Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesine ilişkin açılan davanın ikinci duruşması, avukatların “reddi hakim” talebinde bulunduğu heyet tarafından Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık avukatlarının olay yerinde keşif yapılması talebinin sonra değerlendirilmesine hükmeden mahkeme, sanık polislerin tutuklanması talebini ise reddetti ve yurt dışına çıkışlarını yasakladı.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesine ilişkin sanık polisler S.T., F.T. ve M.S.’nin “bilinçli taksirle öldürmeye sebebiyet verme”, firari örgüt üyesi Uğur Yakışır hakkında ise “iki polis memurunu öldürme”, “bir polis memurunu öldürmeye teşebbüs etme” ve “Elçi’yi olası kastla öldürme” suçlarından açılan davanın ikinci duruşması bugün görüldü.
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Elçi Ailesi avukatlarının sanıkların duruşma salonunda hazır edilmesi talebi reddedildi. Sanık polisler bulundukları Hatay, Elazığ ve Malatya'dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya katıldı.
Duruşmada Türkan Elçi ve Elçi Ailesi hazır bulundu. Duruşmayı Hollanda Büyük Elçiliği'nden Sera Aleksandra Marshall, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Alpay Antmen, HDP Milletvekilleri Semra Güzel, Mahmut Toğrul ve DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Dersim Dağ ile Ankara, Van, Antep, Mardin, Batman, Urfa Baroları ve birçok hak örgütü duruşmayı izliyor.
Türkan Elçi duruşmada, “Bilindiği üzere yüz otuz iki gün önce bu salonda uzun yılların ardından açılan bir cinayet dosyasının adalet arayışının ilk adımları atılacaktı, umutluyduk. Beş yılı aşkın bir zaman da geçmiş olsa umutluyduk. Toplumda yaşadığımız genel atmosfer düşünüldüğünde "umut" sözcüğü çoğu insan için inandırıcılığını yitirmiş olabilir, fakat gerçek bir mağdur hiçbir zaman umut etmekten vazgeçmez vazgeçemez, çünkü umut onların yaşam dayanağıdır. Çoğu kayıp yakınından dinlediğim hikayelerde gidenlerin günün birinde kapıdan içeriye gireceklerine, geri döneceklerine inandıkları gibi ben de adaletin tecelli etmesi gerektiğine hep inandım" dedi.
Türkan Elçi şu ifadeleri kullandı:
"Yüz otuz iki gün önce "adalet dağıtıcısı olarak addedilen makamınıza saygımız var, çünkü mağdur vekili olarak yapılan haksızlıkların adaletle buluşması için hukuka inanan bir insanın ruhunun mahkeme duvarlarında izi var "şeklinde meramımızı anlatacaktık, fakat saygı duyduğumuz makam bizi dışarıya atmakla tehdit etti. Makamınıza birilerini salondan atma olanağı tanındığını bilebilecek durumdayız, fakat bir yetki vicdani ve empati gibi değerlerden uzaklaştığında ortada iletişimi koparacak ve güveni sarsacak bir güç kalır.
Oysa hukuk düzeni, güven duygusu içinde bir yaşamı vadeden bulunmaz bir nimettir. Benim gibi bir mağduru dışarıya atmakla tehdit ekmek oldukça kolay bir davranıştır çünkü arkanızda bir mülkün devasa gücü var Bizim arkamızda ne devlet gücü ne devlerin gücü ne de sırtımızı yaslayacağımız duvarlarımız var.Bizimle sürekli beraber yürüyen ölülerin sesleri var hepsi o kadar. Fakat bu da bilinmelidir ki bir mülk ancak ve ancak adaletle güçlenir, adaletle ayakta kalabilir.İnsan evladı var olalı peşine düşüp bulmaya çalıştığı en önemli ortak değerlerin başında "adaletin" geldiği de unutulmamalıdır. Albert Camus'un anlatımıyla "İnsanlar, herkeste herkesçe benimsenen ortak değere dayanamıyorlarsa, insan için insan anlaşılmaz kalıyor demektir Adaletin gerçekleşme olanağı bu salondadır, onu gerçekleştirme yükümlülüğü de bu makama düşmektedir.Aynı zamanda bu makamın , yükümlülüğünü yerine getirirken objektif olduğu kanısını uyandırmak zorunluluğu vardır."
