Koray Çalışkan
(Radikal, 20 Nisan 2012)
Güzel şeyler de oluyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker 13 Nisan’da Mehmet Ali Önel’in A Haber’de sunduğu Deşifre adlı programda GDO’lu yemle beslenen hayvanlardan elde edilen gıda ürünlerinin etiketlerinde GDO’lu yemle beslendiklerinin belirtileceğini söyledi. Yani çocuğunuza tavuk mu pişireceksiniz? Artık o tavuk etinin GDO’lu gıdayla beslenen tavuktan geleceğini bilme hakkınız olacak.
Mehmet Ali Önel örnek bir gazetecilik işi yaptı. Bakanın aslında ne düşündüğünü ortaya çıkardı. Eker de GDO’lu gıdaları tercih etmiyor. Evinde doğayla barışık bir süreçte üretilmiş gıdaları tercih ettiğini söylüyor. Zaten doğrusu da o. GDO lobicileri bize “Bir sorun yok, kanıtlanmış zararları yok, yiyiniz, içiniz” diyor. Oysa kazın ayağı öyle değil.
Geçen hafta Polonya’da GDO’ların yeni bir rezaleti ortaya çıktı. Monsanto’nun GDO’lu mısırlarının çevreye yaydığı polenlerin arıları öldürdüğü kesin olarak kanıtlandı. GDO lobicilerinin hurafe dediği ‘zarar’ kanıtlanınca GDO’lu mısırın Polonya’ya girmesi ve üretilmesi yasaklandı. Tarım Bakanı Marek Sawicki GDO’lu mamullerin halk sağlığı ve diğer canlılar için açık tehdit olduğunu söyledi ve Monsanto’nun GDO’lu mısırının ülkeye girişinin bundan sonra mümkün olmayacağını açıkladı. Avrupa’da genel gidişat da bu yönde. Monsanto’nun tüm AB’de yaptığı “GDO’lu her ürün serbest kalsın” lobisine 7 Avrupa ülkesi karşı çıkmış ve AB’ye gelen tasarıyı engellemişti. Adım adım GDO’ların zararları kabul ediliyor, adım adım GDO’lar sofralarımızdan uzaklaşıyor.
Eker’in açıklamasının nasıl bir sonuç ortaya çıkaracağını yakında göreceğiz. Her şey bir yana, eğer Eker sözünün arkasında durursa AKP’nin tüm icraatları içinde en başarılısı bu olacaktır. Konuyu Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hakan Yardımcı’yla konuştum. Bakanın açıklaması onu da sevindirmiş. Sektörel bir mağduriyet yaşanmaması ve doğru etiketleme sistemi geliştirilmesi koşuluyla o da GDO’lu yemle beslenen hayvan ürünlerinde etiketlemenin doğru olduğunu düşünüyor. Ancak bu Biyogüvenlik Kurulu’nun değil, Hakan Yardımcı’nın kişisel görüşü.
Eker tarımın içinden gelen, sorunları bilen, saygı duyulan bir bakan. Dürüstlüğü ve çalışkanlığını herkes takdir ediyor. Ama sözünün arkasında duracak gücünün olup olmayacağını kimse bilmiyor. Eker’le söz konusu görüşmeyi yapan Mehmet Ali Önel açık sözlü birisi. Bakanın bunu başarıp başaramayacağını sordum. Onun da şüpheleri var. “Bakanın durumu da zor. Umarım yapabilir” dedi.
GDO lobisi çok güçlü. Bakanı ve bürokratlarını her gün dezenformasyona tabi tutuyorlar. “GDO’lar serbest bırakılsın” ve “Kesinlikle etiketlenmesin” diyorlar. GDO’ların ne kadar zararlı olduğunu, ihtiyat prensibi nedeniyle zararsız oldukları kanıtlanmadan halk sağlığına karşı bir tehdit olacağı gerçeğini bir tarafa bırakın. Esas komiklik şurada: Eğer GDO’ların bir tehdit içermediği doğruysa GDO lobicileri neden etiketlenmeye karşı çıkıyor? Çünkü onlar da biliyor. Polonya’da da sorun yok demişlerdi. Arılar ve diğer sinekler, çiçeği, ormanı, çayırı yaşatan canlılar ölmeye başlayınca sustular.
Türkiye için hâlâ şans var. Mehdi Eker konuştu. Ne yapılması gerektiğini söyledi. Konuyla ilgili bilim insanları net. Mesele genetik araştırmaların sorunlu olması değil, genetiği değiştirilmiş organizmaların gıda olarak kullanılması. Şimdilik kamuoyu çok da şey istemiyor. Yalnızca çocuğuma yedirdiğim gıdada GDO var mı yok mu bilmek istiyorum diyor. Bence buna herkesin hakkı var. Bakanın atacağı adımı bekliyoruz.