Bursa'nın Karacabey ilçesindeki tarım işçileri için "daha iyi bir yaşam" vaadiyle oluşturulan ve sayıları 20'yi bulan kamplarda kalanlar insanlık dışı koşullarda yaşıyor. Gübre bidonlarının su bidonu olarak kullanıldığı kamplar, çöpler toplanmadığı için çöplüğe dönmüş durumda bulunuyor. İnsanlar, lağımı dışarı akan tuvaletler ve banyolarda ihtiyaçlarını gideriyor. Yemekler dışarıda pişirilmeye çalışılırken; 5 aylık Bünyamin bebeğe annesi süt veremediği için, minik bebek meyve püresi gibi gıdalarla beslenmeye çalışıyor. Elektrik ve su olmayan kamplarda lağım sular açıkta akarken, salgın hastalık riskiyle karşı karşıya kalan çocuklar yalınayak dolaşıyor.
Cumhuriyet'ten Selin Görgüner'in haberine göre, Bursa Akademik Odalar Birliği'nin 6 yıldır düzenli olarak yürüttüğü inceleme çalışmaları bu yılda devam etti. Bursa Akademik Odalar Birliği dönem sözcüsü Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Ali Uluşahin; “Sayıları 20’ye yaklaşan kampların 5 tanesinde inceleme yaptık. Kampların neredeyse tamamında elektirik ve su yok. 11 gündür elektrik su verilmemiş kamplar var." dedi. Elektrik ve suyun faturalandırılarak ücretinin bu insanlardan istendiğini belirten Uluşahin, tuvalet ve duşların da sağlıksız durumda olduğunu belirtti.
Foseptikin dışarı aktığını ve çadırlarda çocukların perişan halde bulunduğu söyleyen Uluşahin; "Çocuk işçiler de çalıştırılıyor. 14 yaşlarındaki bir kız çocuğu ‘Bugün ekmek yapılacağı ve halılar yıkanacağı için’ tarlalarda çalışmaya gidemedim’ dedi. Gördüklerimize inanamadık. Bu manzara vicdanımızı rahatsız etti. İnsanlığımızdan utandık” ifadelerini kullandı.
6 yıldır kamplarda inceleme yapıp, raporlar hazırladıklarını, bunları ilgili başta Valilik ve Belediyeler olmak üzere ilgili tüm kurumlara gönderdiklerini ancak hiçbir iyileştirici adım atılmadığını vurgulayan Uluşahin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkede katliamlar yaşanırken balonlu kutlamalar yaparak, açılış yapanlar bu insanların halini görsün. Saray’da maliyeti çok yüksek devasa iftar programları düzenleyenler bu insanlara dönüp bir baksın. Saray’da 1 gecelik lüks iftara harcanan para burada bu durumda olan insanların kaderini değiştirir”
İncelemeye katılan CHP Bursa Milletveli Orhan Sarıbal da tarım işçilerinin durumunun her yıl daha kötüyü gittiğine dikkat çekti. Sarıbal, “6 yılda geldiğimiz nokta 6 yıl öncekinden daha kötü ve her yıl daha da kötüleşiyor. Bu insanlara elektrik ve su verilmiyor. Elektrik ve su ücrete bağlandı. Kışın kampların çeşmeleri kullanılmış. 27 bin liralık su faturasını bu insanlardan talep ediyorlar. Bu insanlar kışın buralarda değildi ki. Banyo ve tuvaletlerin durumunu berbat. Çöpler toplanmıyor. Güvenlik sorunu da var. Başıboş köpekler, yılanlar, böcekler var. Herşey içler acısı” ifadelerini kullandı.
Mevsimlik tarım işçilerinin çoğunluğunu Doğu ve Güneydoğu'dan gelenlerden oluştuğunu anlatan Sarıbal; sözlerine; “Güneydoğu’daki insanlar bölgede yaşanan savaş nedeniyle gelemiyor. Batıya gelmekten korkuyorlar. İnsanlar, ‘Mülteciler kadar değerimiz yok mu? Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Bu nasıl Türkiye Cumhuriyeti, nasıl hukuk?’ diyor” şeklinde devam etti.
Suriyeli sığınmacıların yaşadıklarına da dikkat çeken Sarıbal, şunları aktardı:
“Suriyeli sığınmacılar da var tarım işçileri arasında. Onlar geçen yıllarda daha düşük ücretlere çalıştırılıyorlardı ama bu yıl onlar da aynı ücreti almaya başlamışlar. Konuştuğumuz Suriyeliler, ‘Savaştan önce Suriye’de evimiz, işimiz vardı, komşularımız vardı. Mecbur olduğumuz için buraya geldik. Bu kötü koşullarda yaşamaya razı değiliz, mutlu değiliz ama boyun eğiyoruz çünkü gidecek bir yerimiz yok. Ne evimiz kaldı ne işimiz’ diyor.”
Hâlâ dayıbaşı düzeni uygulandığını dile getiren Sarıbal, “Dayıbaşılar tarım işçilerinden yüzde 8 veya 10 ücret alıyor. Örneğin 50 lira alan bir kişi 5 lirayı dayıbaşına ödüyor. İnsanlar artık burada aldıkları ücretlerle hayatlarını idame ettiremiyor, memleketlerine dönebilmek, kışı geçirebilmek için 3-5 kuruş kenara koyamıyor. İnsanlar bu şartlada çalışmak ve yaşamak istemiyor” diye konuştu.
Tarım üretimindeki çöküşe dikkat çeken Sarıbal, “Tarım üretiminin önemli unsuru bu insanlar. Ama bu şartlar nedeniyle artık gelmiyorlar. Geçen yıl 10 kişi geldiyse bu yıl 3 kişi gelmiş. Gelseler de ücretlerini alamıyorlar. Bu nedenle tarım üretimi de farklılaşıyor. Örneğin domates üreticisi insan gücü gerektirmeyen karpuza yönelmiş ya da manuel üretim gerektirmeyen buğday ekmiş. Batıda tarım çöküyor” dedi. Sarıbal, tarım işçilerinin durumunu TBMM gündemine de taşıyacağını söyledi.