Türk sinemasının ‘vamp’ kadını Suzan Avcı, “en iyi kötü kadının kendisi olduğunu" söylerken “Yerim dolmuyor işte, olmuyor yani” dedi.
Avcı, Posta’dan Oya Çınar’a konuştu. Avcı’nın ifadelerinden bir kısım şöyle:
‘Vamp’ bakışlı bir kadın bekliyordum. Dünyanın en naif insanısınız. Ve 82 yaşa göre harika görünüyorsunuz...
Ruhum genç çünkü. Hayat güzel, yaşamak çok güzel. Sabahları gazetemi okuyorum. Sağlığım izin verdikçe sinemaya gidiyorum. En son ‘Şampiyon’ ve ‘Müslüm’ filmlerini izledim, bayıldım. ‘Şampiyon’da Farah Zeynep Abdullah’ı, ‘Müslüm’de Timuçin Esen’i çok beğendim. Döktürmüşler.
Gençleri de takip ediyorsunuz o zaman...
Bir de Beren Saat iyiydi ama evlendi kenara çekildi. O niye öyle yaptı ayol! Anlamadım yani. Başarılı bir çocuktu.
Bu dönemin Suzan Avcı’sı kim?
Yok ki! Hani nerede? Bizim zamanımızda bir ev, bir mahalle vardı. Bakkalıyla çakkalıyla, kötü kadınıyla, komşusuyla... Benim Şişli’de otururken kapıcım öldü, ben indim yanlarına, baş sağlığı diledim. Şimdikiler bunları yapıyor mudur? Hiç sanmam yani.
Sizin hikayeniz nasıl başladı? Nasıl Suzan Avcı oldunuz?
Artist olmak hayali hep içimde vardı. Üç kız kardeşiz biz. Annem 24 yaşında dul kalmış bir kadındı. Bir gün gazeteye bakarken “Metin Erksan 14-15 yaşlarında esmer bir kız arıyor” yazısını gördüm. Altında ‘Duru Film’ yazıyordu. Yol bilmem iz bilmem. Samatya taraflarında oturuyorduk.
Lale Belkıs ve Aliye Rona da Türk sinemasının ‘kötü kadınları’arasında. Sizce en iyiniz kimdi?
I’m, ben... Yerim dolmuyor işte, olmuyor yani.