Riyad'ın "sultanlar gibi ağırlanma" vaadi veren Ritz-Carlton oteli, Suudi veliaht prensi Muhammed bin Selman'ın yolsuzluk operasyonu sonrası gergin bir şekilde kaderlerinin tayinini bekleyen prens ve bakanları ağırlıyor.
Suudi Arabistan'ın en zenginleri ve en güçlülerinden oluşan 200 kişi, gözaltı merkezine dönüştürülen bu saray gibi lüks otelde böyle bir muamele görmeyi beklemiyordu.
4 Kasım'da şafak vakti gerçekleştirilen baskınların üzerinden üç hafta geçti. 11'den fazla prens ve milyarder gözaltında tutulurken, görkemli otelin duvarları ardında neler yaşandığı merak konusu.
Yetkililerden izin almadan otele girmek de çıkmak da imkansız.
Geçen hafta gece yarısı gelen izinle, altın kaplamalı dev avizelerle süslenmiş otele giriyoruz.
Gece gündüz 5 yıldızlı otel hizmeti vermeyi sürdüren otel çalışanları bizi karşılıyor. Yolsuzluk operasyonuyla bağlantılı olan Suudi yetkililer için ayrı bir resepsiyon kurulmuş.
İçeridekilerin yüzlerinin görüntüsünü ya da ses kaydı almak ise yasak.
Birkaç saat süren ziyaret süresince etrafımız Suudi görevlilerle çevrili. Yine de içerideki hayata dair birkaç ipucu yakalamak mümkün.
Geceyarısı da olsa gruplar halinde adamların dev lobideki karanlık köşelerde fısıldaştığı görülüyor. Kimse gözünü kaldırıp etrafına bakmıyor bile. Sessizliği bozan tek şey şık çay fincanlarına değen gümüş kaşıkların çınlaması.
Yolsuzlukla mücadele operasyonuyla bağlantılı bir yetkili, gözaltı dalgasının ülkenin elit isimlerini hedef aldığı gün yaşananlara kimsenin inanamadığını söylüyor:
"Kısa sürede perdelerini kapatacak bir gösteri olduğunu sandılar. Elbette öfkelendiler. Kim olursa olsun 'Sen hırsızsın' dersen kızar. Bir de VIP'lerin bu şekilde suçlandığını düşünün."
Lobideki zarif koltuklarda ismini vermek istemeyen bir savcılık yetkilisiyle konuşuyoruz. Kendilerini bağımsız bir insan hakları topluluğu olarak nitelendiriyor.
Neden bu isimleri Riyad'ın en lüks oteline getirdiklerini soruyoruz.
"Bazılarının kaçacağını düşünerek onları içeride tutmak istedik" yanıtını verirken, bu kişilerden "özel konuklar" diye bahsediyor.
Suudi yetkililerden 'kim kimdir' listesiyle ilgili herhangi bir resmi açıklama yapılmazken, hangi üst düzey isimlerin gözaltına alındığıyla ilgili bazı bilgiler hızla ortalığa yayıldı. Twitter ve Apple'dan Four Seasons otel zincirine bir çok dev şirkette hisseleri olduğu bilinen Prens El Velid Bin Talal bunlardan biri.
Prens El Velid, 17 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 100 kişisinden birisi. Suudi Ulusal Muhafızları Bakanı Prens Miteb bin Abdullah da gecelerini Ritz Carlton'da geçirenlerden.
Peki neden başkaları değil de bu kişiler? Krallığa meydan okuyanlar ve Prens'i eleştirenler mi hedef alındı?
Savcılık yetkilisi bu iddiayı reddederek "Buradaki her şey belgeli. Herkesin dosyası var" diyor.
Son iki yılda Prens Muhammed liderliğindeki bir ekibin büyük bir gizlilik içinde son birkaç onyıla ait belgeleri incelediği biliniyordu.
Bir yolsuzlukla mücadele komitesi kurulduğu duyurulduktan kısa süre sonra da asıl hamle geldi.
