SURİYELİ MUHALİFLER "DEĞİŞİM" İSTİYOR  ANTALYA (A.A)

-SURİYELİ MUHALİFLER "DEĞİŞİM" İSTİYOR  ANTALYA (A.A) - 31.05.2011 - Suriyeli muhalif siyasetçi, işadamı, gazeteci-yazar, aktivist ve aşiret liderleri Suriye halkına yardımcı olmak amacıyla düzenledikleri "Değişim İçin Suriye Konferansı" çerçevesinde Antalya'da buluşuyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden Türkiye'ye gelen yaklaşık 300 Suriyeli muhalif 1-2 Haziran 2011 tarihlerinde Suriye halkının geleceği için görüşlerini paylaşacak ve bir yol haritasını içeren deklarasyonla uluslararası topluma seslerini duyuracak. Konferans sonunda Suriyeli muhaliflerin tek ses haline gelmesini sağlayacak bir komite de oluşturulacak. AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Şam Deklarasyonu Ulusal Konseyi Genel Sekreteryası Başkanı Enes el Abda, Suriye'deki rejimin reformlarla ıslah edilemeyeceğini savunarak, tek seçeneğin gerçek bir değişim olduğunu söyledi. El Abda, 2005 yılında ilk kez bütün muhalefeti biraraya getiren en büyük oluşum olan Şam Deklarasyonu'nun, 2007'de Şam'da toplanarak Ulusal Konseyi kurduğunu, bundan sonra Suriye rejimi konseyin bazı seçilmiş liderlerini hedef aldığı için ülke dışında örgütlendiklerini anlattı. Suriye'de 15 Mart'ta yeni bir şafak doğduğunu ve bunun Tunus ve Mısır'dan esinlenen yeni bir devrim hareketi olduğunu ifade eden el Abda, "Herkes Suriyelilerin bunu yapamayacağını, böyle bir iradeyi ortaya koyamayacaklarını düşünüyordu. Suriye halkı herkesi yanılttı" diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı Tunus ve Mısır'da olanların Suriye'de de olacağını söyleyerek uyardığını ancak Esad'ın bunu anlamadığını ifade eden el Abda şunları kaydetti: "Ve Esad haksız çıktı. Suriye halkı özgürlük ve demokrasi istiyor ve onun için savaşmaya ve canlarını feda etmeye hazır. Şu anda Suriye'deki devrim iki unsura dayanıyor. Barışçıl ve ulusal. Rejim de devrimin başarısızlıkla sonuçlanması için bu iki unsuru hedef alıyor. 15 Mart'tan beri gösterilere katıldığı için binden fazla insan öldürürüldü. On haftada Suriye'de gördüğümüz şeyler savaş suçlarının açık örnekleri. Türkiye'de özgürlük ve demokrasi olduğu için buradayız ve Türk devletine ve halkına teşekkür ediyoruz. Türkiye deneyiminden temel olarak öğreneceklerimiz var. Suriye halkı Türkiye'nin demokrasi ve özgürlük tecrübesine çok olumlu bakıyor." Konferansın tamamiyle Suriyelilerden oluştuğuna işaret eden el Abda, Türkiye'den de gözlemci olarak bazı sivil toplum kuruluşları ve kurumların temsilcilerini beklediklerini ifade etti.ğine işaret etti.   El Abda sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu rejim reformlarla ıslah edilemez. Biz bu sonuca 2005'de Şam deklarasyonunda bile varmıştık. O zaman bu yargıya seçkin bir topluluk varmıştı, şimdi halk bunu söylüyor. Bu rejim reforme edilemez. Değişimden başka seçeneğimiz yok. Konferansın ana talebi de bu, Suriye'de gerçek bir değişim istiyoruz" diye konuştu. El Abda, konferans katılımcılar arasında farklı siyasal oluşumlardan, Suriyeli Arap, Kürt, Müslüman ve Hıristiyan temsilcilerin yanı sıra aşiret liderlerinin de olduğunu, katılımcıların yüzde 40'nın ise gençlerden oluştuğunu kaydetti. -"DEMOKRATİK BİR KOMŞU ÜLKE TÜRKİYE'NİN DE ÇIKARINA" Henüz hiçbir Türk yetkili ile görüşmediklerini söyleyen el Abda "Konunun hassasiyetini anlıyoruz. Türk hükümeti ve halkına bu konferansı burada düzenlememize imkan verdikleri için teşekkür ediyoruz" dedi.  Konferansın Suriye halkını ve devrimi desteklemek için büyük bir adım olacağını ifade eden el Abda, "Demokratik bir komşu ülke Türkiye'nin de çıkarına. Türk halkı için de Suriye'de özgürlük ve demokrasinin olması ticaret ve turizm açısından önemli. Bunun için yardımlarını istiyoruz. Demokrasi konusunda Türkiye bir rol modeli olması açısından bizim için çok önemli" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın devrimden önce Beşşar Esad'ı uyardığını, devrim sırasında da rejimin halkına yaptıklarına karşı olduğunu söylediğini kaydeden el Abda, "Suriye de dahil Arap ve Müslüman dünyada çok saygın biri olan Erdoğan pozisyonunu korumalı ve bu rejimin değişmesi için baskı yapmalı" diye konuştu. -"ESAD GİTMELİ. ABD BAŞKANI OBAMA'NIN MESAJI DA