Protein tozu, zayıflama hapları veya cinsel gücü artıran bitkisel ürünler gibi takviye gıdaların denetimini Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gerçekleştiriyor. Doktorların birçoğu emniyetleri tartışmalı bu ürünlerin, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmasını, satışlarının ise eczanelerde doktor reçetesiyle yapılmasını söylüyor.
Karar'da yer alan habere göre, zayıflama hapları, ağrı kesici bitkisel içecekler, protein tozları ve cinsel gücü artıran karışımlar gibi her türlü takviye gıdanın denetlenmesi ile sertifikalandırılmasını Türkiye’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı üstleniyor. Bu ürünler marketlerde, alışveriş merkezlerinin mağazalarında, spor salonlarında hatta sosyal medya üzerinden satılıyor. Her şeyi yiyerek kilo vermek için kapsül yutuluyor. Protein tozu kullanarak daha çok ve hızlı kas yapılacağı düşünülüyor. Sırt ağrıları ve depresyon tedavisi için hemen kulaktan dolma bir bitkisel gıdaya başvurulurken cinsel gücü artırıcı ilaçlar talep görüyor. Oysa bu ürünlerin içeriği herkes için uygun mu, gerçekten derde derman oluyorlar mı? Bir başka mesele ise söz konusu gıda takviyelerinin içeriğine ne kadar güvenebiliriz?
Takviye edici gıdalar ya da bilinen adıyla gıda takviyelerinin ne olduğu 2011 yılında resmi gazetede yayımlanan 5996 sayılı kanun kapsamında şöyle tanımlanıyor: “Normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla, vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif, yağ asidi, amino asit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan bitki, bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler, biyoaktif maddeler ve benzeri maddelerin konsantre veya ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının, kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı veya toz formlarda hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünler.”
Bazı uzmanlar insan sağlığını ilgilendiren takviye gıdaların Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın değil de Sağlık Bakanlığı’nın kotrolünden geçmesi gerektiğini savunuyor. Sağlık Bakanlığı bu ürünleri zaman zaman yasaklasa da firmalar bu yasağı ciddiye almıyor. Yapılan denetim ve kontrollerde takviye gıdalarda olumsuzluk tespit edilmesi halinde ürünlerin piyasadan toplatılması gibi yasal işlemler uygulansa da internette satış sorunsuzca devam edebiliyor. Peki, ucunda insan hayatının söz konusu olduğu bu izin meselesiyle ilgili doğru olan hangisi? Gıda ve Tarım Bakanlığı mı yoksa Sağlık Bakanlığı mı denetlemeli? İşin uzmanlarına sorduk...
Prof. Dr. Cankat Tulunay: “Bu ruhsatların Tarım Bakanlığı tarafından verilmesi tamamen yanlış. Sağlık Bakanlığı ruhsat komisyonlarının yükünü artırdığı için bu yetki yaklaşık 20 yıl önce Tarım Bakanlığı’na verildi. Yur dışına baktığınızda ülkeye göre değişiyor. Mesela ABD’de bitkisel gıda takviyeleri için izin almanıza gerek yok ama bir kişide herhangi bir toksik etki görüldüğünde yaptırımı çok büyük. Bizde ise yaptırım da yok. Romatizma ilaçlarına streoid konulabiliyor Türkiye’de tıp doktoru bile olmayan pek çok kişi ‘bitkisel tıp uzmanıyım’ deyip televizyonlara çıkıp ürünlerini satıyor. Tabii aralarında tıp doktoru olanlar da var ama onlar da bir baltaya sap olamamış.
