Tarihi Sanasaryan Han ihaleye çıkıyor

Tarihi Sanasaryan Han ihaleye çıkıyor

Ermeni toplumunun el konulan en önemli mülklerinden biri olarak bilinen İstanbul'un tarihi hanlarından Eminönü'ndeki Sanasaryan Han bugün ihaleye çıkıyor.

1895'te Mıgırdiç Ağa Sanasaryan tarafından inşa edilen Han, okumakta zorluk yaşayabilecek Ermeni çocuklarının eğitimi için kullanılmak üzere Türkiye Ermenileri Patrikhanesi'ne bağışlandı. 

Devletin el koyduğu Sanasaryan Han, Hazine'ye geçtikten sonra uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanıldı.

"Sanasaryan gerçek sahiplerine iade edilmeli"

Türkiye'nin simge isimlerinin bir zamanlar sorgulandığı ve uzun yıllar atıl olarak kalan Sansaryan Han, restorasyon karşılığında 35 yıllığına ihaleye çıkarılıyor.

Ermeni Patrikhanesi'nin açıklaması ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Garo Paylan'ın soru önergesinden sonra HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik bir açıklama yayınladı.

Çelik, Ermeni toplumunun el konan mülklerinden Sanasaryan Han'ın Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ihale ile kiraya verilecek olmasına karşı çıkarak "Sanasaryan Han gerçek sahiplerine iade edilmelidir" dedi.

Ermeni toplumuna ait Sanasaryan Han'ın Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 35 yıllığına kiraya verildiğini hatırlatan Çelik, Han'ın 1895'te Mıgırdiç Sanasaryan tarafından ihtiyaç sahipleri Ermeni çocukların eğitim ve ihtiyaçlarının karşılanması için Ermeni Patrikhanesi'ne bıraktığını söyledi.

"Han devlet tarafından yıllarca işkencehane olarak kullanıldı"

1928 yılına kadar Han'ın Patrikhane tarafından kullanıldığını ve sonrasında İstanbul Valiliği'nin mahkeme kararı olmaksızın el konulduğunu aktaran Çelik, devlet tarafından yıllarca işkencehane olarak kullandığını ifade etti.

Patrikhane'nin Han'ın mülkiyeti için başlattığı hukuk mücadelesinin devam ettiğini kaydeden Çelik, "Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2017 yılının Aralık ayında verdiği kararda  Sanasarayan Han'a el konulması sürecinin hukuki olmadığı tespitinde bulunmuştur. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün itirazı nedeniyle hukuki süreç devam etmektedir. Sanasarayan Han, Türkiye'deki cemaat vakıflarının karşı karşıya kaldığı mülkiyet sorunlarının sadece bir tanesidir" diye konuştu.

"Süryani toplumunun kutsal mekanlarından biri olan Mor Gabriel Manastırı da benzer tapu sorunlarıyla karşı karşıyadır" diyen Çelik, devamında şunları söyledi:

"Bomonti Mıhitaryan Ermeni Okulu, parasıyla satın aldığı okul binasında halen kira ödemektedir. Sanasaryan Han, Mor Gabirel Manastırı, Bomonti Mıhitaryan Okulu, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Cemaat vakıflarının mülkiyet sorunları halen devam etmektedir."

Han için Meclis'in inisiyatif almasını isteyen Çelik, Ermeni cemaatinin karşı karşıya kaldığı haksızlığın son bulmasını istedi. 

Müze yapılmasını isteyenler var

Sanasaryan Han 1930'ların ikinci yarısından itibaren de İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından kullanıldı. 

Bu sırada Deniz Gezmiş, Alparslan Türkeş, Nâzım Hikmet, Vedat Türkali, Ece Ayhan, Aziz Nesin, Attila İlhan, Mihri Belli, Dr. Hayk Açıkgöz, Vartan İhmalyan, Ahmet Arif ve Ruhi Su birçok kişinin yolu buraya düştü. 

Bunlara burada işkence edildiği iddialara zaman zaman gündeme geldi.

Restore edilip otel olarak kullanılacağı bilirtilen Han'ın, tıpkı Ulucanlar Cezaevi gibi müzeye dönüştürülmesini isteyenlerde var.

Türk halk müziğinin büyük ozanı Ruhi Su, dizelerinde Sanasaryan Han'ı şöyle ifade ediyor:

"En zoru da ‘Tabutluktur!' Tabutluk mu? Bir insanın çömelerek sığabileceği kadar küçük bir sandık sanki. Ne kolun uzanır ne kafan kalkar. Bir vakit sonra dayanılmaz ağrılar ve uyuşmalar"

Attilâ İlhan ise "Tutuklunun Günlüğü" şiirinde Sanasaryan Han'ı şöyle anlatıyor:

"Daktilolar camları bulutlu sorgu odalarında / didiklemez mi özgürlüğünü Sansaryan Han'ında / küflenir suyun bir bakır çalığı birikir ağzında / kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsın da / bir kere aklından geçmez bitirmeden ölmek şarkıyı."