Cuma günü (14 Eylül 2018) çıkarıldıkları mahkemede tahliye edilen ve dün savcının itirazıyla gözaltına alınan 4 Halkın Hukuk Bürosu avukatı tutuklandı. Diğer avukatların işlemleri devam ederken bazı ÇHD'li avukatlar duruşmadan darp edilerek çıkarıldı. Avukatlar Engin Gökoğlu, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Behiç Aşçı “kuvvetli suç şüphesi ile tutuklamanın ‘verilmesi beklenen ceza’ ile ölçülü olması” gerekçesiyle tutuklandı.
ÇHD'li avukatların tutuklanmasına ilişkin olarak 36 barodan ortak açıklama geldi.
Açıklamada; "Yaklaşık 1 yıldır hukuka aykırı bir şekilde tutuklu olan Avukat Selçuk Kozağaçlı dahil olmak üzere tam 17 avukat meslektaşımızın, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Cuma akşam saatlerinde tahliyelerine karar verilmiş ve atılı bulunan suç vasfının değişmesi ihtimaline, AİHM’in uzun tutukluluk ile ilgili kararlarına ve sanıkların avukat olmalarına da dikkat çekilmiştir.
Ertesi gün sabah saatlerinde serbest bırakılan meslektaşlarımız hakkında, aynı gün, aynı heyet tarafından, tekrar tutuklamaya matuf yakalama emri çıkartılması ortada gerçekten bir mahkeme heyeti bulunmadığının ifşası olmuştur! Meslektaşlarımızın bulundukları hücreden çıkması gerektiğini düşünen heyet, ne olmuştur ki aradan 24 saat dahi geçmeden bu kararından vazgeçmiştir? Ne değişmiştir?
37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkan ve Üyeleri kamuoyuna açıklama borçludur!
7-8 saat önce ve savcılık mütalaası da tutuklamanın devamı yönündeyken "suçun vasıf ve mahiyetinin değişmesi ihtimali, AHİM, uzun tutukluluk ve sanıkların aynı zamanda avukat olması” diyerek avukat meslektaşlarımızın tutukluluklarına son verdikten sonra mahkemeyi bu kararından caydıran, döndüren sebep nedir?
Savcılık tahliye kararına itiraz edince mi "büyük bir hata" yapıldığı anlaşıldı? Yargıçların kararları iyi düşünülmüş kararlar değil midir? Fikirler ve kararlar aniden değişecek kadar temelsiz midir?
Bu karar gerçekten bir Mahkeme kararı mıdır?Biz de bu nedenle Baro Başkanları olarak kürsüde gerçek bir yargı ve gerçek yargıçlar olması gerektiğini bir kez daha ifşa ediyoruz! Savunma gerçek bir mahkemeye yapılır demiştik.
Duruşma boyunca işte tam da bundan bahsetti meslektaşlarımız! Üstelik duruşma sırasında Mahkemenin karşısında, gözlerimizin önünde darp edildiler, tekme tokat şiddete maruz kaldılar! Mahkeme heyeti ise salonu terk etti ve gitti!
Size sadece tarihe bakın ve geleceğinizi görün demek istiyoruz ey yargıçlar! Unutmayınız, her şey unutulur gider bir gün; ama, adaletsizlik hiçbir zaman unutulmaz, özgürlükleri çalınan meslektaşlarımızın vicdanı peşinizi bırakmaz ve bir gün adaletsizliğin ve haksızlığın laneti yakalarınıza yapışır! Tutuklanan gerçekte avukatlar değil, savunma hakkının, adaletin ve insan onurunun ta kendisidir. Şair Horacius‘ye gönderme ile diyoruz ki, dinlemiyorsunuz; ama, anlatılanlar sizin hikâyenizdir Ey Yargı!" denildi.
Ortak açıklamayı yapan 36 baro şunlar:
Adana Barosu, Amasya Barosu, Ankara Barosu, Antalya Barosu, Artvin Barosu, Aydın Barosu, Balıkesir Barosu, Bilecik Barosu, Bingöl Barosu, Bolu Barosu, Bursa Barosu, Denizli Barosu, Diyarbakır Barosu, Düzce Barosu, Eskişehir Barosu, Gaziantep Barosu, Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu, Hatay Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu, Kırklareli Barosu, Kocaeli Barosu, Manisa Barosu, Mersin Barosu, Muğla Barosu, Muş Barosu, Ordu Barosu, Sakarya Barosu, Şırnak Barosu, Tekirdağ Barosu, Trabzon Barosu, Tunceli Barosu, Urfa Barosu, Van Barosu, Yalova Barosu