ABD ve NATO güçleri, Afganistan’dan çekilme sürecine girerken vilayet vilayet ilerleyen Taliban, 15 Ağustos 2021, Pazar günü başkent Kabil’e girdi. Tahliye süreçleri tamamlanmadan Taliban’ın Kabil’e girmesi dünya tarafından şaşkınlıkla izlenirken Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin ülkeden ayrıldığı haberiyle, başkentin düştüğü anlaşıldı. Afganistan’da o pazarı, günlerce süren tahliye kaosu takip etti. ABD ve NATO güçleri ülkeden ayrılırken Kabil Havalimanı’na İslamcı radikal grup Taliban’ın yöneteceği ülkeden ayrılmak isteyen on binler akın etti. 1990’ların ortasından 2001’e kadar Afganistan’ı yöneten Taliban’ın insan hakları ihlalleriyle dolu karnesini hatırlayanlar, ülkeden ayrılmak için çabaladı.
Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi Afganistan’da en büyük endişeyi kadınlar, çocuklar ve etnik azınlıklar için oluştururken bir önceki hükûmetin parçası olanlar, siyasetçiler de Taliban’ın “intikam arayışı” nedeniyle güvende olmadıklarını biliyordu. Taliban, yeni döneminde geçmiş Afganistan hükûmetinde yer alanlara zarar vermeyeceğini, kadınlar ve çocukların haklarının korunacağını taahhüt etse de, hafızalar korkunun giderilmesine izin vermedi.
Shinkai Karokhail de, bir kadın ve milletvekili olarak Taliban’ın kontrolü ele geçirdiği Afganistan’da hayatının tehlikede olduğunu düşünenlerden biriydi. Karokhail, hükûmetin düştüğü Pazar gününden itibaren güvenliği için ayrılmaya çalıştığı Afganistan’dan zorlu bir yolculuğun sonunda Kanada’ya ulaştı. Can güvenliği için yaptığı yolculuğa rağmen Karokhail ve onun gibi çok sayıda kadın milletvekili, Afganistan’ın geleceği için kafa yormaya devam ediyor. Çeşitli ülkelere sığınan kadın milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla, toplantılar yapıyor, Batı ülkelerinden temsilcilerle Afganistan’da insan hakları ihlallerine yönelik baskı yapılmasına ilişkin görüşüyor. Karokhail, dünyanın Afganistan’ı unutmaması için çabalamaya devam ettiklerini, çalışmalarını “özgür birer kadın” olarak yürüttüklerini söylüyor.
Ülkeden ayrılan ABD ve Batı güçlerinin, Afgan halkını hazırlıksız bir şekilde bıraktığını, şokun etkisinden hâlâ çıkamadıklarını söyleyen Karokhail, birinci Taliban dönemi sonrası 20 yıl demokrasiyi, seçimleri, ifade özgürlüğünü, temel hakları tadan Afganistan halkının bir daha geriye dönemeyeceğine inanıyor. Karokhail, “Kadınlar, Taliban’ın onları koymaya çalıştığı çerçeveyi kabul etmeyecek. Umudumuz da onlar” diyor.
Taliban yönetiminin gelmesiyle 69 kadın milletvekili Afganistan’dan kaçmak zorunda kalırken BBC’nin aktardığı verilere göre bu kişilerden çoğu şu an Yunanistan’da bulunuyor. T24’ün ulaştığı, Afganistan’daki kadın liderlere destek olan sivil toplum kuruluşu Mina’s List, Türkiye’de de Afgan kadın milletvekillerinin bulunduğunu ancak Türkiye’deki siyasi duruma bağlı olarak sınır dışı edilme endişesiyle basına konuşmak istemediklerini söyledi. |
Eski Afganistan milletvekili Shinkai Karokhail’in T24’ün sorularına verdiği cevaplar şöyle:
- Öncelikle siyasete nasıl ve neden atıldınız?
2005 yılında, Afganistan uzun yıllar sonra bir genel seçime gidecek durumdaydı. Tabii ki uzun bir süre boyunca, Taliban yönetimi döneminde, iç savaş döneminde zor zamanlardan geçmiştik. Taliban’ın çöküşüyle bir kez daha seçime yöneldik.
O dönem kurucularından olduğum kadın liderliğindeki Afgan Kadınları Eğitim Merkezi’nde çalışıyordum. Arkadaşımın da desteğiyle, Afganistan’ın kadınlarına yasama yoluyla nasıl destek olabileceğimi düşünmeye başladım. Kadınların temel haklarını yasama yoluyla nasıl garanti altına alabileceğimizi düşündüm. Bu seçime girmemin tek nedeni, Afganistan kadınlarını desteklemek, onları temsil etmekti. Aynı zamanda parçası olduğum toplumun, halkın, etnik grubun erkek yoğunluklu bakış açısını değiştirmek istiyordum. Kadınlara başka bir rolde; bir siyasetçi, temsilci olarak da güvenilmesi gerektiğini düşünüyordum. Bir kadın rol modeli olabilir, pozitif değişimin bir faktörü olabilir ve kadınlar bunu yapabilir. Bunu göstermek istedim.
