Suriye'de Dürzi köylerine radikal örgütler gruplar tarafından gerçekleştirilen son saldırılar, ülkedeki bu dini azınlığın geleceğiyle ilgili kaygıları artırdı.
Geçtiğimiz günlerde El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi, Suriye'nin kuzeydoğusundaki İdlib Eyaleti'nde, en az 20 Dürzi'yi öldürdü.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre bu, Suriye'den dört yıl önce çatışmaların başlamasından bu yana Dürzi sivillere yönelik en kanlı saldırı oldu.
Suriye'deki çatışmalar bugün Dürziler'in çoğunlukta olduğu bölgelere de yayılmış durumda.
Dürziler, Suriye'deki en büyük üçüncü dini azınlık.
Cihatçı gruplarsa onları kafir olarak görüyor.
Dürzilik 11. Yüzyılda, Şii mezhebinin bir kolu olan İsmaililik içinden doğdu.
Dürziliğin adı, Orta Asya kökenli din adamı Muhammed bin İsmail el-Derezi'den geliyor.
Muhammed bin İsmail el-Derezi Mısır'daki Fatımi Halifelerinden El-Hakim'i Tanrı'nın cisimleşmiş hali olarak görüyordu. El-Hakim, 1021'de gizemli bir şekilde ortadan kayboldu.
Dürziler, onun kıyamet günü, evrensel adaleti sağlamak üzere yeniden ortaya çıkacağına inanıyor.
El-Hakim'in halefi El-Zahir, onun Tanrısal olma iddiasını reddetti ve Dürzilere zulmedip onları, ağırlıklı olarak Lübnan ve Suriye'de olmak üzere, uzak dağlık bölgelerine gitmeye zorladı.
Bugün Dürziler 22.5 milyonluk Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 3'lük bir bölümünü oluşturuyor.
Dürziler'in büyük çoğunluğu başkent Şam'ın güneyindeki Suveyde Eyaleti'ne bağlı sarp bir alan olan Cebel el-Dürzi'de yaşıyor.
Suriye'de başka bölgelerde de bazı Dürzi köyleri bulunuyor.
Geçen günlerdeki saldırıların gerçekleştiği, İdlib'in Cemal el-Summak bölgesi de bunların arasında.
Dürziler, yüzyıllar boyunca zulme uğramamak için dinleriyle ilgili olarak adeta bir kapalı kutu gibi yaşadılar.
Sadece çok derin bir özveri ve Tanrı'ya adanmışlık sergileyen çok az sayıda Dürzi'nin, tam olarak dini törenlere katılmasına ve dini yazılara erişimine izin veriliyor.
Her ne kadar Dürziler bölgenin din tarihini biçimlendirmede belirgin bir rol oynamış olsalar da geleneksel olarak siyasal dinginci olarak değerlendiriliyorlar.
Suriyeli Dürziler'in büyük çoğunluğu uzun bir süredir Esad yönetimine sadık bir konumda.
Birçok Dürzi sadece Beşar Esad'ın Suriye'deki azınlıkları koruyabileceğini düşünüyor.
Dürziler Esad'ın düşmesi durumunda, azınlık gruplarının hedef alınacağından ve toplulukların Suriye'deki Sünni çoğunluk içinde yer alan radikaller tarafından ortadan kaldırılacağından korkuyor.
Bazı Dürziler isyancı grupların saldırılarına karşı evlerini korumak için silaha sarılıp Halk Komiteleri'ni kurarken bazılarıysa Esad yanlısı bir milis grubu olan ve ordunun yanında savaşan Ulusal Savunma Güçleri'ne (NDF) katıldı.
Ancak Dürziler arasındaki fikir ayrılığına dair işaretler, Aralık ayından bu yana hükümet güçlerinin yaşadığı bir dizi yenilgi nedeniyle daha görünür oldu.
