T24 - KONDA'nın kurucusu Tarhan Erdem MÜSİAD'ın anayasa önerisinin AKP tabanının düşünce ve beklentilerinin ipuçlarını verebileceğini söyledi. Erdem, "AK Parti milletvekili ve yöneticilerinin, anayasa tartışmaları süresince tabanından duyacağı seslerin önemli bir kısmını, eğer gerçekten derneğin görüşlerini yansıtıyorsa, MÜSİAD Önerisi’nde okuyabiliriz" dedi.Erdem'in Radikal gazetesinde yayımlanan bugünkü (5 Aralık 2011) yazısı şöyle:Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) anayasa önerisi geçen hafta ortasında açıklandı. Derneğin genel başkanı Ömer Cihad Vardan basın toplantısında, ‘MÜSİAD’ın görüş ve önerilerinin somut bir şekilde’, ‘temsil ettiği kesim adına’ ortaya konulduğunu belirterek sözlerine başlamıştır. MÜSİAD, ‘tarihe ve topluma mal olmuş mahalli ve evrensel değerleri koruyan kesimden’ ve daha çok AK Parti tabanına yakın işadamlarının kurduğu bir örgüttür. Bu özelliğiyle, açıklanan anayasa önerisi, AK Parti’nin tabanının etkili bir kesimince parti yönetimine verilen bir uyarı olarak da kabul edilebilir. Son günlerde, “AK Parti’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı” sorusu sorulup, bir bahane ile yeni anayasadan vazgeçileceği yolunda cevaplanmaktadır. Eğer bu soru haklıysa, AK Parti’nin gerçekten ne istediğini, neyi nereye kadar kabul edeceğini öğrenmeliyiz. MÜSİAD’ın öneri metni, tabanın neler düşündüğü ve beklentileri konusunda ipuçları verdiğinden, AK Parti’nin Uzlaşma Komisyonu’ndaki tutumunun temeldeki fikri sınırlarını ve AK Parti yönetiminin neleri dikkate alması gerektiğini de göstermektedir. AK Parti milletvekili ve yöneticilerinin, anayasa tartışmaları süresince tabanından duyacağı seslerin önemli bir kısmını, eğer gerçekten derneğin görüşlerini yansıtıyorsa, MÜSİAD Önerisi’nde okuyabiliriz! Açıklamaya göre, dernek yönetim kurulu seçtiği ön komisyon ile ilke ve beklentileri belirlemiş, sonra bir öğretim üyesinin (Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdurrahman Eren’in) hazırladığı taslak metin ‘MÜSİAD Anayasa Çalışma Komitesi’nce üyelerle görüşülerek Öneri hazırlanmıştır. Bu süreç dernek üyelerinin tamamını kapsamasa da bir içselleştirme çabası olarak görülebilir. Önerinin, askeri yargının kaldırılması, başkanlık sistemine geçilmemesi gibi anlayışıma uyan maddeleri yanında, özellikle ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, vatandaşlık tanımı, zorunlu din eğitimi gibi kurallarda, MÜSİAD’ı kendimden ayrı yerde gördüm. Kimliklerin tanınması, yerinden yönetim ve anadilde eğitim anlayışı MÜSİAD’ın toplumumuzdaki tartışmalardan uzak kaldığını gösteriyor. Doğal görmemiz, büyütmememiz gereken farklılıkları nasıl giderebiliriz? Önce bütün önerileri duymalı, anlamalı ve irdeleyebilmeliyiz! Bireyler ve sivil toplum kuruluşlarının mektup gibi yazılmış görüşleri bir yerde toplanırsa okuyanlar etkilenir, yazılanların ve etkilenenlerin kimi temsil ettiği belli olmaz, kaç kişinin kabul ettiği bilinemez! Oysa mümkün olduğunca herkesin görüşünü bildirmesi, bunların aynı değer verilerek değerlendirilebilecek normda olması veya belirlenmiş bir norma getirilmesi sağlanmalı, tasnif edilmeli, kimin neyi istediği açıklanabilmelidir. Daha şimdiden, Meclis ‘yeni anayasa’ sayfasına gelen anayasa teklifi sayısı 20’yi geçmiş, rapor ve yazılar binleri bulmuştur. ‘Veri’ diyebileceğimiz bu başvurular yüz binleri bulacaktır. Kolaylıkla milyonlara çıkabilir, çıkmalıdır! Verileri bilgiye dönüştürme yöntemini bulmadan, verilerin hangi normda gönderilmesi gerektiğini bilemeyiz, bulamayız ve söyleyemeyiz. Bilinen bir norma uymayan veri, bilgiye dönüştürülemez. Bugün anayasa konusunda halkın göndereceği önerilerin normu belli değildir! Cemil Çiçek’in herkesten görüş beklemesi samimiyet dışında bir şey ifade etmez. Standart ve tasnif yöntemi belli olmayan binlerce veri toplanacak, ama hiçbir işe yaramayacak; hangi kesimin ne istediği karşılaştırılacak biçimde anlaşılamayacaktır. MÜSİAD’ın önerileri de aynı sürece girmiştir. Onların seslerini duyuracakları muhatapları vardır ama seslerini duyuramayanlar ne yapacaktır? Soruyu cevaplayacak yolu bulmak için önce problem görülmelidir!