BU" ABD'deki Suriyelilerden Suriye'nin Paris Büyükelçiliği eski çalışanı Bassam Bitar da Suriye muhalefetini biraraya getirerek tek bir ses olmak, sokaklarındaki insanlara yardım etmek ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için bir grup Suriyeli muhalif ve işadamı tarafından Antalya'ya davet edildiklerini söyledi. Hükümetin halkla müzakare bile etmediğini dile getiren Bitar, "Başka bir seçeneğimiz yok. Beşşar Esad rejimine yeter artık diyeceğiz. Esad gitmeli. ABD Başkanı Obama'nın mesajı da bu" diye konuştu. Konferans sonunda halkın taleplerini içeren bir deklarasyon yayımlanacağını ifade eden Bitar, "Suriye halkının değişime ihtiyacı var, onlar Beşşar Esad'ı devlet başkanı olarak istemiyorlar" dedi. Beşşar Esad'ın "büyük bir yalancı" olduğunu ve verdiği hiç bir sözü yerine getirmediğini herkesin bildiğini ileri süren Bitar, Esad'ın Başbakan Erdoğan'a bile yalan söylediğini iddia etti.  AB'nin Suriye yöneticilerinin Avrupa'ya seyahatini engelleyen kararlarını ve ABD hükümetinin yaptırımlarını takdir ettiklerini ancak daha fazlasını istediklerini belirten Bitar, Beşşar Esad, onun gizli servisi ve güvenlik güçlerinin yargılanmasını istediklerini söyledi. -"MÜLTECİLERİ GERİ GÖNDERMEYİN" Başbakan Erdoğan hükümetinden demokrasi yolunda her türlü desteği beklediklerini kaydeden Bitar, Türkiye topraklarına geçen Suriyeli mültecilere Lübnan hükümeti gibi muamele edip onları Suriyeye geri göndermemesini istedi. -"ESAD YÖNETİMİ DEĞİŞMELİ" Kanada'daki Müslüman Kardeşler grubunun liderlerinden Molham el Drobi, Beşşar Esad'ın  Suriye'ye yönetmek için yetkin biri olmadığını Esad yönetiminin değişmesi gerektiğini söyledi.  Suriye'de Türkiye'dekinin benzeri bir sistem istediklerini belirten Drobi, ülkenin kaderini seçimlerin tayin etmesi gerektiğini ifade etti. Suriye'de şu an seçimler için özgür bir ortam olmadığına da işaret eden Drobi, "Seçimler Beşşar Esad yönetimi altında yapılamaz. Gizli servisi ve ordusuna verdiği emirler binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. Beşşar Esad Suriye'ye yönetmek için yetkin biri değil artık. Beşşar Esad yönetimi değişmeli ve bu değişim barışçıl ve demokratik yollarla olmalı" diye konuştu.  Drobi, daha iyi bir Suriye'ye ulaşmak için Türkiye'nin yardımından memnuniyet duyacaklarını belirterek, "Bu konferansın en önemli etkisi Suriye dışındaki insanlarla konuşarak Suriye'deki halka yardım etmek için bir çeşit komite oluşturulması olacak" dedi. -"1100'DEN FAZLA İNSAN ÖLDÜRÜLDÜ" Suriye İnsan Hakları Ulusal Organizasyonu Başkanı Ammar Kurabi de, Dera'da ilk gösteriler başladığından beri 1100'den fazla kişinin Esad yönetiminin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü kaydetti. Kurabi, "Suriyeli yetkililer tarafından gözaltına alınan 10 binden fazla kişi var. Bu kadar çok kişiyi Suriye cezaevleri almaz. Okullar ve stadyumlar da kullanılıyor. Tabii ki şu ana kadar oluşturduğumuz bir kayıp listemiz de var. Lübnan'da 6 binden fazla mültecimiz var. Türkiye-Suriye sınırında da mülteciler için bir kamp oluşturuldu. Birkaç Suriyeli yaralı da Antakya'da hastanede tedavi görüyor. Suriye otoriteleri tarafından sınır kapatılsa da Ürdün'de de mülteciler var. Şu andaki tablo çok kötü" diye konuştu. -"ON BİNDEN FAZLA KAYIP İNSAN ÖLMÜŞ OLABİLİR" Suriyeli gazeteci Bahia Mardini de bir gazeteci ve insan hakları aktivisti olarak Suriye'de baskı gördükleri için birkaç ay önce Mısır'a yerleştiklerini belirterek, Suriye'deki rejimin başka görüşlere açık olmadığını dile getirdi. Suriye'de bir çok yolsuzluk ve adaletsizliğin olduğunu, rejimin meşruiyetini kaybettiğini vurgulayan Mardini, Suriye halkının özgürlüğü hak ettiğini belirterek, "Devlet başkanımız ve eşine kendi halkı ile konuşmasını tavsiye ederim, ABD ya da AB ile değil" dedi. Kayıpların infaz edildiği kuşkusunu dile getiren Mardini, "Rejim insanları öldürmeyi durdurmalı, her şeyi açıklamalı, bu durum devam edemez" diye konuştu. Humus vilayetinden gelen aşiret liderlerinden Şeyh Abdullah El Molhem de Humus'ta toplu katliamların yapıldığını, bu katliamları durdurmak, halkın sesinin dünyaya duyurmak için toplantıya katıldığını dile getirdi. El Molhem, diğer ülkeler ve BM'den destek beklediklerini ifade etti.