Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), IŞİD tarafından kuşatıldığı iddia edilen Türkiye sınırları dışındaki tek Türk toprağı Suriye içindeki Süleyman Şah Saygı Karakolu ve Türbesi’ne 22 Şubat'ta 39 tankla gerçekleştirdiği operasyon sırasında Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun birlikte takip ettiği Şah Fırat operasyonunda askeri karargâhta o gece yaşananların ayrıntıları ortaya çıktı. O gece 2 rekat şükür namazı kıldığı belirtilen Başbakan Davutoğlu, Genelkurmay Karargâhı'nda ilk kez namaz kılan başbakan olarak tarihe geçti.
Milliyet'te yer alan habere göre, operasyon gecesi karagâhta yaşananların perde arkası şöyle:
Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile birlikte, kendi ifadesiyle, "gözünü bir saniye kırpmadığı" o gece iki kez harekâtın yönetildiği merkezden dışarı çıkmış. İkisinde de komutan için ayırılan özel odaya geçmiş. Merkezde üç operasyon odası bulunuyormuş. Özel odaya ilk geçişi Orgeneral Özel'le birlikte olmuş. Harekât merkezinden ikinci çıkışı ise operasyonun tamamlandığı dakikalara denk gelmiş. Sabah namazı için odaya geçerken, operasyonu tamamlayan askerlerin oluşturduğu konvoyun sınırdan Türkiye'ye geçtiğini görüp rahatlayan Başbakan, bir de şükür namazı kılarak dua etmiş.
Buna göre Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile komutanlar, 21 Şubat'ı 22 Şubat'a bağlayan gece Genelkurmay Karargahı'nda toplandı. Ankara'dan gelen talimat üzerine 572 asker, 40 tank ve 57 zırhlı sınır ötesindeki vatan toprağı olan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'na ulaştı.
59 uçak yerde ve havada her an müdahaleye hazır bekletildi. 12 uçak havada 3 dakikada müdahaleye hazır bulunduruldu. Dozerler bile yoldaki çukurları düzeltip operasyona destek verdi. İnsansız Hava Araçları (İHA) sayesinde bölge an be an takip edildi. Görüntülerdeki en ufak bir karartı Başbakan ve Komutanlarının yüreğini ağzına getirdi. Ve Ankara'nın kilitlendiği operasyon 9.5 saatte tamamlandı.
Türk askeri Süleyman Şah Türbesi ile Saygı Karakolu'ndaki 38 askerimizi sağ sağlim güvenli bölgeye taşıdı. Ekipler 06.03'te operasyonu tamamlayınca Davutoğlu harekat merkezinden çıkarak yan odaya geçti. Ve 2 rekat şükür namazı kıldı.
Bu arada resmi temaslar için Macaristan'a giden Başbakan, dönüş yolunda gazetecilere şu mesajları verdi: "Ekim 2014'ten itibaren bu operasyonu tüm detaylarıyla konuştuk. Cumhurbaşkanımızla istişare ettik. 1 ay önce ben, Genelkurmay'a yazılı direktif verdim. Orası artık Türk toprağıdır. Birisi dokunsun bakalım! Anında müdahale edilir. Buna İngilizcesi ile kimse 'Challange' edemez, yani meydan okuyamaz. Süleyman Şah'ın mezarı neredeyse bizim toprağımız orasıdır. Birisi meydan okuyorsa gelsin oraya dokunsun bakalım, anında müdahale edilir. Şartlar gelişirse Caber Kalesi'ndeki orijinal yerine yakın bir yere götürmeyi de düşünebiliriz."
Tarihi mirası koruma altına almak, askerlerimizin ateş çemberi içinde daha uzun süre kalmamasını temin etmek, uluslararası hukuku korumak ve Türkiye’nin bir provokasyonla Suriye’deki çatışma ortamının içine çekilmesine engel olmak için bunu yaptık.
Alıp Türkiye içine getirebilirdik. Eşme’ye taşıdık. Bu çok takdir toplayan bir operasyondur. Düşünün, 572 asker gece karanlığında giriyor. 40 tank, 57 zırhlı araç girdikten sonra belli bir yere kadar birlikte hareket ediliyor, sonra güvenlik koridorları oluşturmak üzere kuzey ve güney hattından iki kanat halinde geniş bir hilal şeklinde Süleyman Şah Türbesi ve karakol emniyete alınıyor. Bu arada Türkiye içinden olası bir saldırıya mukabelede bulunacak şekilde uzun menzilli toplar tespit edilen noktalara çevriliyor. 59 uçak yerde ve havada her an müdahaleye hazır bekletiliyor. 12 uçak havada 3 dakikada müdahaleye hazır bulunduruluyor. Tam bir entegre harekât. Orada bir karartı var, acaba bir saldırı olabilir mi düşüncesi oluşuyor, Suruç’a bildiriliyor, onlar alana bildiriyor. Bir askerimizin kaza sonucu şehit olmasının dışında kimsenin burnu bile kanamamış. Suriye içinde bir alan kontrol altına alınıp oraya da bayrak dikilmiş. Muhalefet bundan niye rahatsız oluyor? ('Ne ölçüde risk vardı' sorusu üzerine) Oraya 2007-2008’de gittim, biliyorum, savunulması zor bir alan. DEAŞ da başka unsurlar da Türkiye’yi savaşa çekmek isteyen herkes için, şu veya bu gizli istihbaratların faaliyeti de terör örgütlerinin faaliyeti de söz konusu olabilir.