ABD tarihinin en çalkantılı seçim süreci, Joe Biden'ın anayasaya bağlılık yemini ederek göreve başlamasıyla sona erdi.
Donald Trump'ın katılmadığı törende Biden 'demokrasi' ve parçalanmış ABD'yi 'bütünleştirme' mesajı verdi.
ABD'de Biden döneminin olası etkilerini Soli Özel, Murat Yetkin, Aslı Aydıntaşbaş, Sinan Ülgen, Gönül Tol ve Cengiz Çandar; Murat Sabuncu, Melis Karaca ve Metin Kaan Kurtuluş'a yorumladı.
Akademisyen Soli Özel, Joe Biden'ın başkanlığının "yalnız ABD için değil dünya siyaseti için de bir mesaj verdiği" yorumunu yaptı. "Biden'ın başarılı olması dünyada meydanın otoriter rejimlere, ırkçılığa, baskıcılığa, insan haklarına düşman olanlara kalmamasını önemseyenler açısından büyük önem taşıyor" diyen Özel, dünya genelinde eşitlik, adalet ve özgürlük kavramlarına değer verenler için anlamlı bir seçim süreci olduğu yorumunu yaptı.
Biden'ın yemin töreni konuşmasını da değerlendiren Özel, Cumhuriyetçi Parti içinde hâlâ Trump'ı destekleyen önemli bir kesim olduğunu ve "birlik" mesajları veren Biden'ın önünde önemli bir süreç olduğunu söyledi.
Biden yönetiminde dış politikanın izleyeceği yolu değerlendiren Özel, Trump döneminde Avrupa Birliği'yle uzaklaşan ilişkileri yeniden tamirin zorlu olabileceğini söyledi ve Türkiye'yle ilişkilerde de en önemli gündemin S-400 hava savunma silahları üzerinde olacağını belirtti.
Gazeteci yazar Murat Yetkin, Joe Biden'ın yemin töreninde yaptığı konuşmanın klişe olduğu yorumunu yaptı. Yetkini, Biden'ın konuşmasında dış politikaya dair tutumunu "İttifaklarımızı tamir edeceğiz" ifadeleriyle vurguladığını belirtti. Yetkin, Biden'ın dış politikada ilk adımının NATO'yla ilişkileri Trump döneminde uğradığı hasardan kurtarmak olacağı yorumunu yaptı.
Yetkin, Türkiye-ABD ilişkilerine ilişkin gelişmelerin de NATO'yla ilişkiler çerçevesinde takip edilebileceğini söyledi.
Yetkin, Joe Biden'ın Dışişleri Bakanı Adayı Anthony Blinken'ın dış politika üzerine geçmiş tutumlarını da değerlendirerek Türkiye'yle ilişkilerde en öne çıkacak gündem S-400 olduğunu vurguladı. Yetkin, Blinken'ın Doğu Akdeniz, Kıbrıs gündemlerinde de Türkiye'nin tezlerine ters düştüğünü belirtti.
"Biden'ın kurumsal devlet işleyişinden yana olduğu biliniyor" diyen Yetkin, Türkiye açısından Biden döneminin ilk süreçlerinin "sıkıntılı" olabileceğini ancak Biden'ın Trump'tan daha "kestirilebilir" bir lider olduğu yorumunu yaptı.
Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, Joe Biden yemin ettiği törende, 6 Ocak Kongre baskınının da etkisiyle yoğun bir demokrasi ve iyileşme vurgusu olduğunu söyledi. Donald Trump'ın başkan olmak üzere yemin ettiği 2016 töreniyle karşılaştırma yapan Aydıntaşbaş, "Trump'ın töreninde Hristiyanlık vurgusu vardı ve demokrasinin adı anılmamıştı" dedi.
Aydıntaşbaş, Biden'ın ABD'ye şifa vaadinde bulunduğu konuşmayla ilgili "Trump'ın adını anmadan Trumpçılığa karşı durdu" dedi. Biden döneminde kabinenin de kapsayıcı olduğunu kadınlar, siyahlar, göçmen kökenlilerden oluşacağını söyleyen Aydıntaşbaş "Rengarenk bir toplumu böyle temsil etmek zorundasınız" yorumunu yaptı.
