Suriyeli mülteciler Kadıköy'de sanat merkezi kurdu, eserlerini Avrupa'da satıyor

Suriyeli mülteciler Kadıköy'de sanat merkezi kurdu, eserlerini Avrupa'da satıyor

İçsavaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli sanatçılar için de bir toplanma merkezi haline gelmiş durumda. Kadıköy’de kendilerine ait bir sanat merkezi kuran Suriyeli sanatçılar ulusal ve uluslararası sergilere katılıyor, geçinmek içinse resimlerini İstanbul’da yapıp Avrupa’da satıyor.

Hürriyet'te yer alan habere göre, Suriyeli mülteciler deyince aklınıza sadece mülteci kamplarında zor koşullarda hayatını sürdürmeye çalışan yardıma muhtaç bir kesim geliyorsa yanılıyorsunuz… Son yıllarda farklı ülkelerden aldığı göçle daha da kozmopolitleşen İstanbul, Suriye’de son 6 yıldır devam eden içsavaştan kaçan Suriyeli sanatçılar için de bir ‘toplanma merkezi’ haline gelmiş durumda. Suriyeli sanatçıların toplanma yerlerinden biri de Suriyeli fotoğraf sanatçısı Omar Beraktar (52) tarafından Kadıköy’de kurulan ‘Arthere İstanbul’ isimli sanat merkezi. Yeldeğirmeni’ndeki 3 katlı sanat merkezinin duvarlarında yer alan tabloların hemen hepsi Suriyeli sanatçılar tarafından yapılmış. Üst katında resim ve heykel atölyesi, girişte bir cafe ve çalışma masaları, en alt katındaysa fotoğrafçılar için karanlık oda var.

Toplanma merkezi

Burada Suriyeli sanatçılar için atölyeler, workshop’lar düzenleniyor, ayrıca Suriyeli ve Türk müzisyenler gelip burada caz konserleri veriyor, dünya müziği yapıyor. Buradan çıkan sanatçıların eserleri İstanbul’un önde gelen sergi salonlarında ve galerilerinde sergileniyor. Omar Beraktar (52), 2012’de İngilizce öğretmeni olan eşi ve oğluyla birlikte Şam’dan İstanbul’a gelmiş. Beraktar, İstanbul’un Suriyeli sanatçılar için bir “toplanma merkezi” haline geldiğini söylüyor. “Suriye’yi terk etmek zorunda kalan sanatçılar ilk adım olarak soluğu İstanbul’da alıyorlar. Çünkü İstanbul bir sanat merkezi, burada çok sayıda galeri var. İstanbul bir sanatçının gidebileceği en iyi şehirlerden biri. Kendi tanıdıklarımdan biliyorum, şu anda İstanbul’da yaşayan yüzlerce Suriyeli sanatçı var. Bir dönem Avrupa’ya giden de çok oldu ama önemli bir kesim de burada kaldı. Çünkü biz Türkiye’nin kültürünü kendimize çok daha yakın hissediyoruz, Türklerle Avrupalılarla anlaştığımızdan çok daha iyi anlaşıyoruz” diyor.

Suriye'de açamazdık

“Böyle bir sanat merkezi açmak nereden aklınıza geldi?” diyorum, “Suriye’de yapamadığım bir şeyi yapmak istedim. Suriye’de bu şekilde bir sanat merkezi açamazdık, izin vermezlerdi. Burada bir haftada izin alıp açtık. Tamamen Suriyeli sanatçılara yatırım yapıyoruz, workshop’lar düzenliyoruz. Bizim asıl misyonumuz Suriyeli sanatçıları Türk halkına tanıtmak. Burada herşey sanat için!” diyor. Beraktar, en büyük zorluklarınınsa “finansal olarak sanat merkezini ayakta tutmak” olduğunu söylüyor. “Kafeteryadan fazla kazanmıyoruz, asıl gelir kaynağımız sattığımız sanat eserleri. O da ancak ayakta kalmamızı sağlıyor” diye ekliyor.

