Suriyeli muhalifler, 22 Ağustos günü sabah saatlerinden itibaren "Suriye ordusunun Şam kırsalında, altı noktada kimyasal silah kullandığını" iddia etmeye başladılar. "Ölü sayısının 1600'e kadar ulaştığını" öne süren muhalifler, olay yerinde çekildiği belirtilen görüntüler yayınladılar. Ölü sayısı hâlâ netlik kazanmadı.
Bu iddialar Suriye basınında da geniş yer buldu. Suriye basınında, "BM'ye bağlı kimyasal silah inceleme heyetinin Şam'da olduğu ve Halep'e bağlı Han El Asel kasabası dahil üç noktada kimyasal madde kullanımı iddialarını araştırmak üzere Suriye'ye geldiklerine" dikkat çekiliyordu.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, ilk gün resmi açıklama yapılmadı ancak Suriye medyasına konuşan Suriyeli uzmanlar ve stratejistler muhalifleri, "BM heyetinin dikkatini dağıtmaya çalışmakla" suçladı.
23 Ağustos'da Vatan Gazetesi iddiaları manşetten verdi. Gazetenin haberinde yine muhalifler suçlanıyor ve bazı soru işaretlerine dikkat çekiliyordu. Gazete, şu soruları ön plana çıkardı: "Kimyasal saldırının olduğu iddia edilen yerde neden dış çekim yok?"; "Kimyasal silah kullanıldığı söyleniyor ancak görüntülerde etrafta dolaşan insanlar var ve bu insanlar neden etkilenmiyor?; "Saldırının olduğu söylenen gün rüzgar güneyden ve şehir merkezine doğru esiyordu. Saldırı olduğu iddia edilen yerlerden biri Muaddemiye ve şehre beş km uzaklıkta. Şehir merkezi neden etkilenmedi?".
Yine gazete, "muhaliflerin iddiasının zamanlamasının dikkat çekici olduğunu" öne sürerek, "BM heyeti Halep-Han El Asel kasabasında inceleme yapmak üzere geldiği bir dönemde yönetimin böyle birşey yapması intihardır" yorumunu yaptı. Esad yönetiminin ilk resmi açıklaması 23 Ağustos'ta Enformasyon Bakanı Ümran Zobi'den geldi.
Zobi, Vatan Gazetesi'nin dikkat çektiği sorulara yenisini ekledi ve "Şam kırsalında Suriye ordusu ve silahlı muhaliflerin birbirlerine çok yakın mesafede olduğunu" söyledi ve "Bu durumda neden kimyasal silah kullanılsın ki?" diye sordu. Uluslararası saldırı olması halinde "kendilerini savunacaklarını ve karşılık vereceklerini" söyleyen Zobi'ye göre, "uluslararası ve bölgesel şartlar Suriye'ye yönelik bir saldırıya müsait değil. Suriye'ye yönelik bir saldırı bölgeyi ateş çemberine çevirebilir."
Zobi'nin açıklama yaptığı gün Suriye basınında "Şam banliyösü Cobar'da operasyon yapan Suriye ordusu askerlerinin muhaliflere ait noktalardan birinde kimyasal maddeye maruz kaldıkları, bazılarının durumunun ağır olduğu" iddiaları yer aldı.
"Kimyasal silah kullanıldı mı?", "Kullanıldıysa kim yaptı?" soruları etrafında devam eden tartışma ve suçlamalar "bölgede inceleme yapma izni krizi" ile birlikte alevlendi.
Esad yönetimi ile BM arasında yapılan bir protokol çerçevesinde Şam'da bulunan inceleme heyetinin üç noktada çalışması öngörülüyordu. Şam kırsalında kimyasal kullanıldığı iddiaları ile birlikte Esad yönetimine "BM heyetine inceleme izni vermesi" baskısı yapılmaya başlandı.
İki gün devam eden bu kriz süresince uluslararası toplum ve muhalefet "Saklayacak birşeylerin olmasaydı izin verirdin" derken, Esad yönetimi "BM heyetinin güvenliğini sağlamayı taahhüt ettim ancak sözkonusu bölge muhaliflerin kontrolünde. Muhalifler de garanti versin" savunmasını yapıyordu.
