Kurtuluş Tayiz (Taraf, 26 Haziran 2012)
New York Times'dan sonra İngiliz Guardian da Suriyeli muhaliflere Türkiye’nin güney illeri üzerinden silah sevkıyatı yapıldığını iddia etti. Amerikan ve İngiliz gazetelerinin gündeme getirdiği bu iddiaları Türk basınında destekleyecek hiçbir bilginin yer bulmaması ve hiçbir girişimin olmaması dikkat çekici. Askerî yapısı ve komuta kademesi burnumuzun dibinde şekillenen Suriye Hür Ordusu’nun Türkiye’nin katkısı olmadan silahlandırılmış olması sanırım pek gerçekçi değil. New York Times ve Guardian ’daki haberler, ABD ve Türkiye’nin bu rolü ortak üstlendiğini gösteriyor. Ancak yerel bir gazeteyi dışında tutarsak ulusal basın, bu iddiaların üzerine gitmekten nedense kaçınıyor. Kuşkusuz bunda Türk medyasının meseleyi “milli bir dava” olarak algılanmasının da payı var. Suriye’nin Türk jetini düşürmesinden sonra medya, sanırım daha fazla “milli tutum” içerisinde olacak.
New York Times ’ın haberini hatırlatarak başlayalım. Türk Dışişleri’nin yalanladığı haberinde NT, CIA hücrelerinin Türkiye’nin güney illerinde gizli operasyonlar düzenlediğini, tüfek, roket, el bombaları, tanksavar gibi silah ve mühimmatı sınırda Suriyeli muhaliflere teslim ettiğini yazıyor. Hangi gruplara silah yardımı yapılacağı yine CIA tarafından belirleniyor. Haberi daha önemli kılan ABD’li yetkililerin CIA’in Türkiye’ye konuşlanarak muhaliflerin silahlandırılma sürecini yönettiğini kabul etmesi.
Suriyeli muhaliflerin silahlandırılmasıyla ilgili bugüne kadar basınımızda kaç haber çıktı dersiniz? Taradım, neredeyse basınımızdaki tek iddia Adana’daki bir yerel gazeteye ait. Gazete Ekspres, bundan birkaç ay önce İncirlik Üssü’nden TIR’lar dolusu silah ve mühimmatın (17-26 mart ve 5-6 mayısta) Suriye’deki isyancılara gönderildiğini yazmış. Gazete iddiasını desteklemek için şehirde trafiğe kapatılan Kasım Gülek Köprüsü’nden sadece İncirlik’ten çıkan bu TIR’ların gizlice geçişine izin verilmesini gösteriyor. Türkiye’deki Amerikan faaliyetleri gündeme geldiğinde Adana İncirlik Üssü’nün akla gelmesi olağan. Ne de olsa Türkiye’deki tek Amerikan üssü burada bulunuyor. Şu âna kadar bu üssün, silah sevkıyatının yapılmasında bir merkez olduğu resmen doğrulanmasa da, CIA’in Suriyeli muhalifleri silahlandırmak için Türkiye’nin güney illerinde harıl harıl çalıştığı da saklanmıyor. Guardian ’ın Arap kaynaklarına dayanarak geçtiği habere göre CIA’e bağlı gizli servis elemanları, Hatay Reyhanlı’da Suriyeli muhalif gruplara silah temin ediyor.
Aslında İncirlik Üssü’nün Suriyeli muhaliflere silah sevkıyatında bir üs olarak kullanıldığını, muhaliflerin burada eğitildiğini ve üssün Suriye muhalefetini yönlendirmekte bir merkez olduğunu öne sürenler az değil. Sibel Edmonds adlı eski bir ABD Federal Araştırma Bürosu (FBI) çalışanı Hatay’da bir kampta bulunan Özgür Suriye Ordusu militanlarının NATO ve ABD tarafından Türkiye’de gizlice eğitildiğini öne sürmüş. Kişisel blogundan Suriyeli muhaliflerin eğitildiği yerin ise İncirlik Üssü olduğunu iddia eden Edmonds, şöyle yazmış: “Amerikan ve Türk hükümet kaynaklarından aldığım bilgilere göre Albay Riyad El Esad liderliğindeki Özgür Suriye Ordusu geçen mayıs ayından beri İncirlik’te eğitiliyor. ABD, muhaliflere eğitimin yanı sıra, para, silah ve cephane sağlıyor. İncirlik üzerinden Suriye’ye silah kaçakçılığı yapılıyor.” (3 Haziran 20012, Vatan )
Suriyeli muhaliflerin Türkiye’de veya İncirlik Üssü’nde eğitilip eğitilmemesi ya da silah sevkıyatının buradan yapılıp yapılmadığı iddialarının benim için önemli yanı sadece sınırımızda kopan bu savaştan ne kadar haberdar olduğumuzla ilgili kısmıdır. Yoksa Suriyeli muhaliflere destek de verilebilir veya onlar silahlandırılabilir. Tartışmasız olarak Esed rejimine karşı muhaliflerin desteklenmesinden yanayım. Ama ülkemizde olup bitenleri sadece Amerikan veya İngiliz medyasından öğrenmeye de itiraz ediyorum. Türk medyası, Suriye konusunda Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarıyla yetinme yerine bölgede ne olup bittiğini araştırıp okuyucularına duyurmak zorunda. Bugün Suriye ile bir savaş hâlinde de olabilirdik; ancak o durumda bile medyanın, gazeteciliği bir tarafa iterek “milli duruş” sergilemesi ve Dışişleri Bakanlığı’nın bülteni gibi çıkması doğru olmazdı.