Sanat için çok uygun bir şehir

FARAH Trablsie (32), Şam Üniversitesi’nde iç mimari okumuş, uzun yıllardır ressamlık yapıyor. Trablsie, üç yıl önce Şam’dan Türkiye’ye gelmiş. Ailesi hala Şam’da yaşıyor. Babasının ve iki kız kardeşinin de sanatçı olduğunu söylüyor:

Babam mimar

“Babam içmimar, ancak annemle babamı iki yıldır, kızkardeşlerimi de dört yıldır görmedim. Eskiden ailem beni ziyarete gelirdi ancak Türkiye, iki yıl önce Suriyelilere vize vermeyi kaldırdıktan sonra artık gelemiyorlar.” Trablsie, Suriye’deki iç savaştan önce bir Avrupa ülkesinde sanatla ilgili bir dalda yükseklisans yapmayı planlıyormuş.

Farklı zengin

“Ama savaş başladıktan sonra planlarım değişti. Çok hızlı bir şekilde Suriye’den çıkmam gerekiyordu. Türkiye’de kalmaya karar verdim. Şimdi bunun en doğru seçim olduğunu düşünüyorum, çünkü özellikle İstanbul, sanatçılar için çok uygun bir şehir. Sosyal atmosferi çok farklı ve zengin. Burada hem Türk hem Avrupalı çok sayıda sanatçıyla tanıştım ve arkadaş oldum. TÜYAP’ta bir sergiye katıldım. Hayata tutunmakta İstanbul bana çok yardım etti. Şimdi sadece Türkiye’de sanat yapmak istiyorum” diyor.

Ailesi için tezgâhtarlık bile yapıyor

BURHAN el Hatib (22), müzisyen ve semazen. Geleneksel Arap Sufi Müziği yapıyor ve Arap udu çalıyor. İstanbul’da Amerikan Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen bir davette konser vermiş. İKSV’nin bir etkinliğinde de semagösterisi yapmış. 2 yıl önce ailesiyle birlikte Şam’dan istanbul’a gelmiş. Bir yandan müzikle uğraşırken bir yandan da Avcılar’da oturan ailesini geçindirmek için bir alışveriş merkezinde tezgâhtarlık yapıyor. “Bu şekilde çalışmak zorundayım çünkü Suriyeli bir sanatçı olarak burada müzikten para kazanmam neredeyse imkânsız” diyor.

Burada açık bir toplum var

HÜSEYİN Haddad (35); fotoğrafçı ve grafik tasarımcı. Aslen Hamalı ancak uzun yıllardır Şam’da yaşıyormuş, 4 yıl önce İstanbul’a gelmiş. Geçen yıl Gaziantep’de bir fotoğraf sergisi açan Haddad, Suriye’deyken Birleşmiş Milletler’de çalışıyor, Iraklı mültecilere fotoğraf kursu veriyormuş. “Burada da daha çok yabancılarla çalışıyorum çünkü özellikle eğitimli Suriyeliler için İstanbul’da doğru düzgün bir iş bulmak ve bir yaşam kurmak çok zor. Ancak aynı zamanda İstanbul’da yaşamak bizim için çok daha rahat, çünkü burada açık bir toplum var” diyor.

İstanbul'da yapıyor Avrupa'da satıyor

Ressam Ali Omar (32), Şam Üniversitesi resim bölümü mezunu. Eylül 2014’te Suriye’nin kuzeyindeki Kamışlı’dan Türkiye’ye kaçmış. “Ben ressamım, savaşmak istemedim, o yüzden de kaçtım” diyor. İçsavaştan önce Şam’da ve İsveç’te sergiler açmış. Sanat çalışmalarını ‘Arthere Istanbul’da sürdürüyor. Eserleri Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde açılan bir çağdaş resim sergisinde ve Galeri Eksen’de yer almış. “Suriyeli bir sanatçı olarak İstanbul’da resimlerimi satmam çok zor, resimlerim daha çok Türkiye dışında, Avrupa’da alıcı buluyor. En son Cenevre’de bazı sergilere katıldım. Eğer Avrupa’da resimlerimi satma şansım olmasaydı, Türkiye’de yaşamımı sürdürmem de çok zor olurdu” diyor.