Galatasaray'ın efsanevi futbolcusu, Türk futbolunun Taçsız Kral'ı Metin Oktay'ın bugün 81. doğum günü.
Oktay'ın futbola olan ilgisi henüz ilkokul çağında başladı. Karşıyaka Soğuksu İlkokulu'nda öğrenim hayatına başlayan Oktay'ın topla ilk buluşması da aynı okulun bahçesinde olur. Metin Oktay, tenefüs aralarında çokça şişe kapaklarından oynadığı ayaktopuna ilgisini her ders çıkışında Sait Altınorduspor'un idmanlarını izlemeye gittiği arkadaşları Vahap ve Fuat'ın teşvikleriyle daha da artırır.
Okul bahçesinden Damlacıkspor'a
Oktay'ın lise yılları da artık yavaş yavaş profesyonelliğe adım attığı dönemin de başlangıcı olur. Türkiye 1. Ligi henüz kurulmadan önce Oktay amatör olarak 15 yaşında Damlacık adlı yerel bir kulüpte ilk maçına çıkar.
Oktay'ın Damlacıkspor'daki performasını kısa sürede ilgi çeker ve genç milli takıma davet edillir. Ancak Damlacıkspor'un bütçesi Metin Oktay'ı İstanbul'a göndermeye yetmez. Oktay arkadaşlarının topladığı paralar sayesinde genç milli takım kampına yollanır.
1955 senesinde Oktay, Yün Mensucatspor'a transfer olarak sezonu 14 golle kapatır. Oktay artık genç milli takımdan A klasmanına çıkmıştır. İlk kez milli formayı giydiği 1954 senesindeki Türkiye-Belçika maçında 2 gol atar. Genç futbolcunun bu performansı Beşiktaşlı yöneticilerin dikkatinden kaçmaz ve Oktay'a Beşiktaş'a transfer olması yönünde öneriler sunulur.
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Metin Oktay Belgeseli adlı çalışmada Oktay ile Beşiktaşlı yöneticiler arasındaki olaylar şöyle gelişir:
Beşiktaş'lı yöneticiler kulüp binasında Metin'e Baba Hakkı'nın ceketini giydirirler. Ceket Metin'e bol gelir ve Metin'in transferi ilginç bir sebeple geri çevirilir. 'Omuzları dar, bundan santrafor olmaz.'
Beşiktaş'a transferi gerçekleşmeyen Metin Oktay, İzmir'e geri döner ve 5. bin lira bedele İzmirspor'a imza atar. Sezonu 17 golle kapatan Oktay hem İzmirspor'u İzmir Futbol Ligi Şampiyonu yapar hem de İzmir Ligi gol krallığını elde eder.
Metin Oktay'ın ismi İstanbul'da 2. kez yankılanır. Galatasaray'ın efsane teknik direktörlerinden Gündüz Kılıç, kulüp yöneticilerine Metin Oktay'a ilişkin olarak "Bu çocuğu mutlaka alın" der.
İzmirspor, Metin Oktay için 5. bin liralık bonservis bedeli ister. Kulüp yöneticilerini ikna edemeyen Kılıç parayı kendi yöntemleriyle tedarik etmeye çalışır. 11 Temmuz 1955 günü, Metin Oktay 19 yaşında kendisine transfer ücreti olarak ödenen Amerikan Cherolet araba karşılığında Galatasaray'a transfer olur.
Oktay'ın Galatasaray kariyerine başlangıçtaki en büyük şansı da Berlin Kaplanı Turgay Şeren'in oda arkadaşı olmasıydı. Oktay'a göre kendisine Galatasaray sevgisini aşılayan en büyük isimlerdendir Şeren.
Oktay, Galatasaray formasını ilk kez Beyoğluspor karşısında 1955-56 sezonunda giyer. İlk maçda da ilk golünü atar. Oktay o sezon İstanbul Ligi'nde şampiyon olan Galatasaray'ın en büyük taşıyıcısı olur. 17 maçta attığı 19 golle de İstanbul Ligi'nin gol kralı olur.
Oktay bir sonraki sezon (1956-57) yine gol kralı oldu. 1957-58'de hem gol kralı oldu hem de Galatasaray'ı İstanbul Ligi'nde şampiyon yaptı. 1958-59 sezonunda ise Oktay üst üste 4. kez gol krallığı unvanını elde etti.
1959 senesinde Türkiye futbolu için tarihi dönemeçlerden biriydi. İlk kez Türkiye 1. Futbol Ligi altında maçlar bölgesellikten çıkıyordu. Oktay 59 senesinin bahar ayında Galatasaray formasıyla 11 gol atarak ligin ilk gol kralı olarak Türkiye futbol tarihine geçti.
Oktay'ın meşhur Fenerbahçe kalesinin ağlarını delerek attığı gol de bu sezona yansır. Tarihler 10 Haziran 1959'u gösteriyordu. Galatasaray maçı 1-0 kazansa da rövanşta Fenerbahçe'ye 4-0 yenilerek lig şampiyonluğunu Fenerbahçe'ye kaptırır.
Sonraki sezon 1959-60 sezonunda Oktay 33 golle ligin yine gol kralı olur. Oktay artık sadece Galatasaraylılar için değil Türk futbolu içinde en büyük değerlerden biriydi.
1959-60 sezonunun en ilginç hadiselerinden birisindeki baş aktör yine Metin Oktay'dı. Askerliğini 8 gün eksik yaptığı gerekçesiyle Taçsız Kral'a 45 gün hapis cezası verilir. Oktay, 45 günlük hapsinden çıktığı gün Galatasaray'ın Karagümrük ile oynadığı maçta forma giyer ve 2 golü Karagümrük ağlarına bırakır. Ancak Galatasaray o sezon da şampiyon olamaz. Şampiyonluk kupası Beşiktaş'lı futbolcuların ellerinde havaya kalkar.