Türkan Elçi vekillerinden Av. Beydağ Tıraş Öneri avukatların katılma talebini iletti. Öneri, "Diyarbakır Baro başkanı Tahir Elçi'nin, Türkan Elçi'nin ve çocuklarının dostlarıyız ve avukatlarıyız. Bu nedenle katılma talebinde bulunuyoruz." diye konuştu.
Av. Benan Molu ise şunları kaydetti:
Ağır ve sistematik insan hakları ihlallerinin cezasız kalmaması için bunları mahkemeye taşıyan, Af Örgütü gibi, TİHV gibi insan hakları örgütlerinin üyesi olan Tahir Elçi'nin davasının cezasızlıkla sonuçlanmaması için davaya katılmak istiyoruz. Silahlı çatışmaya girdiği bilinen, haklarında istihbarat raporları bulunan 2 örgüt militanına yönelik operasyon usulüne uygun düzenlenmedi. Devlet sadece Elçi'nin değil, öldürülen polis memurlarının da yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi.
Av. Benan Molu, soruşturma sürecinde olay yeri incelemesinin yapılmaması, şüpheli polis memurlarının uzun süre görmezden gelinmesi ve Forensics Architecture 2018'te raporunu yayınlayana kadar polislerin ifadesinin alınmamasına dikkat çekti.
Ardından Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, Gaziantep Barosu, Van Barosu, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Mardin Barosu, Urfa Barosu, Ankara Barosu, Şırnak Barosu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği davaya katılma talebinde bulundu.
Mahkemece Türkan Elçi, Mehmet Elçi, Ömer Elçi ve Diyarbakır Barosu'nun katılma talebinin kabulüne, diğer kurumların taleplerinin reddine karar verildi.
Sanık polis S.T.’ye savunmasında şunları söyledi:
“Olay günü görev aldım. Meydanda silah sesi geldi. Koşan örgüt mensuplarına 2 el ateş ettim. Ben de yaralandım. Benim bulunduğum yerden Tahir Elçi’nin olduğu yer görünmüyordu. Tahir Elçi’yi görmedim. Öncesinden bize istihbarat gelmemişti bize. Şikâyetçiyim.
Olay yerinde güvenlik şubeye bağlı kamera ve kayıtlar için orada bulundum. Yaralananlara ateş etmedim. Ayrıca, 'Örgüt militanlarının olay yerine gelmesine dair anons almadık. Sadece bir ticari taksiden söz edildi. Detay verilmedi. Olay yerinde kimlerin zarar gördüğünü bilmiyorum. İstihbarattan kimseyi tanımam.
Sanık M. S. Savunmasında şunları kaydetti:
"Ekip amir vekili Fuat Tan’ın çağrısı üzerine olay yerine gittik. Ben Kürtçe bildiğimden orada amacım yapılacak Kürtçe açıklamaları merkeze bildirmekti. Açıklama bittikten sonra yaşlı bir adam Tahir Elçi’ye yaklaştı.
Silah seslerinden sonra iki kişi yanımızdan kaçtı. Tahir Elçi atış alanımın dışındaydı o esnada. Benim 2 ya da 3 el atışım oldu. Benim mermim azdı. Şarjörüm bitti. Tahir Elçi’nin vurulma anını görmedim. Forensics Architecture raporunda benim ateş etme engelimin olmadığı yazılmış. Bu rapor yanlış. Olay yerinde ve esnasında uzun namlulu silah sesini duymadım. Sonrasında duydum."