- Milletvekilliği sürecinizi değerlendirebilir misiniz, Afganistan’da bir kadın milletvekili olarak karşınıza ne gibi zorluklar çıktı?
Seçimi kazandım ve parlamento 2005 yılında başladı. Üç dönem seçimleri kazandım. Yolculuğum nasıldı? Tabii ki çok fazla zorlukla doluydu. Afgan toplumu hâlâ erkek egemen bir toplumdu, hâlâ erkekler ilk ve son sözü söyleyen, ana kararı veren kişiler oluyordu. Bu denli erkek egemen bir sistemin içinde çalışmak kolay değil. Çok sayıda iniş çıkışla karşı karşıya gelmeniz gerekiyor. Hayatımda ilginç ancak zorlu bir yolculuktu diyebilirim.
- Hükûmetin çöküşü ve Taliban’ın yönetime geldiği süreçte neler yaşadınız? O güne giden süreçte bu sonu bekliyor muydunuz?
Afganistan hükûmetinin çöküşünden sonra ülkeden ayrıldım. Hükümet, pazar günü çöktü. Ben, ertesi gün öğleden sonra havalimanına ulaşmaya çalıştım. Ancak çok zordu, içeri giremedim. Bir gün daha kalmak zorundaydım ancak kendi evime gidemezdim. Başka bir yerde saklandım. Çarşamba günü havalimanına ulaştım. Havalimanında da iki gün geçirmek zorunda kaldım ve cuma günü Kabil’den ayrıldım. Kabil’den Kuveyt’e oradan Bahreyn’e geçtim. İki gece Bahreyn’de geçirdim ve daha sonra bir charter uçakla Washington’a ulaştım. İki haftamı ABD’de geçirdim ve sonunda Kanada’ya, çocuklarımın yaşadığı yere geldim.
Yaşananlar beklenmedikti. Hepimiz için olabilecek en büyük ve en kötü şoktu. Özellikle de Afganistan’ın kadınları için. Dünya nasıl bir anda tüm Afganistan’a sırtını dönebilir, nasıl bütün destekleri, yardımları geri çekebilir? Bizim ordumuzu ve savunma sistemimizi hazırlamadan nasıl Afganistan’dan ayrılabilir? Buradaki varlıklarının sebebi Afganistan’ı korumak değildi, kendi çıkarlarını korumak için, terörle mücadele için buradaydılar. Bizi bu terörle mücadele programının bir mağduru olarak bıraktılar ve sonunda yalnız kaldık. Bir anda her şey çöktü ve ne yapacağımızı bilmez hâldeydik. Taliban hükümetiyle geçmiş bir deneyimimiz vardı ve herkes umutsuz ve şok hâlindeydi. Herkes güvenlik için ülkeden kaçmanın daha sonra geleceğini düşünmenin peşindeydi. Olabilecek en kötüsüydü. Ben hâlâ şokta olduğumuzu düşünüyorum. Afganistan’a olanları, neden bu noktaya kadar kazandığımız her şeyi kaybettiğimizi kabul edemiyorum.
- Taliban geçici hükûmeti, Norveç’te geçen haftalarda ilk kez Batılı yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi. Gündemde insan hakları vardı. Bu görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz, bir sonuç alınabilir mi?
Vatandaşların, otoriteye yani Taliban’a seslerini duyurma şansı yok. Asla halkı dinlemiyorlar. Taliban, kendi kafalarındaki senaryoda, Afganistan’a dair kendi anlayışlarının içinde yaşıyor. Görüşmeler en azından halkın sesini, istediklerini, endişelerini, taleplerini duymak ve dinlemek iki taraf için de iyi bir fırsattı.
Umarım Taliban, daha önce yönettikleri şekilde devam edemeyeceklerini anlar. Yeni bir Afganistan olarak bu insanlar 20 yıl boyunca demokrasiyi, ifade özgürlüğünü, seçilmiş hükümeti, seyahat, çalışma özgürlüğünü tecrübe etti. Farklı bir hayatları vardı. Nasıl bir anda her şeyi kaybedip, şimdi “Ahlak ve Fazilet Bakanlığı emir veriyor, dinlemek zorundasınız” denilebilir.