Metin Oktay, 1960-61 sezonunda gol sayısını 3 katlayarak 36 golle yine gol kralı olur. Galatasaray bu sezon da şampiyon olamaz. Şampiyonluk 2. kez Fenerbahçe'nin olmuştu.
60-61 sezonunda bu sefer 36 golle gol kralı oldu. Şampiyon ise yine Galatasaray olamıyordu. Şampiyon ezeli rakip Fenerbahçe'ydi.
1961 senesinin yaz aylarında Oktay ile Galatasaray taraftarı ilk kez ayrıldı. O dönem dört büyük takımdan biri olarak adlandırılan Altay'ın İtalyan Teknik Direktörü'nün de önerisiyle İtalya'nın Palermo kulübüne transfer olur.
İtalya'ya transfer olan Oktay, Sicilya'nın sıcak havasına pek alışamaz. Geçirdiği sakatlıklardan dolayı da yalnızca 12 maçta forma giyen Kral, 3 kez rakip fileleri havalandırır. Sezon sonunda Oktay, Türkiye'ye dönmek ister. Palermo kulübü onu bırakmamak da ısrarcı davranır. Oktay, Gündüz Kılıç'ı arayarak Beyoğlu'nu, Kumkapı'daki martıların ötüşünü, Emirgan'da çay içmeyi özledim der.
Nihayet Kral kararını verirek ve Türkiye'ye dönmeyi tercih eder. Oktay'ın transferi için İzmirspor hemen devreye girer ve 30 bin liralık bir bonservis ücreti önerir. Bu rakam o dönem için hayli yüklü bir miktardır. Ancak, Metin'in Türkiye'de tek adresi vardır. Hatta Metin Oktay'ın sevgili eşi Oya Sarı ile aralarında Galatasaray yüzünden bir tartışma yaşandığı da dönemin gazetelerinde haber olur. Bu durum Kral için Galatasaray taraftarının daha da büyük sevgisini kazanmasına sebep olur.
Galatasaray'a döndüğü 1962-63 senesinde Oktay gol tam 38 gol atarak hem Türkiye'nin hem de Avrupa'nın gol kralı olur. Günümüzde hâlâ maç başında gol atma rekoru (1.45 gol) Metin Oktay'dadır.
38 golle gol krallığına ulaşan Oktay için 63 sezonu ilk kez Galatasaray formasıyla şampiyonluğu tattığı sene de olmuştur.
Oktay sonraki 64-65 ve 1968-69 sezonlarında gol krallığını elde etti. 252 lig maçında 217 gole imza attı. Ezeli rakipler Fenerbahçe'ye karşı 18, Beşiktaş'a karşı da 13 kez fileleri havalandırdı. A Milli forma altında ise Oktay 19 gol atma başarısı göstermiştir.
Kral, futbol kariyeri boyunca sadece 1 kez kırmızı kart görmüştür. Kral, Fenerbahçeli Yılmaz'ın kendisine parmak attığını söyleyerek rakibine yumruk atar. Maçın hakemi Oktay'ı kırmızı kartla oyundan atar.
1969-70 sezonu Oktay'ın futbolu bıraktığı sene olur. Jubile maçında Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya gelir. 1-1 berabere biten karşılaşmada Oktay bir süre Fenerbahçe forması giyerken sarı lacivertli kulübün efsanelerinden Can Bartu da Galatasaray forması giyer.
Oktay çok sevdiği sarı kırmızılı formaya gözyaşlarıyla veda eder. Kral'ın futbolu bıraktığı gün Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Şükrü Birand oğlunun adını Metin koyacaktı. Oktay ikinci jübile maçını da İzmir'de yapar.
Oktay futbolu bıraktıktan sonra 1970 Dünya Kupası için Meksiya'ya gider. Orada futbolun ilahları Pele, Müller gibi oyuncularla tanışır.
Oktay, 1991 yılında Boğaz Köprüsü'nde yağmurlu bir havada geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitirir. Vefatı üzerine Galatasaray Spor Kulübü Florya'daki tesislerinin ismini Florya Metin Oktay Tesisleri olarak değiştirir.
Haberimizi, Halit Kıvanç'ın Metin Oktay ile 1970 Dünya Kupası'nda yaşadığı bir anıyla sonlandırılam: "Meksika 70'e gitmiştik. Brezilya turnuvaya özel olarak hazırlanıyor, bütün Meksika 'Mehiko, Brazil' diye inliyordu. Brezilya, İngiltere maçını izlemeye Mexico City'e gittik ama oteller dolu. Metin ile yer ararken, Meksikalı ailelerin evlerini motel gibi kullandığını öğrendik. Kaldığımız evin sahipleri çok iyi insanlardı. Kahvaltı ve yemeklerden para almıyorlardı. "Türk turistler gelmiş" diyen bizi görmeye gelen İngilizce bilen mahalleli aracağılıyla anlaşıyorduk.
Bir ara bir baktım Metin yok! Nerede bu adam bakınıyorum etrafa. Dışarı bir çıktım, Metin çocuklarla top oynuyor, birçok genç yaşlı Meksikalı onu izliyor. Hayran kalıyorlar çalımlara şutlara. Bir samimiler ki sormayın. Sonra onu da basın mensupları için düzenlenen maça çağırdılar. Pele falan izledi. Maç sonunda "Şimdi oynamıyor musun?" dedi. Metin "hayır" dedi. Pele de "Yazık, bu bacaklarda daha iş var" dedi...