Tarhan Erdem: Halkımız oyunu gördü, özlenen saat çalmak üzere, demokrasi ışığı seçim gecesini gündüze çevirecek

Tarhan Erdem: Halkımız oyunu gördü, özlenen saat çalmak üzere, demokrasi ışığı seçim gecesini gündüze çevirecek

KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Tarham Erdem, AKP ile CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından girilen erken seçim sürecine ilişkin olarak, "Demokrasi, yönetim ve hukuk reformundan korkan bir grup siyaset adamı Türkiye’nin önünü kesmeye çalışmaktadır; başkaları değil" dedi. "Bu gruptakileri uyarayım" diyen Erdem, Radikal'deki yazısında, "Hile, hurda, tehdit, şantaj, zulüm, zorbalık, bütün çabalarınız boşunadır; hiç şüpheniz olmasın; halkımız oyunu gördü; cevabını verecektir. Hiçbir yurttaşımızın ümitsizliğe düşmeye hakkı yoktur.  Zafer yakındır. Evet, uzakta değil; demokrasi ışığı seçim gecesini gündüze çevirecektir" ifadelerini kullandı.

 

Tarhan Erdem'in Radikal'de "Özlenen saat çalmak üzere" başlığıyla yayımlanan (17 Ağustos 2015) yazısı şöyle:

Türkiye'nin önünü kesen tek grup var: Demokrasi, yönetim ve hukuk reformundan korkan siyaset adamları!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize Valiliği tarafından organize edilen ve STK temsilcilerinin katıldığı yemekte yaptığı konuşma ile, demokrasi tarihimize kilometre taşı koydu. Okuyucularıma bu konuşmayı bütünüyle okumalarını öneriyorum.  

Cumhurbaşkanının önemli iddiaları arasından sadece birini, cümle cümle naklederek, okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

 “7 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı tek parti iktidarına imkan vermeyen Meclis tablosu, Suriye'de yaşanan kaos ortamının derinleşmesiyle birleşince Türkiye yeni bir tehditle karşı karşıya kaldı.”

Sayın Erdoğan’a göre, seçimle oluşan “Meclis tablosu” ve “Suriyedeki kaos ortamı” ile ülkemiz bir “tehditle karşı karşıya kalmıştır”.

Ne hazindir ki seçimle belirlenen ilk Cumhurbaşkanımız, “seçim”, “Meclis tablosu” ve “tehdit” kelimelerini bir arada kullanan ilk siyaset adamı oldu; konuşmasını dinlerse, “nereden nereye geldik?” diye sorar mı kendi kendine?

Sayın Erdoğan devam ediyor: “Paralel örgütüyle, Bölücü örgütüyle, Mezhepçi örgütüyle, sözde aydınlarıyla, büyük bir ihanet şebekesinin koalisyonuna şahit oluyoruz.”  

“Paralel Örgüt” ve “Bölücü örgüt” denilen örgütleri biliyorum da, “Mezhepçi” ve “Sözde aydınlar” örgütlerini ilk kez duydum; bunların ne zaman kurulduğunu, kimlerin kurduğu bakalım ne zaman açıklanacak?

“Paralel – Bölücü – Mezhepçi - Sözde Aydın” örgütleri, Türkiye’ye ihanet amacıyla  işbirliği yapmak için birleşmişler, Cumhurbaşkanı da oluşmasına tanık olduğu bu koalisyonu halkına açıklamaktadır!

Sayın Erdoğan, açıklamasından hemen sonra, koalisyonun niteliğini de eklemiş: “Bu şebeke yalan ve iftira makinesi haline dönüşmüştür”!

Cumhurbaşkanı açıklamasını sürdürüyor; “Bu şebekeye destek veren hatta bunların karşısında sessiz kalan herkes ülkenin ve milletin önünü kesme çabalarının ortağıdır”.

Bu koalisyon o kadar önemli ve etkili duruma gelmiş, kuvvet ve güç kazanmışki, Cumhurbaşkanı halkına , “dikkat edin, bunlara destek çıkanlar var, “ülkenin ve milletin” önünü kesmesinler” diye uyarılarda bulunuyor.

 “Gün tarafsız olma günü değildir”, bu örgüt şebekesinin karşısında kimse “tarafsız” kalmamalıdır diyor; sayın Erdoğan, uyarısını tehdit dozuna yükseltiyor; “Bitaraf olan bertaraf olur!

Bir adım daha atıyor Cumhurbaşkanı; söylediği savaşı, Kurtuluş Savaşında, ayağa kalkmış bir ulusun ruh haline benzetiyor. Sadece Kurtuluş Savaşına benzetmekle de kalmıyor;  “Paralel – Bölücü – Mezhepçi - Sözde Aydın”  şebekesiyle yaptığı mücadeleyi Çanakkale savaşı ve 1950 demokrasi mücadelesi  yıllarındakiler kadar önemli buluyor!

Ona göre Türkiye, “yeni bir dirilişin, çıkışın, yeni bir uyanışın eşiğindedir” fakat ne yazıktır ki, “Paralel – Bölücü – Mezhepçi - Sözde Aydın” ihanet şebekesi, “ülkenin ve milletin önünü kesmek” için birleşmiştir. 

Cumhurbaşkanı bir-iki olaydan fazlaca etkilenmiş veya siyaseten söyleme gereğini duymuş olabilir ama, Rize konuşmasının naklettiğim kısmı, abartıdan da fazla bir şeydir; açıkçası, hassasiyetin bu derecesi devlet adamına yakışmıyor.

Ben kendisine halisane özetleyeyim; demokrasi, yönetim ve hukuk reformundan korkan bir grup siyaset adamı Türkiye’nin önünü kesmeye çalışmaktadır; başkaları değil!

Yardımcıları ve yardakçılarıyla birlikte bu grup, halkı demokrasi dışına itmeye çalışan maceraperestlerdir!

Bu gruptakileri uyarayım; hile, hurda, tehdit, şantaj, zulüm, zorbalık, bütün çabalarınız boşunadır; hiç şüpheniz olmasın; halkımız oyunu gördü; cevabını verecektir!

Rize Valisi Sayın Ersin Yazıcı’ya da bir notum var: Bu yemekli toplantıyı gelecekte iftiharla değil, hüzünle hatırlayacaksınız.  

Sayın Erdoğan, konuşmasını, bir şiirden alıntılara bir dileğini ekleyerek bitirmiş; ben aynı mısraları ve aynı dileği, ondan farklı umut ve inançla; ülkem ve hepsini severek yaşadığımız bütün insanlarımız için tekrarlıyorum:

 “(Cümle dertler tükenir bir gün, /Türkiyem gök maviliğince rahat, /Rüzgar gibi savruluyor harmanlar, çalmak üzere özlenen saat). İnşallah bu saat çalacak. Hiçbir yurttaşımızın ümitsizliğe düşmeye hakkı yoktur.  Zafer yakındır!”

Evet, uzakta değil; demokrasi ışığı seçim gecesini gündüze çevirecektir!