Tıp tıptır, alternatifi olmaz; tıbbın alternatifi mezardır. Tarım Bakanlığı’nda bu ürünlerin analizi nasıl yapılıyor, kim yapıyor, nasıl sonuç alınıyor bilmiyoruz. Oysa Sağlık Bakanlığı bu izinleri verse firmanın ciddi bir dosyayla başvurması gerekir. Bitkinin hangi rakımda yetiştiğinden ürünün içindeki katkı maddelerine her şey yazılır. Bu bilgiler önemli çünkü mesela Türkiye’deki afyonun içinde morfin oranı yüksekken İran ve Afganistan’dan getirilen afyondaki daha düşüktür. Bitkinin hangi ülkede ve hangi irtifada yetiştirildiği de çok önemlidir bir ürün için. Mesela ginkgo bilobayı her bölgedeki her yaştan ağaçtan elde edemezsiniz. Bu işler Tarım Bakanlığı’nın işi değil, onlar hormonsuz domatesle uğraşsın. Bu işe Sağlık Bakanlığı el koymalı, insan sağılıyla ilgili doktorlar karar vermeli.”
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta: “Besin desteklerinin, Gıda ve Tarım Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmasını doğru bulmuyorum çünkü bu ürünleri adları besin desteği veya gıda takviyesi olsa bile artık ‘tablet, kapsül, şurup, damla’ haline getirilmiş olan ilaçlar olmak görmek gerekir. Son senelerde tüm dünyada insanların kafalarına vitamin, mineral, balık yağı, protein tozu gibi besin desteklerini almazlarsa sağlıklı olamayacakları algısının yerleştirilmesinin sebebi bunların daha çok satılmasını sağlamak içindir. Besin desteklerini, insanları ‘hapçı yapmak’, sağlıklı beslenmeden uzaklaştırmak için kurulmuş hain tuzaklar olarak görüyorum. Bu ürünler bilimsel delilleri dayanak göstererek değil palavralarla satılıyor.
İznin Sağlık Bakanlığı tarafından verilmemesini ABD’de bu tür ürünlere ilaçlar gibi ruhsat verilmemesine yani Amerika özentisine bağlıyorum. Oysa tablet, kapsül veya şurup şeklinde dönüşen bu ürünleri birer ilaç olarak görmek gerekir. Bana göre bunlar eczanelerde ve doktor reçetesiyle satılmalı çünkü adı besin desteği olan bu ürünlerin çok ciddi sağlık problemlerine yol açtığı bilinmektedir. Biz sadece zaman zaman medyaya yansıyan zayıflama hapı, protein tozundan ölenlerle ilgili haberlerle bu tür olumsuzlukları öğreniyoruz. Etkinlik ve emniyetleri ispatlanmamış bu ürünlere Sağlık Bakanlığı’ nın ruhsat vermesi ve bunların da eczanelerde doktor reçetesiyle satılması gerekir.”
Dr. Ümit Aktaş: “Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde gıda takviyelerine Gıda Bakanlığı ruhsat verir. Bizim ülkemizde de bu bakanlığın tam ismi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’dır. Gıda ürünlerini Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın denetlemesi ne kadar doğruysa, gıda takviyelerini de aynı bakanlığın denetlemesi o kadar doğru. Ayrıca, ülkemizde fitoterapi ve gıda takviyeleri mevzuatı Avrupa Birliği müktesebatı kapsamında çıkarılmıştır ve halihazırda Avrupa Birliği’nden daha gelişmiş bir mevzuatımız bulunmaktadır.
Ülkemiz, gıda takviyelerinin denetimi hususunda Avrupa Farmakopesi’ne tabidir, denetimler bu çerçevede yürütülür. Önemli olan izinleri hangi bakanlığın verdiği değil, sağlıklı ve bilimsel olarak doğru bir ruhsatlandırma işlemi ve denetim yapılması. Örneğin, gıda takviyelerine Sanayi Bakanlığı ruhsat verip denetleseydi, ne değişirdi? Esas olan ruhsatlandırma ve denetim işinin sağlıklı ve doğru yapılması. Ülkemizde bulunan mevcut gıda güvenliği mevzuatı son derece gelişmiştir. Şüphesiz, elde edilen yeni bilimsel verilere ve ihtiyaçlara göre her mevzuat gibi gıda takviyeleri mevzuatını da yenilemek, geliştirmek mümkündür. Tabii ki denetimin sonu yoktur ve her zaman denetimler devam etmelidir. Ama bu konunun da bakanlığın hangisi olduğuyla alakası yoktur. “