Millet İttifakı'nın 2 Mart'taki toplantısında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına itirazıyla başlayan kriz, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı yardımcılığı formülüyle aşıldı. Akşener masaya dönerken altı liderin uzlaşmasıyla Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı CHP lideri Kılıçdaroğlu oldu.
Seçimin kazanılması halinde, ittifakta yer alan beş genel başkan ise cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapacak. Üzerinde uzlaşılan geçiş sürecinin yol haritasına, cumhurbaşkanının, uygun göreceği bir zamanda Yavaş ve İmamoğlu'nu cumhurbaşkanı yardımcılığına atayabileceği hükmü eklendi.
Akşener'in çıkışını sonrası Millet İttifakı'nda yaşanan krizin çözülmesi ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kaleme alan T24 yazarlarının değerlendirmeleri şöyle:
Akşener geri dönmeseydi,iyi mi olurdu?Hayır.Kılıçdaroğlu'nun adaylığınahayır deseydi, iyi mi olurdu?Hayır.Çünkü, birinci öncelikErdoğan'ınTürkiye'nin başından14 Mayıs'ta gitmesidir.Türkiye eğer seçim sandığındabu hedefe varabilirse,bu gelişme demokrasi adınaalkışlanması gereken bir adım olur.Ama unutmayın!Demokrasinin inşa süreciancak Erdoğan sonrası görülür.İşte, o sonraki süreçteMeral Akşener'e güvenemiyorum.Şimdi bunu geçiyorum.Birinci öncelik,Kemal Kılıçdaroğlu'nucumhurbaşkanı seçtirmektir.Bunun için güçlerimizi birleştirmek,el ele olmak zorundayız.Sayın Kılıçdaroğlu;yolunuz açık olsun,yanındayız.
TIKLAYIN | Hasan Cemal yazdı: Siyasette barışmayı bilmeyen kavga etmemeli!
Aslında bir tür Kırmızı Pazartesi vakası yaşadık, böyle bir çatışma noktasının geleceğini taraflar görüyorlardı ama kıllarını kıpırdatmadılar.
"Dik dururlarsa" kendi hesaplarını kabul ettirebileceklerini varsaydılar.
Ve aslında çok önce yapmaları gereken bir şeyi, masa devrildikten sonra yaptılar.
Önce arabulucularla, sonra da bizzat konuştular, sorunu çözdüler ve bana öyle geliyor ki eskisinden daha da güçlenmiş olarak yola devam edecekler.
Erdoğan'ın karşısında şimdi ittifakın genel başkanları dışında "iki aday" daha çıkıyor ki Erdoğan için kâbus senaryosu bu olmalı.
Araştırmalara göre her biri tek tek Erdoğan'ı rahat geçiyordu, şimdi Erdoğan'ın karşısına topluca çıkacaklar.
Bu başarı kime aittir, kulis bilgilerine şu anda sahip değilim ancak Sezar'ın hakkını, Sezar'a vermek gerek.
Akşener'in sert konuşmasının ardından sükûnetini koruyabilen, Akşener ve partisi ile ilişkileri berhava edecek sözlerden ve tavırlardan kaçınan Kemal Kılıçdaroğlu işin böylece çözülmesini sağladığı için övgüyü hak ediyor.
Meral Akşener'in de "dediğim dedik" ısrarından vazgeçip, asıl hedefe geri dönmekte tereddüt etmemesi de altı çizilmesi gereken bir tutum.
TIKLAYIN | Mehmet Y. Yılmaz yazdı: Kılıçdaroğlu şapkadan tavşan çıkardı
Kılıçdaroğlu konuşurken HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Habertürk'te aday çıkarma konusunu tekrar düşüneceklerini açıklıyor, Kılıçdaroğlu'nu görüşmeye davet ediyordu. TİP Başkanı Erkan Baş, sosyal medyadan kendini tebrik ediyordu. Masanın dağılmasını önleyen, muhafazakâr, milliyetçi, sosyal demokratları bir arada tutan Kılıçdaroğlu'nun Kürtleri ve solcuları da kapsayan büyük bir uzlaşıyı da sağlaması beklenir.
Kemal Kılıçdaroğlu 6 Mart'ta, Altılı Masa'yı yeniden kurdu. Lider kumaşını ve eğer masadan yeterli desteği alırsa cumhurbaşkanı seçilmek için şansının olabileceğini de ortaya koydu.
TIKLAYIN | Murat Sabuncu yazdı: Kılıçdaroğlu Altılı Masa'yı ikinci kez kurdu, sıra Kürtler ve sol ile de yan yana gelmekte…
Müzakereler sonrasında Akşener, terk ettiği Altılı Masa'ya yeniden dönüş yaptı.
