Veysi Polat'ın izlenimi
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Diyarbakır’ın ilk yerleşim yeri tarihi Sur ilçesinde geçen yıl yaşanan sokak çatışmaları geride hazin öyküler bıraktı. Yitirilen canlar, sakat kalan yaşamlar, evsiz kalan onlarca insan...
66 yaşındaki Vahit Çetin de evini kaybedenlerden biri. Onu Sur’daki olaylar devam ederken her gün polis barikatlarının önüne gelip evinin damındaki 164 güvercinini kurtarmak için mücadele edişine tanıklık etmiştim. İl Jandarma Komutanlığı, İl Emniyet Müdürlüğü, kayıtlara geçsin diye de “155 Polis İmdat”ı arayıp “güvercinlerimi kurtarın” demişti. “Birlikte gidelim, adresi vereyim siz gidin, ya güvercinlerimi getirin ya da yem ve su verin ölmesinler. Allah için bu hayvanları kurtarın” demişti. 120 günün sonunda feryadını duyan olmamış, yasaklar kalkınca da Hasırlı Mahallesi’ndeki evinin yıkıntıları ve güvercinlerinin cansız bedeniyle karşılaşmıştı.
Vahit amca 50 yıldır Sur’da ayakkabı boyacılığı yapıyor. Kentin en eski ayakkabı boyacılarından biri. Hendek savaşlarından sonra Alipaşa Mahallesi’nde bir binaya taşınmış. Kaymakamlık kira yardımı yapıyor. Ancak o Sur’daki, 7 yaşından beri oturduğu Hasırlı Mahallesi’ndeki avlulu evine dönmek istiyor. Vahit Çetin, şöyle tamamlıyor sözlerini:
“Sur’da evi yıkılanlara TOKİ ev verecekmiş. Ben istemiyorum. 10 tane ev de verseler doğduğum, çocukluğumun geçtiği, çocuklarımın, torunlarımın dünyaya geldiği Hasırlı Mahallesi’nden vazgeçmem. Bana ‘evin yeşil alan yapılmış’ diyorlar. Yeşil alan onların olsun. Ben evimi istiyorum. Bina yaşantısına uyum sağlayamadık. Nefesim kesiliyor. Psikolojim bozuldu. Artık rüyalarıma geliyor Sur’daki yaşantım. Cumhurbaşkanına, Başbakana, bakanlara, il valisine sesleniyorum. Bana evimi geri verin! Ölsem de bari orada öleyim…"