Emrah'ın babası olduğunu ispatlamak için yaşadıklarını anlatan Tayfun'un şunları söyledi:
"Dedemle baba gibi büyüdüm. 4-5 yaşıma kadar baba olarak dedemi bildim. Dedeme bir baba şefkatiyle sarılırdım. Dedem oğlu yerine beni koydu. Dayım trafik kazasında ölmüştü. Annem kasaptan kemik alır ve utandığı için köpeğine aldığını söylerdi. O aldığı kemikleri kaynatıp bana kemik suyu çorba içirirdi. Annem benim için her şeyi yaptı. Çocukluğumdan beri babamı tanımadı. İlk defa 7 yaşında televizyonda gördüm ve 'Bu senin baban' dediler. O kadar zor günler geçirdim ki. Yaşıtlarım 1. sınıfa giderken ben İstanbul'da DNA testlerine gidiyordum" dedi.
Babası Emrah ile olan ilişkisini ve aralarındaki kopmayı anlatan Tayfun, "Sonuçta o benim babam. Benimle gurur duymasını isterdim. Bana Bursa'dan bir ev aldı. O evi alırken bana feragatname imzalattı. Ama ondan önce 'Gel istiyorsan sana bu evi almayayım. Benimle kal ve böyle bir şeyyaşamayalım' dedi. Ben annemle kalmak istediğimi söyledim. O zaman da bana feragatname imzalattı. Zaten hayatımızdaki kopma noktası burası oldu. Aramızdaki bütün bağ bir imzayla bitti. Kopmamız orada oldu ve ondan sonra bir daha görüşemedik. Beni görmek istemedi. Babamın bir defa daha son kez bana sarılmasını çok isterdim" ifadelerini kullandı.