Hiçbir ülke, Suriye'nin kimyasal silahlarını kendi topraklarında tasfiye etmeye yanaşmıyor. Alman Bilim ve Politika Vakfı’nın güvenlik uzmanı Oliver Meier bu durumun nedeni olarak "nakli ve tasfiyesi çok yüksek riskler taşıyan tehlikeli malzemelerin söz konusu olması, hem çevre hem de sağlık açısından son derece riskli bir operasyon. O nedenle birçok devlet buna yanaşmıyor. Ama tabii ortada siyasi ve idari engeller de var" dedi. ABD de ise yasalar kimyasal silahların ülkeye girmesine izin vermiyor. Diğer yandan tek sorun kimyasal silahları imha edecek ülkenin bulunamaması değil, aynı zamanda bu silahların sevkiyatını yapacak ülke de bulunamıyor.
Diana Hodali ve Başak Demir'in Deutsche Welle Türkçe'de yer alan haberine göre, Suriye’nin kimyasal silahlarını tasfiye operasyonunun hazırlıkları sürüyor. 23 kimyasal silah üssünden 22’si planladığı gibi denetlendi. Kimyasal gazla doldurulmamış mühimmat ile üretim araçlarının yüzde 60’ı daha önce tahrip edilmişti. Çalışmaların asıl zor aşaması şimdi başlıyor. Nitekim sıra, yaklaşık bin tonluk kimyasal silahın bertaraf edilmesine geldi. Bu işlem sanıldığından daha zor olacağa benziyor. Çünkü bu silahların önce Suriye dışına çıkarılması gerekiyor. Ama hangi ülkeye?
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Genel Direktörü Ahmet Üzümcü'nün açıkladığı plana göre; sarin ve hardal gazı gibi en tehlikeli kimyasal silahların yıl sonuna kadar Suriye dışına çıkarılıp 2014 yılının Nisan ayına kadar tasfiye edilmesi öngörülüyor. Diğer tehlikeli kimyasalların ve onları oluşturan maddelerin de 5 Şubat’a kadar ülkeden çıkarılıp Haziran ayı sonuna kadar da ortadan kaldırılması hedefleniyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2118 sayılı kararı uyarınca Esad’ın elinde tek bir kimyasal silah dahi kalmaması gerekiyor.
Ancak şimdiye dek hiçbir ülke bu silahları kendi ülkesinde işlemden geçirmeye razı olmadı. ABD’nin teklifini Norveç, Belçika ve Arnavutluk, kapasite yetersizliğini gerekçe göstererek reddetti. Arnavutluk yönetimi bu silahların ülkede zararsız hale getirilmesini teklif etmiş, ancak protesto gösterilerinin ardından bu kararından vazgeçmişti.
Arnavutluk’un seçenekler arasında yer almasının sebebi de 2007 yılında komünist dönemden kalan kendi kimyasal silahlarını yok etmiş olması. Aslında Kimyasal Silahlar Sözleşmesini imzalayan 190 ülkede de bu işlemlerin yapılması mümkün.
Alman Bilim ve Politika Vakfı’nın güvenlik uzmanı Oliver Meier hiçbir ülkenin kimyasal silahları kendi topraklarında tasfiye etmeye yanaşmamasının sebebini şöyle açıklıyor: "Bunun başlıca nedeni, nakli ve tasfiyesi çok yüksek riskler taşıyan tehlikeli malzemelerin söz konusu olması. Hem çevre hem de sağlık açısından son derece riskli bir operasyon. O nedenle birçok devlet buna yanaşmıyor. Ama tabii ortada siyasi ve idari engeller de var."
BM Sözcüsü Sausan Ghosheh, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün 41 ülke ile görüşmekte olduğu açıkladı. Washington hükümetinin konuyu Fransa ile istişare ettiği belirtiliyor. Kimyasal silah uzmanı Ralf Trapp, görüşmelerde son yıllarda bu alanda tecrübe toplamış olan ülkelere öncelik verildiğini belirtiyor.
Almanya’nın da zehirli kimyasal malzeme fırınları bulunuyor. Münster’deki bu tesiste Geka firması tarafından 2006-2012 yılları arasında yaklaşık 2 bin 500 ton zehirli kimyasal yok edildi. Fakat Ralf Trapp bu eski tesiste ancak dünya savaşlarından kalma eski kimyasallarla hardal gazının işlenebileceğini ama tesisin Suriye’deki kimyasal silahların büyük bir kısmını oluşturan sinir gazına uygun olmadığını söylüyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Almanya’nın bu projeyi teknik, lojistik ve finansal açıdan desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Ancak Berlin yönetimi de silahların Almanya’ya getirilmesine yanaşmıyor.
ABD’de ise yasalar kimyevi silahların ülkeye sokulmasını yasaklıyor.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü, sadece kimyasal silahları zararsız hale getirecek değil, aynı zamanda bu silahları savaşın hüküm sürdüğü Suriye’den çıkaracak bir ülke de arıyor. Ralf Trapp, zehirli malzemenin taşınmasının risklerine dikkat çekiyor. Trapp "Eğer kimyasal silah sevkiyatı yapmak isteniyorsa, o zaman her ihtimale karşı zehirden arındırma düzenekleri bulundurmak da gerekli" diye konuşuyor. Kimyasal silah uzmanı ayrıca zehirli gazların atmosfere sızmasını engelleyecek ve herhangi bir aksilikle başa çıkabilecek eğitimli askeri ve sağlık personelin de gerektiğini vurguluyor.
Güvenlik uzmanı Oliver Meier, kimyasal silahların kara yoluyla nakledilmesinden mümkün olduğunca kaçınılmak istendiğini belirtiyor. Meier, Esad’ı ikna etmek için bu kadar siyasi çaba gösterildikten sonra, silahları ülkeden çıkarmaya kimsenin yanaşmamasının tam bir fiyasko olacağını söylüyor. Kimyasal silah uzmanı Trapp ise ortaklaşa bir çözüm bulunacağından umutlu.