Suriye'nin eski Ankara büyükelçisi Nidal Kabalan, iki ülkenin ve bölgenin çıkarları için Ankara ve Şam arasında ilişkilerin düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Kabalan'a göre bunun yolu ise Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmesinden geçiyor.
Şam'dan telefonla BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Kabalan, "Türkiye'nin sınırlarını kontrol etmesi ve teröristlere yardımı kesmesi durumunda" Şam'ın Ankara'yla ilişkileri düzeltmeye hazır olduğunu belirtti.
Kabalan, "iki ülke arasındaki dolaylı görüşmelerin varlığının kendisini şaşırtmayacağını" kaydetti.
Suriye'nin kuzeyindeki Rojava Federasyonu ilanına tepki gösteren eski diplomat, "savaş sonunda özerklik dahil her konunun müzakere edilebileceğini ancak ülkenin bölünmesine izin verilmeyeceğini" söyledi.
Kabalan, PYD-YPG'yi kastederek, "Amerika ve Amerikalılarla birlikte hareket edenlerin bölgede geleceğinin olmadığı" yorumunu yaptı.
Bir süredir kamuoyunda, Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin değişebileceğine dair çeşitli iddialar ortaya atılıyor.
Cezayir'de yayım yapan internet haber sitesi Al Watan, Nisan ayı ortasında, Türkiye ve Suriyeli yetkililerin Cezayir'in arabulucuğunda bu ülkede bir araya geldiğini iddia etti.
Sitenin iddiasına göre Türkiye, ilişkilerdeki gerilimi azaltmak için Suriye ile ilişkiye geçmek ve Suriye'nin kuzeyindeki fiili Kürt yönetimini tartışmak istemişti.
Mayıs ayının son haftasında Vatan Partisi'nden bir heyet Suriye'de görüşmeler yaptı.
Heyetin başında parti yöneticisi, eski Genelkurmay İstihbarat başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'in bulunması, heyetin beş üyesinden üçünün asker kökenli olması dikkat çekti.
Heyet, Türkiye'ye dönüşünde yaptığı açıklamada, görüştükleri Suriyeli yetkililerin Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek istediklerini söylediklerini belirtti.
Geçen hafta, Başbakan Binali Yıldırım 65. Hükümet'in programını açıklarken, "Düşmanlarımızın sayısını azaltıp dostlarımızın sayısını artıracağız" dedi.
Bazı uzmanlar bunun Suriye ile ilgili olabileceği yorumunu yapıyor.
Son dönemde hükümete yakın gazetelerde Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmesi gerektiğine dair yazılan köşe yazıları da dikkat çekiyor.
Son olarak Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül 30 Mayıs'ta, Türkiye'nin Suriye politikasında değişikliğin "muhtemel, hatta zorunlu olduğunu" yazdı.
Ancak Karagül yazısında şunu da vurguladı:
"Değişiklik, geri adım anlamına gelmiyor".
Bütün bu gelişme, açıklama ve iddialar, "Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler değişecek mi?" sorusunu gündeme getiriyor.
'Şam ve Ankara dolaylı olarak görüşüyorsa, şaşırmam'
Bu konularla ilgili BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Suriye'nin eski Ankara Büyükelçisi Nidal Kabalan öncelikle, aracılarla görüşme olasılığına işaret ediyor.
Şam merkezli düşünce kuruluşu "Suriye, Stratejik Türkiye Çalışmaları Merkezi"nin başkanı da olan Kabalan bu konuda şu yorumu yapıyor:
"Kişisel olarak Türkiye ve Suriye arasında, en azından üst düzeyde, doğrudan bir görüşme yapılmış olabileceğine dair şüpheliyim.
"(Alt düzeyde) Görüşmeler gerçekleştirilmiş olabilir. Buna dair bir kanıtım yok ancak bazı tür mesajların bazı aracılar tarafından Türkiye ile Suriye arasında aktarılmış olması beni şaşırtmaz.
