Diyarbakır Barosu avukatlarından Nahit Eren, ölümünden bir gün önce görüştüğü Tahir Elçi'nin "Öleceksem Dört Ayaklı Minarenin altında öleyim" dediğini açıkladı.
Doğan Haber Ajansı'ndan (DHA) Felat Bozarslan'ın haberine göre; Diyarbakır Barosu'nca yayımlanan 'Baro Bülteni' dergisinin son sayısı Tahir Elçi için özel olarak hazırlandı. Özel sayıda Elçi'nin yaşamı, yaptığı çalışmalar ve yakın arkadaşlarının kendisiyle ilgili yazılarına yer verildi. Elçi'nin ölmeden önce yaptığı basın açıklamasının da bulunduğu bültende Avukat Nahit Eren, ölümünden bir gün önce Elçi ile aralarında geçen konuşmayı yazdı.
Eren, yazısında Elçi ile ölümünden bir gün önce görüştüğünü belirterek şunları anlattı:
"Toplantı için baroya gitmiştik. Açık kapısından bizi fark etmiş ve odasına davet etmişti. Büyük bir heyecanla yapılacak basın açıklamasından bahsetmiş ve katılma davetinde bulunmuştu. Söyledikleri ile yetinmeyip aniden ayağa kalkmış cep telefonundaki Dört Ayaklı Minare fotoğraflarını bize göstererek, 'Adeta gözdağı verircesine minarenin topuklarına sıkmışlar. Bugün topuklarına kurşun sıkanlar, yarın tamamına ne yapmaz ki?' dedi. Ben sabah ilçede olacağımı ve katılamayacağımı söyledim. Bu esnada kendisine yer ve zaman itibariyle açıklamanın sıkıntılı olabileceğini söylemiştim. Ani bir tepkiyle bana dönerek, 'Neden öyle düşünüyorsun? Tarihi eserler için gidiyoruz. Ne olabilir ki?' diye sordu. Ben de 'Başkanım Sur'un durumu malum. Gideceğiniz sokağın ilerisinde hendeklerin olduğunu biliyorsunuz. Her an çatışma ihtimali olan yerlerden biri ve çatışma anında istenmedik sonuçlar, ölümler gelişebilir' dedim. Gülümseyerek, 'Daha ne olsun ki; zaten her gün ölüyoruz. Öleceksem Dört Ayaklı Minarenin altında öleyim' deyivermişti. Tahir Elçi bunun sonuçlarını göze alarak o gün oradaydı."
Hakim Ertekin: Defalarca tehdit aldı
Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Hakim Orhan Gazi Ertekin ise, Tahir Elçi'nin defalarca tehdit edildiğini belirterek şunları yazdı:
"Üniversitede devletin baskılarına karşı yapılan protesto eylemlerine katılmış ve Hanefi Avcı tarafından sorgulanmıştı. Avcı'nın 'Simon bir günde konuştu, sen hâlâ konuşmuyorsun' diyerek nasıl öfkelendiğini anlatmıştı. Avcı'nın işkencede kullanmadığı yöntem kalmamış ama Tahir'in direnci kırılmamıştı. Defalarca tehdit aldı. Ama işini yapmaya devam etti."
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ise Tahir Elçi ile 1993'te birlikte gözaltına alındıklarını belirterek şunları kaydetti:
"16 avukat JİTEM sorgu merkezine alındı. Tahir JİTEM mensuplarınca alınmıştı. AİHM'e göndereceği dosyalar suçun delilleri idi. Ben de mahkemeden alınıp JİTEM sorgu merkezinde karanlık bir hücreye kapatılmıştım. Getirilirken onu sesinden tanıdım. Aralık ayının soğuk günleriydi. Ben hücrede, kendisi koridorda sürekli gözleri bağlanmış şekilde tutuluyordu. Bir tazyikli soğuk su işkence seansından sonra beni hücreye attılar. Çok üşüdüğümü sesimden anladı. Fırsatını yakaladığında üç çorap giydiğini, birini vermek istediğini söyledi. Riski göze alarak bekçiden çorabı bana vermesini istedi. Bir gün sonra çorap gelmişti, sıcacıktı. 25 günlük cehennemde unutamayacağım duygulardan birini yaşadım. Tahir Elçi benim için bir dost, zemheride ayağı sıcak tutan çorap, işkencede sesini duyduğum, sesimi dinleyen bir dinleyiciydi."