Hükümetin savaştaki kayıplarına set çekmek için, zorunlu askerlikten kaçınan genç erkekleri toplaması yönündeki çabalarına özellikle Güney'deki Dürziler tepki gösterdi.
Bazı Dürzi köylerde gençleri zorunlu askerlik görevine alan devriyeler saldırıya uğradı ve köylerden dışarı çıkartıldı.
Geçen Aralık ayındaysa asker kaçağı olduğu gerekçesiyle tutuklanan bir kişiyi kurtarmak için bir istihbarat görevlisi rehin alındı.
Hükümet, askere alınan gençleri sadece kendi yaşadıkları alanlarda görevlendirme yoluyla ortamı sakinleştirmeye çalıştı ancak Dürzi liderler hükümeti sözlerini tutmamakla eleştirdi.
Dürziler ayrıca, Güney'de daha fazla ilerleme kaydeden Nusra Cephesi ve IŞİD mensubu cihatçıların yarattğı tehdit nedeniyle giderek daha çok kaygı duyuyor.
Suriye'de çatışmalar, Dürziler'in yoğun olarak yaşadığı alanlara da yayıldı.
Nusra Cephesi savaşçıları hali hazırda Süveyde'den sadece birkaç kilometre ötede.
Bu onların, yerel halkın büyük bölümünün Dürziler'den oluştuğu Cebel el-Dürzi'ye yürümeleri olasılığını doğurmuş durumda.
Nusra Cephesi lideri, kendilerine karşı savaşılmadığı ve 'dini yanlışlardan geri döndükleri' sürece Dürziler'e zarar vermeyeceklerini söyledi.
Ancak yerel aktivistlere göre, Nusra Cephesi'nin de içinde yer aldığı isyancı ittifak grubu, Cebel el-Summak'ın kontrolünü ele geçirince birkaç yüz Dürzi Sünni İslam'a geçmeye zorlandı, türbelere zarar verildi, mezarlıklar kutsal sayılmadı.
Geçtiğimi günlerde Qalb Lawzah köyünde bir grup Dürzi'nin vurularak öldürülmesi Lübnan ve İsrail'de yaşayan Dürzi toplumları içinde büyük bir öfkeyi tetikledi.
İsrail'de binlerce Dürzi, yaşadıkları köylerde gerçekleştirdikleri protestolarda hükümeti ve uluslararası topluma, Suriye'deki kardeşlerine yardımcı olma çağrısında bulundu.
Birçoğu yüksek mevkilerde olmak üzere yüzlerce Dürzi'nin görev yaptığı İsrail ordusu Genelkurmay Başkanı, Suriye'nin Golan Tepeleri'nde, bir katliamı önlemek için gerekirse harekete geçeceklerini söyledi.
İsrail'deki Dürziler Suriye'deki toplumlarının tehdit altında olduğunu söylüyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ayrıntı vermeden "gerekli olan neyse yapılması konusunda talimat verdiğini" söyledi.
Lübnan'da, Dürzi lider Velid Canbolat saldırıyı sert bir şekilde kınadı ancak bunun münferit bir olay olduğunu söyledi.
Sıkı bir Esad karşıtı olan Canbolat, Suriyeli Dürziler'i ülkedeki yönetim karşıtı isyanı desteklemeye çağırdı ve gerçek tehdidin hergün onlarca insanı öldüren hükümetten geldiğini söyledi.
Esad'a yakın Lübnanlı Dürzi siyasetçi Wiam Wahhab ise Canbolat'la tamamen ters görüş bildirdi.
Wahhab, Suveyde'de yaşayanlara kendilerini savunmada yardımcı olunması için 'para, gönüllü ve silah' gönderilmesini istedi.
Dürziler bir azınlık olarak yüzyıllar boyunca bölgedeki çatışmalarda hep müzakere etmek zorunda kaldı.
Şimdi bir kez daha, bir taraf tutmaya ve olanak dahilinde kaderlerini belirlemeye zorlanıyorlar.