"Ancak bunun (doğrudan görüşmelerin) hem Türkiye hem de Suriye'nin çıkarına olduğunu düşünüyorum."
Peki, Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin iyileşmesi mümkün mü?
Kabalan bu soruyu yanıtlarken, "bunun sadece mümkün değil gerekli olduğunu da" belirtiyor:
"Türkiye bu savaştan siyasi, ekonomik ve sosyal olarak zarar gördü. Türkiye, AB ve Arap dünyası içinde Türk hükümetini, Suriye'de akan kanı durdurmada pozitif bir rol oynamaya çağıran sesler yükseliyor. AK Parti içinde de bu sesler var.
"Terörizme karşı birleşik bir cephe kurmanın insanlığın yararına olduğunu düşünüyorum.
"İnanıyoruz ki, Türkiye'nin teröristleri Suriye'ye, kendi sınırından sokmaya son vermeden, Suriye'deki akan kan bertaraf edilemez.
Kabalan, Türkiye'nin adım atması durumunda Suriye'nin de buna karşılık vereceğini savunuyor:
"Eğer Türkiye samimi olarak Suriye'ye yönelik tutumunu değiştirir, pozitif bir rol oynar ve yeni bir sayfa açarsa, inanıyorum ki Suriye yönetimi, tüm dargınlıklara rağmen böyle bir şeyi hoş karşılayacaktır.
Eski büyükelçi, "Suriye'nin Türkiye'yle mümkün olduğu kadar iyi ilişkiye sahip olmak istediğini" belirtiyor.
Ancak hâlihazırda, Türkiye ve Suriye'nin, Suriye'deki iç savaşa ve yönetim karşıtı silahlı gruplara yaklaşımı ortadayken ilişkilerin iyileşmesini konuşmak ne kadar gerçekçi?
"İlişkilerin normalleşmesi için Suriye'nin Türkiye'den beklentisi ne?" sorusunu cevaplandırırken Kabalan, "temel şartın teröristlere desteğin kesilmesi olduğunu" söylüyor ve ekliyor:
"Türkiye'nin atması gereken ilk somut adım, bugün de devam eden, sınırlarındaki terörist akışını durdurmaktır."
Türkiye, silahlı muhalif grupları büyük oranda "terörist" kategorisinde değerlendirmiyor.
İç savaşın başından bu yana da Ankara, Suriye'deki yönetim karşıtlarını destekleyen bir siyaset yürütüyor.
Türkiye'nin Suriye'yle, ülkenin kuzeyinde Rojava Federasyonu ilanına dair süreçle ilgili iletişim kurmak istediği de, resmi olarak doğrulanmamış iddialar arasında.
Suriye ordusu ve PYD bir yandan sahada, ağırlıklı olarak farklı alanlarda, IŞİD gibi ortak düşmanlara karşı savaşıyor.
Diğer yandansa Şam'dan dönem dönem federasyon çizgisini eleştiren açıklamalar yapıyor.
Kabalan, "Suriye yönetiminin, ülkenin kuzeyinde nasıl bir yönetimin olacağı kararının savaş sonrasında verileceğini, her konunun tartışılabileceğini ancak ülkenin bölünmesine izin verilmeyeceğini" belirtiyor:
"Suriye hiçbir azınlığa devlet içinde devlet sahibi olmaya izin veremeyecektir. Bu, ülkeyi parçalamak demektir. Ülkeyi kantonlara ayırmak kabul edilemez."
"Bu arada Suriye'nin kuzey ve kuzey doğusunda Kürtler çoğunluk değildir. Araplardır çoğunluk. Bu bölgedeki herhangi bir tür özerklik, federasyon sadece Kürtlerin kararı olamaz."
Bununla birlikte Kabalan savaşın bitmesi ardından federalizm dahil her konunun tartışılabileceğini söylüyor:
"Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi savaş sonra erdiğinde, terör bittiğinde, federasyon düşüncesi dahil her şeyi tartışmak istiyoruz. Bu, federasyonu kabul ettiğimiz anlamına gelmiyor. Ancak bunu Suriye içinde, Suriyelilerle tartışmak istiyoruz.