Son 40 yılda Afganistan’da savaşta çok sayıda erkek kaybettiğimizi unutuyorlar. Çok sayıda ailede geçimi kadınlar sağlıyor. Kadınlar evden çıkıp çalışamazsa nasıl hayatta kalacaklar? 10-15 aileden bahsetmiyorum. Milyonlarca aile gelirsiz durumda kaldı.
Yeni Afganistan’ın gerçeklerini anlamalılar. Nasıl “Bir şeriat düzenini hazırlıyoruz, kızlar okula gidemez” diyebilirler? Dünyadaki tek Müslüman ülke değiliz. Türkiye de Müslüman bir ülke, Birleşik Arap Emirlikleri de Malezya da Endonezya da, Suudi Arabistan da. Neden Afganistan’daki özellikle istinai, farklı bir model?
Norveç’teki görüşmeler Taliban’ın yeni Afganistan gerçeğini anlaması için bir olanak. Eğer gerçekten kendi geleceklerini düşünüyorlarsa, Afganistan halkı tarafından meşru görülmeden nasıl uluslararası toplumun resmi olarak onları tanımasını bekleyebilirler ki? Görüşmelerin sonuçlarını göreceğiz.
- Taliban yönetiminin kadınlarla ilgili politikaları bilinirken hâlâ Kabil’de protesto etmek üzere toplanan kadınlar olduğunu görüyoruz. Taliban’ın kadınları koyduğu yeri düşündüğünüzde bu protestoları izlemek size nasıl hissettiriyor?
Hükümetin düşüşünden önce, hep söylediğimiz şey şuydu: Bu eski Afganistan değil, yeni Afganistan.
Afgan kadınlar eski hayatlarına dönmeyi kabul etmiyor, mücadele edecekler. Çokça türbülansla karşılaşacaklar ancak hakları için savaşacaklar. Taliban da bu 20 yıldaki değişimi yaşadı. Liderliğinden bahsediyorum. Aileleri Katar’da, Pakistan’da eğitim gördü. Onların da farklı bir hayatı var. Afganistan’ın yeni gerçeğini kabul etmeleri gerekiyor. Kadınları protesto ederken gördüğümüz için mutluyuz, bunun yaşanacağını biliyorduk. Kadınlar, Taliban’ın onları koymaya çalıştığı çerçeveyi kabul etmeyecek. Umudumuz da onlar.
- Sürgündeki Afgan kadın milletvekillerine gelirsek, bu toplanmalar, görüşmelerle ne amaçlanıyor? Neler konuşuluyor? Biraz hareketi anlatabilir misiniz?
Sadece kadın milletvekilleri değil, kadın aktivistler ve siyasetçiler olarak çalışıyoruz. Herkes çalışıyor, gruplar oluşturuyor, toplantılar yapıyor. Amaç, Afganistan’ın geleceği için kadınların seslerini duyurmalarını sürdürmelerini sağlamak. Kadınlar ve erkeklerin temel haklarından faydalanabilecekleri, istikrarlı bir Afganistan ve kadınların haklarına yönelik şiddeti durdurmak için çalışıyoruz.
Kadınlar bir araya gelerek, uluslararası topluma Afganistan’ı unutmamaları yönünde baskı yapmak için çalışmalar yapıyor. Bunu yapmak zorundayız. Farklı ülkelerde yaşayan kadınların bu denli aktif olduğunu görmek benim bu ülkeye dair en büyük umudum. Afganistan içinde belki çok tehdit aldık ancak şimdi özgür kadınlar olarak, korkular olmadan, sesimizi duyurmalıyız; kadınların hakları için ve kimsenin Afganistan’ı unutmaması için.
- Afganistan’daki bütün kadın milletvekilleri güvende mi? Erkek vekiller nerede?
Bazı kadınların tahliye edilmesine yardım edemedik. Çok fazla sorunla karşılaştılar ve hâlâ Afganistan’dalar. Maalesef onlara yardım edemedik. Düşük bir profilde yaşamak zorunda kalan, adresini değiştiren çok sayıda erkek milletvekili de var.
Milletvekilleri yalnızca siyasi duruşları yüzünden tehlikede değildi, bazıları diğerleriyle seçimde karşı karşıya geldiği için de tehlike altındaydı. Özellikle de kadınlar. Kadınların karşısında kaybeden erkekler, onların en büyük düşmanlarından biri hâline geldi. Yerel Taliban’ı kullanarak o kadınları tehdit ettiriyorlar. Bu insanların çoğu varlıklarını, evlerini, arabalarını, paralarını kaybetti.
Yaşananlar hem erkekler, hem kadınlar için zor oldu ancak özellikle sınırlı kaynakları olan, sosyal kısıtlamaları olan kadınlar zor durumda.
