Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Suriye’ye doğrudan askeri müdahalenin gerekli olup olmadığına ilişkin tartışmalar tüm devam ederken Washington Post tarafından yayımlanan bir makalede ABD’nin “müzakere yoluyla bir çözümü" zorlamak için müttefiklerin katılması durumunda harekete geçme istekliliğini göstermesi istendi. Makalede Amerikalıların Ortadoğu’da birden fazla krizle karşı karşıya olduklarını unutmamaları gerektiği belirtilerek Suriye’deki durumun, “Lübnan, Türkiye, İran ve Irak’ın güvenliğini etkileyecek biçimde kontrol dışına çıkamaya doğru tırmanmayı sürdürdüğü” savunuldu.
ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Stratejik ve Uluslararası Etüdler Merkezi’nden kıdemli strateji uzmanı Anthony H. Cordesman imzalı makalede “Amerikalıların, Ortadoğu’da birden fazla krizle karşı karşıya olduklarını unutma lüksü yok. Mısır çok kritik olsa da Suriye’deki durum, Lübnan, Türkiye, İran ve Irak’ın güvenliğini etkileyip İran’a yeni fırsatlar sağlayarak kontrol dışına çıkmaya doğru tırmanmayı sürdürüyor” görüşü dile getirildi.
Cordesman, Beşşar Esad rejiminin kazanımlar elde etmeye devam ettiği ve giderek müzakere etmek için daha az nedeninin olduğuna dikkat çektikten sonra Suriyeli isyancıların Lübnan ve Irak sınırları üzerinden silah taşımakta sorunların da yaşadıklarını kaydetti.
Suriye’deki durumun, Müslüman dünyasında Sünniler ile Şiiler arasındaki büyük bir ihtilafı körüklemekle tehdit ettiğini vurgulayan Cordesman, krizin Ürdün ve Türkiye’de de “sorunlar yarattığını” kaydetti.
Esad’ın muhalefeti ezmeye veya Suriye’nin çoğunun kontrolünü elinde tutmaya başarması durumunda İran’ın, Sünniler ile Şiiler arasında kutuplaşmış bir Ortadoğu’da Irak, Suriye ve Lübnan’da “çok geniş bir nüfuz” elde edeceğini öne süren Cordesman şöyle devam etti:
“Azınlıklar, sürgüne sürüklenecek. Bu da İsrail için ciddi riskler oluşturur, Ürdün ve Türkiye’yi zayıflatır ve daha önemlisi İran’a, dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 48’inin bulunduğu Basra Körfezi üzerinde daha fazla etkinlik sağlar.”
Makalede Washington’un isyancıları silahlandırarak karar verme ve taahhütlerini yerine getirme istekliliğini kanıtlayacağı öne sürülürken “ABD için en pahalı ve en riskli seçenek doğrudan müdahaledir. Bunun da gerçekten etkin olabilmesi için de tüm Suriye üzerinde ve tüm hava ve helikopter hareketlerini kapsayan uçuşa yasak bir bölgeyi gerektirir” denildi.