Donald Trump'ın siyasi hayatına devam edip etmeyeceği tartışmalarına da değinen Aydıntaşbaş "Bana sorarsanız Trump bitti, sistem onu çiğnedi attı" yorumunda bulundu. Cumhuriyetçi Parti içinde de Trump'ın seçim sonuçlarını kabul etmeyen tutumunun kabul görmediğini belirten Aydıntaşbaş, Trump'ın önündeki ikinci azil süreci nedeniyle sessizliğini koruduğu yorumunu yaptı.
EDAM Başkanı Sinan Ülgen, Biden dönemin başlarken ABD'de Trump'ı ve temsil ettiği siyaseti destekleyen çok sayıda kişi olduğunu hatırlattı. Cumhuriyetçi Parti'nin önde gelenleri Trump'a karşı tutum aldığını hatılatan Ülgen "Cumhuriyetçi Parti'nin aşırı sağ kanadını temsil eden, daha milliyetçi, daha sağcı kesimler hâlâ Trump'ı destekliyor" dedi.
Joe Biden'ın gelecek dönemde ABD'nin içinde olduğu krizlerle mücadele edeceğini söyleyen Ülgen, bu krizlerin Koronavirüs salgını, ekonominin durumu, kutuplaşma gibi ana başlıklardan oluşacağını belirtti.
Ülgen, Biden döneminin dış politikasına dair önemli başlıkların ABD'nin Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, iklim kriziyle mücadele gibi çok taraflı uluslararası mekanizmalarda yerini yeniden oluşturmak, transatlantik ilişkileri geliştirmek olduğunu belirtti. Ülgen, Biden döneminde Trump'ın aksine insan hakları, özgürlükler ve demokrasi değerleri üzerinden ilerleyen bir dış politika görüleceğini de ekledi.
"Trump döneminde Türk-Amerikan ilişkileri iki devlet başkanının diyaloğuna endekslenmişti" diyen Ülgen, Biden döneminde Türkiye dahil hiçbir ülkenin böyle bir ilişki kurmayacağı değerlendirmesini yaptı. Ülgen, Biden'ın dış politika başta olmak üzere karar alma süreçlerinde kurumların ağırlığını artıracak bir yönetim izleyeceğini, Türkiye'nin de yeni dönemi bu çerçevede değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
Gazeteci Cengiz Çandar, Biden’ın dış politikada “Trump ne yaptıysa tam tersini yapabileceğini” söyledi.
Çandar, Biden iktidarının Orta Doğu’da daha “ciddi ve tutarlı” bir politika izleyerek “tahribatı gidermeye çalışacağını” dile getirdi.
Orta Doğu’daki ABD askerlerini azaltma hamlesinin Obama döneminde başladığını söyleyen Çandar, Trump’ın bölgede izlediği politikayı, “eski iktidarın hamlelerinin aşırıya götürülmüş ve kurumların devreden çıkarılmış versiyonu” olarak nitelendirdi. Çandar, Biden döneminde ABD’nin Orta Doğu politikasının tekrar kurumlara dayalı olmasını beklediğini söyledi.
Çandar, Trump’ın iktidarı boyunca sıkça savunma bakanı, dışişleri bakanı ve ulusal güvenlik danışmanı değiştirdiğine dikkat çekti.
Çandar, ABD’de hala “Aman Türkiye’yi Rusya’ya kaptırmayalım” görüşünün hakim olduğunu ifade etti.
Middle East Institute Türkiye Analisti Gönül Tol, Trump’tan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Beyaz Saray arasındaki ilişki dinamiğinin değişeceğine dikkat çekerek, "Erdoğan artık her telefonu eline aldığında hemen ulaşabileceği bir ABD başkanı bulamayacak" dedi.
Washington’ın S-400’lerin kullanılmaması konusundaki duruşunun çok net olduğunu söyleyen Tol, “Erdoğan için de ABD’ye boyun eğiyor gibi gözükmeden S-400’lerden vazgeçmek çok zor. Dolayısıyla durum her iki taraf için de çıkmazda” değerlendirmesinde bulundu.
Tol, Biden ve ekibinin sadece S-400’ler sebebiyle değil, Doğu Akdeniz’deki durum nedeniyle de “Türkiye’yi NATO bütünlüğünü bozan bir ülke olarak gördüğünü” söyledi.