"Suudi Arabistan'la olan anlaşmamızın maliyeti, bizimle ilgisi olmayan bir savaşa bulaşmak mı olacak?"

"Suudi Arabistan'la olan anlaşmamızın maliyeti, bizimle ilgisi olmayan bir savaşa bulaşmak mı olacak?"

Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, Türkiye ile Katar arasında savunma ve güvenlik alanlarında imzalanan anlaşmalarla ilgili olarak  bir dizi yeni anlaşma "Katar ile 'ortak düşmana' karşı savaşa mı gireceğiz? Suudi Arabistan ile 'çok kapsamlı askeri anlaşmamızın' bize getireceği olası maliyet, bizimle ilgisi olmayan bir savaşa bulaşmak mı olacak?" dedi. 

"Bölgesel güç olma hevesi', bize 3 milyon Suriyeli göçmene, neredeyse 10 milyar dolara mal oldu" ifadesini kullanan Yılmaz, "Suriye sınırımızdaki PYD ile de nasıl baş edileceği de belli değil. Şimdi aynı hevesle, bir de alakasız bir savaşın tarafı mı olacağız?" diye yazdı.

Ne olmuştu?

İki ülke arasındaki yakın iş birliğinin temelleri Katar Emiri’nin 2014’teki Türkiye ziyareti sırasında atıldı. Bu ziyaret kapsamında hem Türkiye-Katar Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kuruldu hem de askeri eğitim ve savunma sanayi alanında Katar topraklarında Türk silahlı güçlerinin konuşlandırılmasına da imkan veren bir iş birliği anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın ardından Katar’daki Türk askeri üssünün yapımına başlandı.

Ekim 2015’te Katar’a konuşlandırılan, kara, deniz ve özel kuvvetlere mensup birliklerden oluşan 150 kişilik Türk askeri birliği ise Katar’a ait bir askeri üste inşaatın tamamlanmasını bekliyor. İnşaatın tamamlanmasının ardından Türkiye’nin ülkedeki askeri mevcudun iki senede 3 bine çıkarılması öngörülüyor.

Mehmet Yakup Yılmaz'ın "Bölgesel’ savaşın tarafı mı olacağız?" başlığıyla yayımlanan (10 Mayıs 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Türkiye ile Katar arasında yapılan bir anlaşma ile Katar’da kurulacak askeri üsle ilgili anlaşmanın ayrıntıları TBMM Dışişleri Komisyonu’nda görüşüldü.

Verilen bilgiye göre Türkiye–Katar “tümen taktik karargâhı” Doha’da kurulacak, birliğin komutanı Katarlı bir tümgeneral, yardımcısı da TSK’dan bir tuğgeneral olacak.

Üste 500 ile 600 arasında Türk askeri bulundurulacak.

Anlaşma yapıldığında, bu askeri üssün “ortak düşmanlara karşı” kurulacağı açıklanmıştı, hatırlarsınız.

Katar ile askeri anlaşma yapılmadan önce de Suudi Arabistan ile “çok kapsamlı” bir askeri anlaşma yapılmıştı.

Hükümet bu anlaşmanın askeri boyutunun “danışmanlık-eğitim” ile sınırlı olduğunu açıkladığında Cumhurbaşkanı “hayır” demiş ve “gerekirse” ortak operasyonların da yapılabileceğinin sinyalini vermişti. Bunu da hatırlarsınız.

Aradan bir yıldan fazla bir zaman geçti, şimdi Katar’daki üssün yakında faaliyete geçeceğini de öğrenmiş olduk.

Geçen hafta Suudi Arabistan Savunma Bakanı ve 2. Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, İran’ın “aşırılık yanlısı ideolojisinin hedefinin Suudi Arabistan” olduğunu söyledi ve “Savaşın Suudi Arabistan’a ulaşmasını beklemeden İran sınırları içerisinde gerçekleşmesi için çalışacağız” dedi.

Dün de İran Savunma Bakanı Hüseyin Dehgan buna yanıt verdi ve “Suudiler düşüncesizce bir harekette bulunurlarsa, Mekke ve Medine hariç, tüm krallıkları İran ordusu tarafından yok edilecektir” dedi.

Suudi Arabistan ile İran arasındaki bu tansiyon bir askeri restleşmeye ve çatışmaya dönüşecek olursa, Katar’ın da kendisini bu ateşin içinde bulacağını tahmin etmek zor değil.

Dileyelim ki olmasın ama bu işler dileklerimize de bağlı gelişmiyor, Suriye deneyimimizden bunu biliyoruz artık.

Böyle bir durumda Katar ile “ortak düşmana” karşı savaşa mı gireceğiz? Suudi Arabistan ile “çok kapsamlı askeri anlaşmamızın” bize getireceği olası maliyet, bizimle ilgisi olmayan bir savaşa bulaşmak mı olacak?

“Bölgesel güç olma hevesi”, bize 3 milyon Suriyeli göçmene, neredeyse 10 milyar dolara mal oldu.

Suriye sınırımızdaki PYD ile de nasıl baş edileceği de belli değil.

Şimdi aynı hevesle, bir de alakasız bir savaşın tarafı mı olacağız?