Akşener'in perşembe günü patlayan krizden sonra partisinde yaptığı açıklamalarda oldukça ağır sözler kullanması akıllarda kalacak elbette.
Kendisinin de bir yıldan fazla katıldığı Altılı Masa görüşmelerini, "kumar masası / noter masası", Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a karşı olası adaylığını, "sıtma ile ölüm arasında tercihe zorlanma" biçiminde tanımlaması da siyasi tarihte Altılı Masa başlığı altında özel bir yere sahip olacak maalesef.
Krizin üzerinden geçen birkaç günde aslında İyi Parti'nin B planı olmadığının görülmesi de bu başlıklar arasındaki yerini alacak büyük olasılıkla.
Ülke siyasetinin merkez sağının lideri olmayı hedefleyen tecrübeli bir siyasetçinin, iktidarı mutlu edecek politik yaklaşım sergilemesi ve yanlışından dönmesi hafızalarda yer edinecek kuşkusuz.
Bu tabloya baktıktan sonra, geçen hafta yaşanan krizin bir başka konuda yeniden yaşanmayacağının garantisi var mı?
Umarım zaman, bu satırların yazarını ve benzer düşüncedekileri haksız çıkarsın.
TIKLAYIN | Tolga Şardan yazdı: Her şey 120 dakikada yaşandı, bitti; peki, mutlu son mu?
2022 yılının Şubat ayında ilk toplantısını yapan Altılı Masa'nın Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıyan seçimlere iki ay kala hâlâ kendi içindeki sorunları çözmeye zorlanması aslında hiç de övünülecek bir durum değil. Deprem felaketinin ortaya çıkardığı içler acısı tablonun, 'Ucube rejimin' fiyaskosunu sergilemek için bulunmaz bir fırsat yarattığı ortamda, Altılı Masa'nın bu fırsatı kullanmak yerine kendi içindeki çelişkilerle uğraşmak zorunda kalması ciddi bir zaafiyet belirtisi. Unutmayalım ki seçimle iktidara gelip demokrasiyi tahrip eden 'tek adam' rejimleri, iktidarda kalabilmek için her çareye başvurabiliyor, seçim sonuçlarını tanımamaya ve yandaşlarını sokağa dökmeye bile yeltenebiliyor.
Bütün bu engelleri aşarak iktidara gelmeyi hayal eden ve ilk defa seçim sınavı verecek olan bir siyasi birlikteliğin seçime iki ay kala, hâlâ kendi iç sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalması kaygı verici bir gelişme aslında. 'Ucube rejim'den kurtulmak için bundan sonraki sürenin bu çok iyi kullanılması gerekiyor.
TIKLAYIN | Osman Ulagay yazdı: Altılı Masa için sınav şimdi başlıyor
Şimdi her şey yeniden başlıyor.
Kılıçdaroğlu, büyük bir olgunluk sergiliyor ve Akşener'le buluşarak, yeni formül ışığında Altılı Masa yeniden işbaşı yapıyor.
"Seçimin kazanılması artık daha güçlü bir olasılık, yeter ki, bundan sonra uyum bozulmasın, benzer saçmalıklar, duygusallıklar geride kalsın."
Biyografi yazarlığına ilişkin bir inceleme var. Özellikle otobiyografilerin nasıl yazılması gerektiğini anlatan kitabın başlığı şöyle:
"Otur Baştan Yaz Beni."
Altılı Masa ile ilgili hayal kırıklıkları, kırık dökük hikâyeler içeren böyle bir kitabı seçimde hepimiz tamamlamakla görevliyiz.
TIKLAYIN | Yalçın Doğan yazdı: "Millet'in" hikâyesi: "Otur baştan yaz beni"
İki yılı aşkın zamandır Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konuşuluyordu. İlk kez bütçe görüşmeleri sırasında açıkça gündeme gelen bu olasılık, önce "Altılı Masa'dan birinin aday olması gerektiği" söylemiyle, sonra Kılıçdaroğlu'na koşut kimi özelliklerin sayılmasıyla, ardından belediye başkanlarının görevlerine devam edecekleri ve belediye başkanlarının da buna uyan açıklamalarıyla devam etti. CHP yetkililerinin Kemal Kılıçdaroğlu'na işaret eden söylemlerine Altılı Masa bileşenlerinin de aşamalı olarak destek vermeleri bu sürecin pekişmesini sağlamıştı.
Dolayısıyla bu adaylık süreci yavaş adımlarla ama göz göre göre gerçekleşti. Bu, sanki böyle değilmiş gibi hareket edilmemeli…
TIKLAYIN | Tolga Şirin yazdı: Kılıçdaroğlu'nun adaylığı ne zamandan beri konuşuluyor?