Kadınlarla Dayanışma Vakfı, "Kadın kadının yurdudur" diyerek Suriyeli mülteci kadınlarla beraber yaptıkları reçel, kolye, mum, çanta ve daha birçok ürünü Beyoğlu'ndaki KADAV binasında satışa çıkardı. Elden edilen gelir, Suriyeli kadınlara verilecek. KADAV’ın desteğiyle bir araya gelen Suriyeli kadınlar da kendi ürettiklerini satarak yaşama tutunmaya çalışıyor. Kadınların en büyük hayali ise bir gün ülkelerine dönmek.
Cumhuriyet gazetesinden Seyhan Avşar'ın haberine göre Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) ‘Kadın kadının yurdudur’ diyerek Suriyeli mülteci kadınlarla beraber yaptıkları reçelleri, kolyeleri, mumları, çantaları ve daha bir çok ürünü Beyoğlu’nda bulunan KADAV binasında satışa çıkardı. Satılan ürünlerden elde edilen gelirler ise Suriyeli kadınlara verilecek. El emeği ile yaptığı ürünleri satışa sunan Şadiye Marika (55), “Türkiye’de hayat bizim için zordu, halen çok zor. Suyumuz, elektiriğimiz her şey para. Bazen Kamışlı’daki evimin fotoğrafı bize geliyor. Keşke o kapıya gitsem, orda ölsem diyorum” diye konuşuyor.
Şadiye Marika, savaş mağduru binlerce kadından sadece biri. Şadiye 12 çocuğu ve eşiyle beraber dört yıl önce Suriye’nin Kamışlı şehrinden göç edip İstanbul’a gelmiş. Şu an ailesiyle beraber Kanarya semtinde yaşıyor. Şadiye iki çocuğunun Avrupa’ya gittiğini söyleyerek, “Kızlarım evlenip evden çıktı. Şimdi 2 oğlum, kızım ve eşimle başbaşa kaldık. Oğlumun biri yüksek ateşten havale geçirdi. Şu an çok hasta. Hiç bir şeyi tanımıyor. Her şeyini ben yapmak zorundayım. Kızım tekstilde çalışıp bize bakıyor. Kiramız 550 TL. Yaşamakta zorlanıyoruz. Allah’tan tek dileğim bir gün geri dönebilmek” diyor.
Bu projede yer alma nedenini ise Şadiye şu sözlerle anlatıyor:
“El işlerini yaptım belki tükenen sabrım gelir diye. Psikolojim bozuldu. Burda Suriye’den arkadaşlarımı gördüm. Onları görmek beni çok mutlu etti. Aklım hep Suriye’de.”
Leyla Halil 41 yaşında. O da Şadiye gibi dört yıl önce Kamışlı’dan göç etmiş. Leyla, Suriye’den geliş nedenini tek cümle ile anlatıyor:
“Çocuklarımı savaştan, ölümden kurtarmak için kaçtım.” Suriye’de haklarının kalmadığını, saldırıya uğradıklarını söyleyen Leyla, “Çocuklarım benimle geldi. Diğer akrabalarımız ise Suriye’de kaldı. 6 Çocuğum vardı. Bir çocuğum okuyor, iki çocuğumu Almanya’ya gitti. Diğer çocuklarım ise çalışıyorlar” diyor. Elektirik, su faturalarını güçlükle ödedikleri söyleyen Leyla, “KADAV bizim elimizden tuttu. Günlerce emek vererek yaptığımız eşyaları burada satıyoruz. Bunda satılan eşyalar bize gelir olarak geliyor. İnsanın memleketinden daha güzel ne olabilir ki. İstiyorum ki savaş bitsin ülkemize dönelim” diye konuşuyor.
KADAV aktivisti Özgür Can Sunata ise mülteci kadınların KADAV’a travma geçirmiş halde geldiklerini söyleyerek, “Kadınlar bir taraftan hayat kurmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan akılları geride bıraktıkları, sevdiklerinde. Bizler, ‘kadın kadının yurdudur’ diyerek çalışmalar yapıyoruz. Kadınlar olarak erkek dünyasının yarattığı savaş şiddet ortamını daha iyi anlıyoruz” diyor. Sunata, mülteci kadınların yaptığı eşyalardan satın almak isteyenlerin ise “dunyanınemegi. org” sitesinden veya KADAV’ın sosyal medya hesaplarından kendilerine ulaşabileceklerini belirtiyor.