Gözaltıların yasallığıyla ilgili şüpheler devam ederken, savcılık yetkilileri Suudi hukuk kurallarına bağlılıklarını ve bağımsızlıklarını yineliyor. Bir yetkili "Bu, dostane bir süreç" diyor ve ekliyor:
"Kanıtları göstereceğiz ve sorunları çözeceğiz."
Gözaltındaki 200'den fazla kişi kapalı kapılar ardında vakit geçiriyor. Birbirlerine rastlamamak için çaba sarf ettikleri belirtiliyor.
Birçoğunun aklındaki tek şey, buradan çıkacak bir yol bulmak.
Oteldeki gözaltı merkezinin kontrolünü sağlayanlar 24 saat vardiyalı çalışıyor.
Bazıları evden, bazıları da oteldeki masalarından destek veriyor. Suudi krallığının hazinesinden ayrılan bütçeyle, aralarında doktorlar ve güvenlik görevlileri de olmak üzere 500'den fazla kişi istihdam edilmiş.
Daha birkaç gün önceyse, 7 şüpheli buradan salıverildi. Listedekilerin yüzde 4'ü konuyu mahkemeye taşımak isterken, yüzde 95'ine yakını anlaşmaya hazır. Yani özgürlüklerinin bedeli olarak Suudi hazinesine varlıklarının önemli kısmını devretmeyi kabul edecekler.
Görüştüğüm Riyadlı bir iş adamı, şüpheliler ve ailelerine ait 1900 kadar banka hesabının dondurulduğunu ifade etti.
Öte yandan, burada tutulan isimlerden bazılarının sağlık sorunları olduğu, bazılarınınsa kötü muameleye maruz kaldığı konuşuluyor.
Bir insan hakları yetkilisi, "Kimi konuklar yaşlı, bazılarının şeker hastalığı ve kalp rahatsızlıkları gibi sağlık sorunları var" diyor.
Yetkili 24 saat sağlık hizmeti veren bir merkez kurduklarını, hemşireler ve doktorların da düzenli olarak odaları kontrol ettiğini sözlerine ekliyor.
Otelde tutulanların nasıl bir öfke ve gerginlik içinde olduğunu tahmin etmek zor değil.
Yolsuzlukla mücadeleden sorumlu bir yetkilinin deyişiyle "Bir ameliyat gerçekleştiriliyor, elbette acılı olacak" yaklaşımı hâkim.
Dışardaki bazı Suudilerin, patronları ve ailelerinin burada tutulmasından rahatsız olduğunu söylerken, toplumun yüzde 99'unun ise hallerinden mutlu olduğunu savunuyor.
Bu konuda kamuoyunun görüşünü ölçmek hiç kolay değil.
Otelin dışında konuştuklarımız, bu yolsuzluk operasyonlarına büyük bir destek olduğu görüşünde.
Oğlunun patronu içeride olan Suudi bir doktor ise "Yaşadıklarımız bir kabus" diyor.
Sorgular sırasında acilen kalp doktorlarının çağrıldığına dair dedikodular dolaştığını belirtiyor.
İçeridekilerin cep telefonlarına el konduğu için ancak odalardaki telefonlardan konuşabiliyorlar.
İşlerinin aksamaması için birçok iş adamı ziyaretçi kabul ediyor.
Bize eşlik eden eskortların seçtiği bir şüpheli sorularımızı yanıtlıyor bu kez:
"Zamanımın çoğunu odamda, avukatımla dosyamı konuşarak geçiriyorum" diye anlatırken, gözü televizyondaki maçta. "Ailemle her gün telefonda konuşuyorum ama buraya gelmelerini istemiyorum".
Bu kişinin davasına ilişkin detayları almamız mümkün olmuyor.
Ziyaretimiz sona ererken, Ritz Carlton'daki yetkililer oteldeki "konukların" yıl sonuna kadar serbest bırakılacağını umduklarını belirtiyor.
Tanınmış bir Suudi yatırımcı ise, Prens Muhammed'in bu dönemi bir an önce kapatacağına inanıyor: "Çünkü bu süreci devam ettirirse, sorular sorulmaya devam edecek."