TBMM’den geçen yasalar, izlenen politikalar ‘tarım ülkesi’ olan Türkiye’de çok şeyi değiştirdi. Topraktan geçimin zorlaşması insanları, maden, taş ocakları gibi iş kollarında çalışmaya yönlendirdi. Çeşitli kuruluşların çalışmalarının verilerine göre, Türkiye’nin 2003 yılında 70,8 milyon olduğu dönemde çiftçi sayısı 3 milyon, 77 milyona yükseldiği 2013 yılında çiftçi sayısı yaklaşık 2 milyona düştü. Son 10 yıllık dönemde 30 milyon dekar arazi (Belçika`nın toplam yüzölçümüne eşdeğer) tarımsal üretimde kullanılmaz hale geldi.
Birleşmiş Milletler 2014 yılını "Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı" ilan etti ve yoksullukla mücadele, gıda güvenliği ve yeterli beslenme, doğal kaynakların yönetimi, çevrenin korunması, kırsal kalkınma açısından aile çiftçiliğinin ve küçük ölçekli çiftçiliğin önemine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Oysa Türkiye'de son yarım yüzyıldır uygulanmakta olan politikalarla aile çiftçiliği ve küçük ölçekli çiftçilik büyük ölçüde eridi.
-6360 sayılı Büyükşehir Kanunu gereğince 30 Mart 2014`ten sonra 16 bini aşkın köy mahalleye dönüştü. Bu yerlerde köy tüzel kişiliğine ait tüm varlıklar belediyelere devredilmekte; tarım arazileri, meralar ve yaylaklar imara açılmakta. Böylelikle tarımsal üretimden zaten kazanç sağlayamayan çiftçiler ellerindeki araziyi satıp üretimden çekilmeleri için zemin hazırlanıyor.
1980-2009 yıllarını kapsayan 30 yıllık dönemde ülkemizdeki sığır varlığı %33, manda varlığı %92, koyun varlığı %55, keçi varlığı %73 düzeyinde azaldı. Buna karşılık 2009`u izleyen 4 yılda sığır, manda ve koyun varlığı %35; keçi varlığı ise %80 düzeyinde artmış ya da artırıldı. Oysa hayvan popülasyonumuzun bu kadar kısa sürede bu denli artması biyolojik olarak mümkün değil. İthalatla artırılan sayılar hayvancılığımızın gelişmesi olarak ifade ediliyor.
Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Araştırılması Hakkında Kanun Değişikliğine Dair Kanun Tasarısı Meclis komisyonunun gündeminde. Tasarı ile zeytinlikler "seracılık, madencilik, elektrik üretimi, petrol ve doğalgaz arama ve işletme, konut, yol altyapı ve üstyapısı" yatırımlarına açılmak isteniliyor.
Zeytin bahçelerinin ortalama büyüklüğünün 10 dekar olduğu ülkemizde 25 dekardan küçük zeytinliklerin zeytinlik saha olarak kabul edilmemesi, toz ve duman çıkaran tesislerin kurulmasına izin verilecek olması zeytinciliğin adeta "ölüm fermanı" olacak.
Soma faciası sonrasında iş güvenliği ve işçi sağlığını daha iyi duruma getirme iddiası ile çıkarılan ve 11 Eylül 2014 tarihinde yayımlanan "torba yasa" olarak da bilinen 6552 sayılı Kanunda 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 14. maddesinin birinci fıkrasına bir bent eklendi. Buna göre "Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen" yerlerin tahsis amacı değiştirilebilecek (mera amacı dışında kullanılabilecek), kentsel dönüşüm adı altında betonlaşacak, yani kentleşecek.
Sadece maden değil, taş ocakları da tarım arazilerini yok ediyor. Başta Ege olmak üzere jeotermal kaynaklardan faydalanmaya yönelik çabalar hız kazandı. Ancak bu kaynakların kullanımı sırasında ortaya çıkacak kirlilik ve ekolojik denge göz ardı ediliyor.