Fortis Türkiye Kupası yeni sahibini beklerken İzmir Atatürk Stadı’na güzel bir hava hakimdi ve yemyeşil çimler davetkarca finalistleri çağırıyordu. Maçtan önce yapılan genel tahminler her derbide olduğu gibi iki zıt kutba ayrılmıştı. Kutuplardan biri Fenerbahçe’nin on gün önceki resitlavari oyununu tekrar edip kupa hasretine son vereceğini öne sürerken daha kalabalık olan diğer kutup Beşiktaş’ın bir şekilde kazanacağını ve Fenerbahçe’nin “son kupa” görme hikayesini en az bir yıl daha uzatacağını iddia ediyordu. İlk 11’lere baktığımızda Fenerbahçe’de Alex ve Lugano, Beşiktaş’ta ise Yusuf ve Cisse’nin lig maçındaki kadrodan farkı yaratan isimler olduklarını gördük. Birinci kalecilerin sürpriz yapıp bu maçta yer almamalarını da es geçmeyelim. Ve Maç Başlıyor… Henüz 6. dakikada Fenerbahçe’nin ikinci kalecisi Volkan “Babacan”lığını göstererek Yusuf’un vuruşunu (şutunu diyemiyorum) geri çevirmedi. Kartal finalde öne geçiyor, Fenerbahçe için ise sıkıntılı dakikalar başlıyordu. Beşiktaş hücum elemanlarının adresleri artık belliydi: Kaleyi gören şutunu atacak, atamasa bile öylesine bir vuruş yapacaktı! -Emre? -Burda! -Lugano? -Burda! 15. dakikaya gelinmeden Lugano gördüğü basit sarı kartla sahadaki varlığını kanıtlıyordu. Uruguaylı oyuncu “Tanrı’nın Eline” özenmiş olacak ki voleybol smacıyla gol atmaya kalkıştı. Ne var ki “Tanrı’nın Elinde” haklı bir sarı kart belirdi. Emre Belözoğlu kaneisine yapılan faullere küfürlerle ve alışılagelmiş sinir krizleriyle cevap vererek normal görüntüsünü sergiledi. Okçu Hedefi Buldu Kronometre 26. dakikayı gösterirken eşitlik golü geldi. Fenerbahçe’nin son birkaç atağında hata sinyalleri veren Beşiktaş savunması uzak diğere sarkan Güiza’yı durduramadı. Fırsatçılığını ustaca konuşturan İspanyol golcü meşhur gol sevincini gerçekleştirerek hedefi tam isabetle buldu. Yüksek tempoda devam eden mücadelede tarafların karşılıklı fırsatları heba etmesi sonucu ilk yarı eşitlikle noktalandı. Sahne Senin Beşiktaş İkinci yarının ilk dakikasında Bobo’nun kaçırdığı gol adeta olacakların habercisiydi. Beşiktaş çok daha istekli ve bilinçli bir oyun ortaya koyuyor, Fenerbahçeli oyuncular ise sanki farklı yeniliyorlarmış gibi gergin ve etksiz bir tablo çiziyorlardı. Derken Bobo, ceza sahasının dışından güzel bir vuruşla, biraz da Babacan’ın yer tutmadaki acemiliği sayesinde kronometreler 56’yı gösterirken Karakartal’ı tekrar uçurdu. Altın Harfli BOBO Gökhan Gönül’ün büyük hatasının da yardımıyla Yusuf kendisine sunulan ikinci büyük ikramı da iyi değerlendirdi ve Bobo’nun ikinci golüne önayak oldu. Havadan süzülen topa kafa vuruşu yapan Bobo, kupa tarihindeki 19. golüyle kulüp rekoru kırıyor, Feyyaz Uçar’ın 18 gollük rekorunu tarihin tozlu sayfalarına gönderiyordu. Bu golde de Babacan’ın reflekslerinin ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Fark Var! Takımlar arasındaki bariz oyun farkı skor farkına dönüşüyor, Kupa Beşiktaş’a koşar adım yaklaşıyordu. Son birkaç hücumunda beceriksizce verkaçlar deneyen Fenerbahçe’ye en iyi cevabı Beşiktaş’ın forvet hattı veriyordu. Harika bir paslaşmayla içeri giren Holosko takımının dördüncü golünü kaydettiğinde maç fiilen sona ermiş, perde kapanmıştı. Sahada fark vardı elbette: Volkan’la Hakan arasında, Selçuk’la Ernst arasında, Emre ile Cisse arasında, Semih’le Bobo arasında büyük farklar vardı. Bu farkların temel nedeni ise Denizli ile Aragones arasındaki farktı. Aragones ikinci yarının başında üçlü forvete dönerek takımını adeta uçuruma sürüklerken Denizli kendisinin taktisyenliğine bırakılan orta sahayı oyuncularına ustaca kullandırdı, farka giden hamleleri yaptı. NOT DEFTERİ:
Yine Alex, Yine Izdırap Semih’in yerine sahaya sürülen Alex takımın dinamizminden neler aldığını bir kez daha gösterdi. Çok değil, daha on gün önce rakibine top gösermeyen Fenerbahçe gitmiş, yerine uzun paslara bel bağlayan ve kısmen mahkum bir Fenerbahçe gelmişti.
Kalecilik Müessesesi “Yalnız adamlık”, “hayallerin bekçiliği” kalecilik diğer mevkilere benzemez. Kaleciler rotasyon denemelerine iyi yanıtlar vermezler. Adlarını saymaya gerek duymadığım en büyük eldivenler bile sonraki maçla ilgili şüphe taşıdıklarında hata yapmaya eğilimli olurlar. Zorunlu bir sebep olmadıkça kaleci değiştirmenin zararlı olacağını en iyi bilmesi gereken Aragones’in Volkan Babacan tercihini anlamak zor.
Centilmen Beşiktaş Beşiktaşlı oyuncular maç boyunca ne rakiplerine olumsuz bir davranışta bulundular, ne de hakeme itiraz ettiler. Güzel oyunlarıyla kupayı haklı bir şekilde müzesine götüren Beşiktaşlı oyuncuların konsatrasyonu ve sportmenliği, sonuç ne olursa olsun alkışa değerdi. Galibiyetle bu asil tavırlarını taçlandırmış oldular.