"Ülkenin bir bölümündeki bir tür özerklik ancak Suriyeliler tarafından tartışılır. Ancak ilkesel olarak, ülkeyi kantonlara bölmek, bütün ülkeyi parçalamanın ilk adımıdır."
PYD'nin açıklamalarında ülkenin bölünmesinin savunulmamasıyla ilgili Kabalan, "Kelimelerle oynuyorlar" diyor ve ekliyor:
"Suriye, Irak'ın kuzeyinde olanın Suriye'de de olmasına izin vermeyecektir. Bu, İsrail ve Amerika'nın yıllardır savaşla yapamadığının Suriyelilerin eliyle yapılması olacaktır.
Bununla birlikte Kabalan, bölgede Kürtlere bir tür özerkliğin tartışılabileceğini söylüyor:
"Kürtlerin genel olarak kendi devletlerini kurmak için çabaladığı açık. Bazen silahlı mücadeleyle, bazen siyasetle…Türkiye, İran, Irak ve Suriye, aralarındaki en sert anlaşmazlıkların ve hatta çatışmaların olduğu dönemlerde dahi, bağımsız bir Kürt devletinin çıkarlarına aykırı olduğuna dair bir uzlaşma içindeydi.
"Bana göre, bu dört ülke, bölünme olmadan Kürtlere bir tür özerlik vermeyi kabul edebilirler. Kişisel olarak, Kürtlerin kaygılarının azaltılması için böyle bir tavizin verilebileceğini düşünüyorum. Ancak bu, devletin altı oyulmadan yapılabilir. Ve bu anlaşma, diyalog ve müzakereyle gerçekleştirilebilir; silahlı mücadeleyle ya da Amerikalılar, Fransızlar, İngilizler vs. ile ittifak ile değil."
Bunun üzerine sorduğumuz "Yani, ABD ile PYD arasındaki ilişkiden rahatsız mısınız?" sorusuna Kabalan "Kesinlikle" cevabını veriyor, Suriye yönetiminin ve bütün Suriyelilerin rahatsız olduğunu söylüyor ve ekliyor:
"Amerikalılar ve Amerikalılarla ittifak kuranlar, ülkenin geleceğinde hiçbir pozitif ve yapıcı rol oynayamaz."
Kamuoyundaki iddialardan biri de Türkiye'nin Suriye politikasını temelden değiştirmeyeceği ama PYD-YPG'ye karşı Suriye yönetimi ile işbirliği arayışında olduğu yönünde.
Suriye'deki dengeler dikkate alındığında böyle bir işbirliği ne kadar mümkün?
Kabalan'a göre, "ilişkilerin düzelmesi durumda her alanda işbirliği mümkün":
"Bu ancak, eğer Türk hükümeti ve Cumhurbaşkanı teröristlere yaklaşımını değiştirir ve somut adımlar atarsa mümkün.
"İlişkilerin altın çağında, Türkiye ve Suriyeli yetkililerin üst düzey toplantılarında bulundum. Hem hükümet, hem ordu, hem de istihbarat yetkililerinden yüzlerce kez şunu duydum: Suriye, terörizme karşı Türkiye ile işbirliği içinde olan birinci ülkedir.
"Dolayısıyla eğer Türkiye tutumunu ve pozisyonunu değiştirirse, Türkiye ve Suriye'nin her konuda, özellikle de bölgenin güvenliği, toprak bütünlüğü ve istikrarı konusunda işbirliği yapmaması için bir neden göremiyorum."
Türkiye'nin Rusya gibi Suriye ile de ilişkilerinin nereye gideceği konusu önümüzdeki dönemde yoğun olarak tartışılacak gibi görünüyor.
Şimdi merak edilen ise Ankara'nın Suriye politikasında bir revizyona gidip gitmeyeceği.