- Geri dönüp baktığınızda, bu süreçte sizce nasıl bir sınav verildi ve bundan sonrası için ne olması gerekiyor?
Genel olarak ülkelerin Afganistan’la ilgili yaptıklarına gelirsek; bence çok ani bir karar aldılar ve Afganistan’ın kendi ayakları üzerinde durmasına fırsat bırakmadılar, Afganları bunun için hazırlamadılar. Barış sürecinin başarılı olmasına bile yardım etmediler. Bizim şikayetimizin bu olduğunu düşünüyorum.
Zalmay Halilzad, (ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi), yapması gerekeni yapmadı. Her zaman Afganistan’daki savaş lordlarını, Taliban’ı ve Pakistan’ı memnun edecek şekilde çalıştı. Gerçek Afganlara, kadın hakları aktivistlerine, sivil topluma, gençliğe ulaşmadı. Bugün de sonuçları görüyoruz.
“Kapsayıcı hükümet” dediğimizde eski savaş lordları ve onların temsilcilerinin Taliban’a katılmasından bahsetmiyoruz. Yağmalanmış Afganistan’a artık yeter. Biz çektik.
Şimdi, kapsayıcı hükümetin, çeşitli etnik gruplardan ya da grup değil, insanlardan, kurulması gerekiyor. Bu insanların tecrübelerine, bağlılıklarına, bilgilerine göre Taliban’ın yeni hükümetine katılması gerekiyor. Bu nasıl bir hükümet olmalı? Tabii ki Taliban ideolojik bir grup. Kurulacak hükümette, ideolojik olmayanlar, Taliban olmayanlar ve Taliban olmalı. Tabii ki Afganistan nüfusunun yüzde 50’den fazlasını oluşturan kadınlar bu kabinede, karar alma sürecinde olmalıdır. Kadınlar, kendileri için karar vermeli. Erkekler ya da Taliban’ın Ahlak ve Fazilet Bakanlığı değil.
Dünya bize barışçıl Afganistan diyaloğu içine girmemiz, gençlik, erkekler ve kadınlardan oluşan yeni bir müzakere komitesi kurulması için yardım etmeli. Yeni hükümeti, kabul edilebilir mekanizmalarla nasıl kuracağımız konusunda görüşmeler yapmalıyız. Eski savaş lordlarının mevcut Taliban hükümetine eklenmesini istemiyoruz. Bu, Afganistan’ın geleceği için en kötü senaryo olur.
Henüz hiçbir ülke Taliban’ı tanımadı. Taliban’ı tanımadan ülkeler Afganistan için neler yapabilir?
Dünya, Taliban’ı resmi olarak tanımadan Afganistan’la etkileşim içinde olmalı. Taliban üzerinde baskıyı sürdürmeli, onlara değişim gerektiğini söylemeliyiz. Dünyaya geri bir şeyler sunmak zorundalar.
Dünya Afganistan’a insani yardımı sorunsuz ve koşulsuz bir şekilde ulaştırmaya devam ettirmeli. Bir koşul olarak kadınlar, bu yardımın dağıtım ve yönetiminin bir parçası olmalı.
Uluslararası toplum, Afganistan’ı hükûmetler dışı organizasyonlarla destekleyebilir. Özellikle sağlık ve eğitim sektörleri çok çok önemli. Tabii ki kızların eğitimi de çok önemli. Uluslararası toplumun Afganistan’ın kızları ve eğitimi için büyük bir destek vermesine ihtiyacımız var. Tabii ki kadınların işlerine geri dönmesine izin verilmesi gerekiyor.
Bu sırada, Taliban’ın davranışlarını, yaklaşımlarını değiştirmesi, hepimizin inandığı değerlerin sağlanması, kadınların yeniden sisteme entegre edilmesi, ifade özgürlüğü, medyanın yeniden bölgedeki gerçeği aktarmak üzere Afgan toplumuyla bağlantı kurması beklenir. Taliban aynı zamanda geçmiş hükümet çalışanlarını yargılamayacağına ilişkin sözünü de tutmalı. Her gün bir bir insanlarımızı kaybediyoruz. İnsanlar protesto ediyor, protesto etmelerine izin verin. Hükümetin görevi bu, insanları dinlemek.
Şu an Afganistan’ın geleceği için nasıl bir mesaj verirsiniz?
Mesajım, şu dünya Afgan halkına karşı sabırlı olmalı, onları dinlemeli, eski siyasi partileri ya da savaş lordlarını değil. Bizim için kapsayıcı hükümet, eski savaş lordları artı Taliban değil. Dünya, Afganistan’ın kadınlarını dinlemeli.