten ilk büyük yerleşim birimi olan Sermede bölgesi, İdlib'in tüm ticaretinin geçiş noktası. Burada çok sayıda tüccar iş yapıyor.
"Suriye lirası değer kaybedince zaten dolarla ticaret yapmaya başlamışlardı. Ellerinde dolar bu sebeple var. Ama şimdi ekmek gibi daha küçük miktardaki alışverişler için 2 dolar bulunmuyor örneğin. Bunu TL ile karşılamak gerekiyor. Onlar da dolarları Türkiye'ye götürüyor, 1 TL'den 10 TL'ye kadar paraları getirip günlük alışverişler için piyasaya sürmüş oluyor.
"Benim şimdiye kadar bildiğim İdlib'deki insanlar bu tüccarlara toplam 6 milyon dolar verdi. O para, ya Türkiye'ye götürüldü ya da El Bab, Afrin ve Cerablus'a götürülüp PTT üzerinden TL'ye çevrildi."
Suriyeli bu kaynak, hem HTŞ hem diğer bölgelerdeki yetkililerle iş yaptığı için ismini vermek istemiyor.
"Tüccarların da HTŞ üyesi olmadığını, ancak şu an İdlib'de yönetimin fiili olarak HTŞ'nin elinde olduğu için onları kabul etmek zorunda olduklarını" söylüyor.
Dolardan vazgeçilmesinin sebebini de şu ifadelerle anlatıyor:
"Eskiden buradaki tüccarlar rejimle de iş yapardı. Para neredeyse oradalar… Ama rejimle yapılan iş karşılığı dolar gelirdi. Şimdi bu büyük değerdeki banknotlar kullanılamayacak hale geldi, rejim bölgesiyle ticari ilişki de neredeyse bitme noktasına geldi. Doları bu şekilde değerlendiriyorlar."
BBC Türkçe'ye konuşan Türk diplomatik kaynak ise, İdlib'de HTŞ'nin TL'ye geçişi zorunlu kılan açıklamasından Ankara'nın çok rahatsız olduğunu söylüyor.
Döviz geçişleri sorumuzu ise şu sözlerle yanıtlıyor:
"Cilvegözü Sınır Kapısı HTŞ'ye ait. O taraftan onlar izin veriyor geçenlere. Ancak biz insani yardımlara ve ticarete devam ettiğimiz için belli bir kontrolden sonra sivillerin geçişlerine izin veriyoruz. Ticaret savaş öncesinde de vardı, şimdi de devam ediyor."
Suriye yönetiminin ise yaşananları, "Türkiye'nin işgal planının parçası olarak" gördüğü anlaşılıyor.
Konuyla ilgili BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan, Şam'da yaşayan, hükümete yakın siyasi analist Arif Della, "bazı bölgelerde TL kullanımının arkasında doğrudan Türkiye olduğu" görüşünde.
Della, "Türkiye'nin uluslararası yasalara aykırı hareket ettiğini" savunuyor:
"Türkiye'nin halihazırda işgal etmiş olduğu Suriye'deki topraklarda kendi para biriminin kullanılmasını dayatması hukuka aykırıdır.
"Bu uygulama ve aralarında Türkiye'nin Suriye topraklarında insanları tutuklaması, apartheid duvarları örmesi, Suriye topraklarında Türkiye bayrağı dalgalandırması ve hem Türkiye hem de Türkiye'nin desteklediği terörist gruplar tarafından işgal edilen yerlerdeki okullarda Türk eğitim müfredatını dayatması; Türkiye'nin siyasetinin, işgalini sağlamlaştırmaya doğru gittiğini teyit etmektedir."
Della, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkinin de şu anda işgal eden ve edilen seviyesinde olduğunu söylüyor:
"Türkiye ile Suriye arasındaki ikili ilişkiler, işgal eden ve işgal edilen seviyesine gelmiştir. İşgali Suriye-Türkiye ilişkilerini tanımlayan tek kavramdır ve buna Suriye tarafından kesinlikle karşı çıkılmalıdır."
Bu arada Suriye'nin Kürtlerin denetimi altında bölgeleri de TL kullanımına tepki gösteriyor.
BBC Türkçe'ye konuşan, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi adı verilen oluşumun Eş Başkan Yardımcısı Bedran Çiya Kürd şu yorumu yapıyor:
"Bu, Türkiye'nin bu bölgeleri ilhak etmekte olduğunu teyit eden sayısız kanıttan biridir. Türkiye'nin Suriye'de kontrol ettiği bölgeler, Suriyeli karakterini yitirmektedir. Bu politikanın Suriye krizinin çözümü ile bölgedeki barış ve istikrarın geleceğinde ciddi ve negatif yansımaları olacaktır."
Mart 2011'de başlayan iç savaş öncesi 21 milyon olan Suriye nüfusu, Dünya Bankası verilerin göre 2019'da 16 milyon 900 bine düşmüştü.
Birleşmiş Milletler'in açıklamalarına göre, bu nüfusun 3 milyondan fazlasının İdlib'de yaşadığı düşünülüyor. 2017 öncesi 1,5 milyon olan bölgenin nüfusunun, silahlı grupların Şam yönetimine karşı kaybettiği bölgelerdeki halkın göçleri sonucu olarak 3 milyonu geçtiği belirtiliyor.
Türkiye'nin açıkladığı verilere göre Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinde ise nüfus 2 milyona yaklaştı. Yani bu verilere göre neredeyse 6 milyon Suriyeliyi kapsayan bir alanda, yaygın olarak Türk lirasını kullanılıyor.
Bu da ülke nüfusunun üçte birine denk geliyor.
Suriye'de TL kullanımının yaygınlaşmasının ekonomik sonuçları önümüzdeki dönemde daha net görülecek.
Ancak bunun siyasal sonuçları, özellikle Astana ve Soçi süreçlerine etki edip etmeyeceği de merak konusu.