BM Silahsızlandırmadan Sorumlu Yüksek Komiseri Angela Kane'in Şam'a geldiği gün, yani 24 Ağustos'da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim bir telefon görüşmesi yaptı. BM heyetine inceleme izni verildi ancak süreç, "Suriye'ye yönelik bir askeri müdahalenin neden gerekli olduğunun" tartışıldığı bir noktaya ulaşmıştı. Bu arada BM heyetine Şam kırsalındaki Muaddemiye'de ateş açıldı.
Esad yönetimi olaydan muhalifleri sorumlu tutarak, "bölge muhaliflerin kontrolünde" iddiasını öne sürdü.
BM heyeti bir taraftan sahadaki çalışmalarını sürdürürken diğer taraftan uluslararası toplumdan yapılan eleştirileri ve müdahale ihtimaline ilişkin geniş çerçeveli bir açıklama Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim'den geldi. Muallim, "Esad yönetiminin kimyasal silah kullandığı iddialarına" ilişkin, "iddiaları öne sürenler kanıtlamalı" dedi.
"Kimyasal silah kullanımına ilişkin gerçeklerin ortaya çıkmasının istenmediğini" öne süren Muallim, "Suriye yönetiminin gerçeklerin ortaya çıkmasını istediğini çünkü gerçeklerin Suriye'nin lehine olduğunu" söylüyordu. "Suriye'ye yönelik bir askeri müdahalenin İsrail'in ve El Kaide uzantılı örgütlerin çıkarına olduğunu" öne süren Muallim'e göre, "ABD, Suriye'de siyasi çözümün sağlanmasını istemiyordu." ABD'nin "askeri müdahale yapabiliriz" açıklamalarını "psikolojik savaş" olarak nitelendiren Muallim, "Ancak eğer müdahale olursa önümüzde iki yol var. Ya teslim olacağız ya da kendimizi savunacağız. Savunmamız şaşırtıcı düzeyde olacak" dedi. Aynı gün Muallim'in yardımcısı Faysal Miktad, "Muhaliflerin sarin gazı kullandığına dair kanıtları BM heyetine teslim ettiklerini" söyledi.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, günler sonra bir yabancı heyeti kabulünde sürece dair açıklama yaparak sessizliğini bozdu. Esad, "askeri müdahale olması halinde kendilerini savunacağını ve böyle bir saldırının Suriye'nin bağımsızlık anlayışını güçlendireceğini" söyledi.
Suriye Savunma Bakanı Casim Freyc de "muhaliflerin yaşadığı hezimetleri perdelemeye çalıştığını" savunuyordu. Freyc'in açıklaması, "Suriye'nin olası bir askeri müdahaleye karşı hazırlıklara başladığının" beyanıydı çünkü Freyc, "Suriye ordusunun saldırılara hazır olduğunu ve şiddetle karşılık vereceğini" söylüyordu. Son olarak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "Suriye'ye yönelik bir müdahalenin yapılabileceğini ve Esad yönetiminin kimyasal silah kullandığının kanıtlandığını" iddia ettiği konuşmasına Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yazılı açıklama ile cevap verildi.
Açıklamada, "Kerry'nin konuşmasında aktardığı bilgi ve rakamların muhaliflerin iddialarına ve internette yayınlanan teyidsiz argümanlara dayandığı" öne sürüldü. Bu çerçevede "Kerry'nin bu argümanlarla kamuoyunun karşısına çıkması ve BM'yi savaşa ikna çabalarına girişmesinin Irak Savaşı öncesi Colin Powell'i hatırlattığı" yönünde ifadelerin yer aldığı açıklamada Kerry, "BM'yi by pass etmeye çalışmakla" suçlandı.
Dünyanın gözü kulağı Suriye'de. Her gün yüzlerce haberin dünya medyasında yer aldığı krize Suriye kendi penceresinden, farklı argümanlarla yaklaşıyor. Suriye, uluslararası toplumun ve muhaliflerin iddialarından farklı olarak şu andaki krizi "ABD ve İsrail'in bölgeyi yeniden düzenleme çabası" şeklinde değerlendiriyor.
Bu çerçevede Suriye yönetimine göre, "ABD; Afganistan ve ardından Irak müdahalelerinden bu yana Suriye'ye yönelik baskı ve tehdit temelli politikasını sürdürüyor ve kimyasal silah kullanıldı iddiaları sadece bu politikanın bir argümanı."