"Suudi Başsavcı sandıklarla Kaşıkçı'nın elde kalan organlarını götürdü"

"Suudi Başsavcı sandıklarla Kaşıkçı'nın elde kalan organlarını götürdü"

Kaşıkçı cinayetini soruşturmak üzere Türkiye'ye gelen Başsavcı Suud El Muceb, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ile iki kez görüştükten sonra 30 Ekim'de  cinayet mahalli olan Başkonsolosluk’ta incelemelerde bulundu. Suudi Başsavcı 31 Ekim'de Türkiye'den ayrıldı. Sözcü yazarı Emin Çölaşan Suudi Başsavcısının yanında sekiz parça büyük metal  sandık götürdüğünü, sandıkların aranmadan  VIP bölümüne taşındığını ileri sürdü. Öte yandan, söz konusu olayın medyaya 'Suudi Başsavcı ülkesine dönerken kuru yemiş ve lokum götürdü!' şeklinde yansıdığını kaydeden Çölaşan, ortaya ilginç bir iddia atarak, "Şimdi tahminimi söylüyorum: Bu sandıklarla Kaşıkçı'nın elde kalan organlarını götürmüş olabilir" dedi. 

"Metal sandıklar…"

Emin Çölaşan, Suudi Başsavcı Suud El Muceb'in Türkiye'den ayrılırken,  Kaşıkçı'nın elde kalan organlarını götürmüş olabileceğini iddia etti. Çölaşan'ın yazısında şu ifadeler yer aldı: 

"Herkes her şeyi biliyor ama biz hiçbir şey bilmiyoruz.Eldeki tek bilgi kaynağımız, adına Suudi Başsavcısı denilen karanlık suratlı herif Türkiye'den ayrıldıktan sonra, önceki gün bizim savcılık tarafından yapılan açıklama: 'Ceset parçalanıp yok edilmiştir.' Sevgili okurlarım, önceki akşam ekranlarda verilen görüntüleri izlediniz mi? Suudi Başsavcısı olan herif Atatürk Havalimanı'nda… Kendisini getiren özel jete binip Türkiye'den ayrılacak. Ama yanında sekiz parça büyük sandık var. Metal sandıklar… Bunlar hiçbir arama yapılmadan VIP bölümüne taşındı. Bizim medya bu olayı şöyle verdi: 'Suudi Başsavcı ülkesine dönerken kuru yemiş ve lokum götürdü!'Oha!.. Kuru yemiş ve lokum yüklenmiş sekiz adet büyük boy metal sandık!Şimdi tahminimi söylüyorum: Bu sandıklarla Kaşıkçı'nın elde kalan organlarını götürmüş olabilir. Komplo teorisi kurduğumu falan lütfen zannetmeyin, sadece vatandaş mantığı ile aklımdan geçenleri söylemeye çalışıyorum."

Emin Çölaşan'ın "Peki biz ne yaptık?" başlığıyla (2 Ekim 2018)  yayımlanan yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz