Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in törenle temelini attığı Akkuyu Nükleer Santrali tartışması ihalesinden anlaşma yapılacak firmalara kadar tartışması Meclis gündeminden hiç düşmedi. DYP, ANAP gibi merkez sağ hükümetler ile MHP nükleer santrala olumlu bakarken, CHP, DSP gibi sosyal demokrat hükümetler sürekli karşı çıktı.
TBMM’nin geçmiş dönem tutanaklarında 1990’lı süreçte Akkuyu Nükleer konusunda ANAP hükümetlerinin başının oldukça ağrıdığı görülüyor. TBMM Genel Kurulu’nun22 Aralık 1999 tarihli oturumunda DSP İçel Milletvekili Edip Özgenç, kürsüde, “Kırk yıl önce nükleer güç dünyayı kurtaracaktır diyorduk; şimdi, dünyanın, nükleer güçten kurtulması gerektiği söyleniyor. Nükleer güç, ucuz, tehlikesiz ve güvenilir olacaktı, halbuki, gün geçtikçe, daha pahalı, tehlikeli ve güvenilmez olduğu ileri sürülüyor” diyor.
Uluslararası çevre örgütü Green Peace'in yaptığı araştırmalar sonucunda elde ettiği bilgilere dikkat çeken Özgenç, “Akkuyu nükleer santral ihalesine katılan firmaların bütçe ve zamanaşımları, ciddî kazalar, soruşturmalarla dolu nükleer deneyimleri, Akkuyu'da yaşanan nükleer konunun hasıraltı edilen gerçekleri var” diyor ve Akkuyu'nun kurulu bulunduğu bölge ve o bölgenin jeopolitik yapısı incelendiğinde, dünyanın en güzel sahillerinden biri olarak ortaya çıktığına dikkat çekiyor. Özgenç, “ Denizin, ormanın ve dağın birleştiği, tüm dünyanın imrendiği, turizm potansiyeli açısından da son derece önemli gördüğümüz ve İçel halkının, ileride doğması muhtemel turizm potansiyelinde ekmek kapısı olarak mütalaa ettiği bu bölgede bir nükleer enerji santralı kurulmasının, gerçekten çok büyük bir kıyım olduğunu düşünüyoruz” diyor. Fazilet Partisi (FP) Konya Milletvekili Veysel Candan da, Genel Kurulun 20 Nisan 2000 yılı oturumunda hükümeti Akkuyu Nükleer Santrali ihalesi konusunda uyarıyor. Candan, “Belki, birisi, bir gün alıp, bu tutanakları burada okuyacaktır. İşin mahiyeti 3,5 milyar dolar ilâ 5 milyar dolardır. Amacım, kimsenin başı ağrımasın, hükümet zor durumda kalmasın” diyor.
Dünden bugüne Akkuyu Nükleer Santrali tartışmaları tutanak metinlerin de şöyle:
17 Aralık 1999 Genel Kurul oturumu: MHP Kahramanmaraş milletvekili Mehmet Kaya: Değerli milletvekilleri, Türkiye ve nükleer enerji konulu gündem dışı konuşmamı yapmak üzere huzurlarınızda söz almış bulunuyorum; hepinizi, saygılarımla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, kainatın ve insan yaşamının devamı için enerji ve güç kaynaklarına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçlar, zamanla, yeni yeni güç kaynaklarının bulunmasını gerektirmektedir. Bu gereken ihtiyaçlardan biri de, nükleer enerji kaynaklarıdır.
Enerji üretiminde hangi yol seçilirse seçilsin, enerji üretiminin çevreye bazı olumsuz etkilerinin olması da kaçınılmazdır. Nükleer enerji kaynakları olan santralların çevre üzerinde en çok konuşulan yan etkisi, radyasyonun yarattığı etkidir Oysa, bir nükleer santralın çalışması sırasında, çevreye yaydığı radyasyonun doğal radyasyon içindeki payı yok denecek kadar azdır.
Değerli milletvekilleri, bazı ülkelerin nükleer enerji durumları, 1999 yılı başlangıcına göre şöyledir: Fransa 58 santralla ülke enerjisinin yüzde 76'sını, İngiltere 35 santralla ülke enerjisinin yüzde 28'ini, Rusya Federasyonu 29 santralla ülke enerjisinin yüzde 14'ünü, Çin Halk Cumhuriyeti 3 santralla ülke enerjisinin yüzde 1,5'ini, Amerika Birleşik Devletleri 104 santralla ülke enerjisinin yüzde 19'unu nükleer santrallardan sağlamaktadırlar.
Türkiye'de kurulacak olan nükleer santralın yerinin Akkuyu yöresi olarak seçilmesinin isabetli bir karar olduğu düşüncesindeyim Bugün nükleer santrallar kurulurken, yapım maliyetlerini aza indirmek ve deprem riskinin en düşük olduğu yerleri seçmek önemlidir.
Akkuyu yöresi, bu anlamda, Türkiye'nin en güvenli bölgelerinden birisidir. Ülkemizde kurulacak nükleer santrallann öncelikli olarak deniz kenarında olması, ekonomik olarak büyük yarar sağlayacaktır. Termik santrallarda olduğu gibi, nükleer santrallarda da üretilen ısıyı alabilmek için, bir soğutucuya gereksinim duyulmaktadır. Bu soğutma, genellikle, akarsuya da denizden sağlanacak suyla yapılmaktadır. Türkiye'deki çoğu akarsuyun debisi, bu soğutmayı sağlayabilecek düzeyde olmadığından, nükleer santrallann deniz kenarlarına kurulması en uygun seçeneği oluşturacaktır.
İçel Milletvekili Sayın Edip Özgenç; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar):
EDİP ÖZGENÇ (İçel) - İçel Milletvekili olarak, içerisinde bulunduğumuz son derece sıkıntılı bir konuyu, bölgemizi ilgilendiren bir konuyu arz etmek istiyorum. Sadece Türkiye'nin değil, hemen hemen tüm dünyanın en güzel sahillerinden biri olan Mersin'in Akkuyu semtinde bir nükleer enerji santralının kurulmakta oluşu, hepinizin malumudur.
Saygıdeğer milletvekilleri, elbette ki, ülkemizde yaşadığımız ve zaman zaman sıkıntısını çektiğimiz elektrik enerjisi darboğazı, gerçekten, hepimizi büyük bir üzüntüye sevk ediyor. Elektrik tüketimindeki talep o kadar yoğun ki, ülkemiz, büyük bir enerji darboğazında.
Kırk yıl önce "nükleer güç dünyayı kurtaracaktır" diyorduk; şimdi, dünyanın, nükleer güçten kurtulması gerektiği söyleniyor. Nükleer güç, ucuz, tehlikesiz ve güvenilir olacaktı; halbuki, gün geçtikçe, daha pahalı, tehlikeli ve güvenilmez olduğu ileri sürülüyor. 1970'Ierde, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, dünyada, 2000 yılında, 4 500'den fazla nükleer enerji santralının olacağını öngörmüştü; ancak, bugün, 2000'e çok az bir zaman kala, dünyada sadece 444 reaktör var. Nükleer enerjinin' doğum yeri olarak bilinen Amerika'da bile, nükleer enerji endüstrisi artık iflas etme noktasında.
Amerika Birleşik Devletlerinde, son otuz yılda yapımından vazgeçilen nükleer santral sayısı 123; yirmi dört yıldır, sipariş verilip de iptal edilmemiş tek bir nükleer santral kalmadı. Nükleer santrallar, tüm dünyada, hem güvenlik sorunları hem de yüksek maliyetleri nedeniyle terk edilirken, Türkiye'de ise, ucuz ve güvenilir oldukları iddiasıyla, 2006 yılma kadar bir nükleer enerji santralı kurulması hedefleniyor. Türkiye'nin nükleer enerji macerasının başladığı 1965 yılından bugüne, tüm dünyada nükleer enerji endüstrisinin uğradığı değişimlere rağmen, yetkililerimiz, Türkiye'yi nükleer enerjiyle tanıştırmakta ısrarlı olduklarını söylüyorlar; ancak, Türkiye'yi, vaat ettikleri gibi ekonomik kalkınmayla değil, yeni borçlar, ciddî kazalar ve tehlikelerle tanıştıracaklarından korkuyorum; lütfen, beni bağışlayın arkadaşlar.
Uluslararası çevre örgütü Green Peace'in yaptığı araştırmalar sonucunda elde ettiği bilgiler ışı ğında, Akkuyu nükleer santral ihalesine katılan firmaların bütçe ve zamanaşımları, ciddî kazalar, soruşturmalarla dolu nükleer deneyimleri, Akkuyu'da yaşanan nükleer konunun hasıraltı edilen gerçekleri var. İzin verirseniz, bu konuya değinmek suretiyle, konuşmamı çok çabuk sonuçlandırmak istiyorum.
Sevgili arkadaşlar, Akkuyu'nun kurulu bulunduğu bölge ve o bölgenin jeopolitik yapısı incelendiğinde, gerçekten, dünyanın en güzel sahillerinden biri olarak ortaya çıkıyor. Denizin, ormanın ve dağın birleştiği, tüm dünyanın imrendiği, turizm potansiyeli açısından da son derece önemli gördüğümüz ve İçel halkının, ileride doğması muhtemel turizm potansiyelinde ekmek kapısı olarak mütalaa ettiği bu bölgede bir nükleer enerji santralı kurulmasının, gerçekten çok büyük bir kıyım olduğunu düşünüyoruz.
DYP GRUBU ADINA MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, suya dayalı santral ve termik santralların yapımı bir yandan devam ederken, bir yandan da, bugün ve ileride doğabilecek enerji açığını kapatmak için, bugüne kadar yapımı gerçekleşmeyen nükleer enerji santrallarının mutlaka kurulması gereklidir. Ülkemizde uluslararası ileri teknolojiyi, sağlıklı çevre ve halkın güvenliğini önplanda tutan santrallar kurulmalı, ihale aşamasında olan Silifke-Akkuyu'daki 1000 megavatlık nükleer enerji santralı ihalesi bir an önce sonuçlanmalıdır. Ülkemizin buna ihtiyacı vardır. Kamuoyunda, bazı Çevrelerce, eskimiş teknoloji olarak takdim edilmeye çalışılan nükleer enerjiye ülkemizin ihtiyacı vardır, bir an önce hayata geçirilmelidir diyorum
FP Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan: Bilindiği üzere, Akkuyu nükleer santral ihalesinde yetki, Bakanlar Kurulu kararıyla TEAŞ'a verilmiştir. Teklifler incelenmiş, üç firma finale kalmıştır. Aldığımız bilgilere göre, Alman-Fransız konsorsiyumu olan NPI'a verileceği karara bağlanmış, 21 Nisanda açıklanacağı ifade edilmektedir. Yine, bize ulaşan bilgilerde, bu ihalede ciddî birtakım şartname ihlalleri olduğu ve usulsüzlükler yapıldığı söylenmektedir. İşin mahiyeti: 3,5 milyar dolarlık bir ihaledir, yapım süresi 7 ilâ 10 yıldır, yapım için finansman yüzde 100 yabancı sermayedir, anahtar teslimi yapılacaktır ve Hazine garantilidir. Hazineden sorumlu Devlet Bakanı ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı arasında, Hazine garantisiyle ilgili olarak ihtilaf mevcuttur. Hükümetin almış olduğu ekonomik istikrarı bozar anlamında, Hazine, garanti vermek istememektedir. Değerli arkadaşlar, bakın, bu söylediklerim tutanaklara geçecek; belki, birisi, bir gün alıp, bu tutanakları burada okuyacaktır. İşin mahiyeti 3,5 milyar dolar ilâ 5 milyar dolardır. Amacım, kimsenin başı ağrımasın, hükümet zor durumda kalmasın. Şimdi, bana gönderilen, ihaleyle ilgili dosyadaki iddiaları gündeme getirmek istiyorum. Birincisi, ihale verilmesi düşünülen firmanın geçersiz geçici teminat mektubu verdiği; yani, 30 milyon dolarlık ihale teminat mektubunu vermediği, veremediği; halbuki, ihalenin "olmazsa olmaz" şartının bu geçici teminata bağlı olduğu ifade edilmektedir. İkincisi, TEAŞ İhale Yönetmeliğinin teklif alma usul ve esaslarının ihlal edildiği. Üçüncü olarak, hükümet yetkili kuruluşlarından teyit edilmiş geçerli kredi teklifini getiremediği. Dördüncü olarak, referans santralın bulunmaması. Şimdi, sözleşmede, ihaleye girecek firmanın daha önce yapmış olduğu bir nükleer santral olması ve beş yıl da devamlı çalışır halde olması; yani, bir bilgi birikim ve deneyimi istemektedir. Halbuki, ihale verilmesi düşünülen, karar altına alınan firmanın, kendi ülkesinde bile lisansı olmayan bir firma olduğu ifade edilmektedir. Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen: Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer'in, Çanakkale'de vuku orman yangını incelemesinde bulunması sebebiyle, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'm, Akkuyu Nükleer Santralı ihalesi hakkındaki iddialarına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Akkuyu Nükleer Santral ihalesiyle ilgili olarak, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 1992 yılında vermiş olduğu karar doğrultusunda söz konusu proje, 1993 yılı Türkiye Elektrik Kurumu yatırım programına alınmış ve 1996 yılında, uluslararası danışman bir firmayla (Kaeri) ve kurum danışmanı teknisyenlerin, akademisyenlerin de katkılarıyla, bugüne kadar nükleer kaza yapmamış, Batı teknolojilerine açık bir şartname hazırlanmış ve 17.12.1996 tarihinde ihaleye çıkılmıştır. Yani, şartname, 17.12.1996 tarihinden önce hazırlanmıştır; hükümetler süreklidir; o gün Başbakan,Sayın Necmettin Erbakan'dır.
15.10.1997 tarihinde, NPI, Westinghouse ve AECL konsorsiyumlarından -3 tane firmadanteklif alınmıştır. Tüm dünyada olduğu gibi, bu teknolojinin ilk defa gireceği ülkemizde, değerlendirmenin sağlıklı ve uygun olabilmesini teminen, uluslararası deneyime sahip teknik değerlendirmeler yapmış, bağımsız ve tarafsız bir müşavir firma ihalesine çıkılmıştır. Bütün dünyada da böyledir; ilk defa girecekse nükleer santral, biraz daha hassasiyetle işin üzerinde durulmaktadır. Bu ihale sonucunda da, EA firması seçilmiş ve 14 uzmanı Ankara'da, 7 uzmanı İspanya'da olmak üzere, bu firmadan, 700 adam/gün hizmet alınmıştır. Adı geçen firma, alt müşavirleri olan Serdula ve Preussen Electria firmalarından sınırlı destek almıştır.
Ayrıca, şartnameyi hazırlayan Kaeri müşavirlik firmasından, candu teknolojisiyle ilgili hizmet alınmış, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansından üç uzman da, işletme ve yedek parça konularında değerlendirmeye katkıda bulunmuştur. Lisansjama ve güvenlik konularında Türkiye'de yetkili ve ihtisas kuruluş olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan 4 kişilik uzmanlar grubu değerlendirmeye katkıda bulunmuştur. TEAŞ Nükleer Santrallar Dairesinden toplam 11 kişilik teknik, idarî -ticarî- ekonomik değerlendirme komisyonları oluşturulmuştur.
Böylece, ihalenin değerlendirilmesi, TEAŞ dışından, yaklaşık 30 kişilik uzmanlar grubu ve TEAŞ'tan 11 kişiden oluşan komisyonca yapılmıştır. TEAŞ yönetimi, Bakanlık tarafından aktarılan ve ayrıca, basında çıkan tüm iddia ve görüşleri hassasiyetle incelemiş ve incelemeye de devam etmektedir; iddia gelirse... Bu denli büyük bir ihalede, birtakım haklı ve haksız eleştirmelerin olması normal karşılanmaktadır. Önemli olan, her iddianın doğruluğunun incelenmesi ve dikkate alınmasıdır ki, bu da büyük bir dikkatle yapılmaktadır. İhale kararının henüz verilmemiş olması nedeniyle, aslında, TEAŞ dışında kimsede olmaması gereken bilgilere dayandığı iddia edilen değerlendirmeler ve birtakım eksik bilgilenme ve sübjektif yorumlamaya dair iddialara ait cevap vermenin de ne derece doğru olduğunu, doğrusu kestiremiyorum. 21 Mart 2003 Genel Kurul oturumu 59. Hükümet programı görüşmeleri:
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından hazırlanan 59 uncu hükümet programı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Programda, çevreci nükleer enerji santrallan kurulacağından bahsediliyor. Ben, bunu ilk kez duyuyorum. Çevreci nükleer santral olmaz değerli arkadaşlanm. Nükleer santrallar, nükleer santraldir ve geçmişte, bütün çevreciler, bütün bilinçli insanlar, Mersin'de Akkuyu Santralının kurulmaması için var güçleriyle mücadele ettiler ve kurulmasını bugüne kadar önlediler. Şimdi, o santral, özellikle, bu santralı kurarak para kazanmak isteyenlerin telkiniyle çevreci sıfatıyla yeniden kurulacaksa, biz, bu tip önlemlere, Türkiye'yi cehenneme çevirecek nükleer santrallara hep karşı olduk, bugün de karşı olmaya devam edeceğiz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bizim hedefimiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmektir- bunu mutlaka yapmamız lazım. Kaldı ki, çevremizdeki diğer ülkelerin hepsinde var; yani, devekuşu gibi kafamızı kuma gömmenin bir âlemi yok; Bulgaristan'da var, Romanya'da var, Ukrayna'da var, Rusya'da var, Ermenistan'da dahi var. Yani, böyle bir yerde, biz, üstelik de... Pahalı elektrik kullanalım diyorsanız, kullanalım, ama, biz, şu anda... Üstelik, dünyada, bu saydığım 443 tane çalışanın dışında bir o kadar da nükleer denizaltı ve harp gemisi dolaşıyor ve bunlar da, dalgalı denizlerde. Hani, o sallantı, deprem meprem deniliyor; hepsinin çaresi var. Yani, şu anda, biz, bunu yapmak durumundayız. Bu, sadece bir tercih meselesi değil, mecburiyet. Eğer sanayimizi ucuz elektrikle destekleyeceksek, aynı zamanda, turizmimizi, ışıl ışıl şehirler yapacaksak, ülkemizi 24 saat aydınlık bir halde üç vardiya çalıştıracaksak buna ihtiyacımız var. Biz, bunu, zaten, halka sorduk, halk da bize seçimde "yap" dedi; bundan daha büyük demokratik karar olur mu?! (AK Parti sıralarından alkışlar) Biz seçimde programımızı kabul ettirdik zaten. Sinop'a da sormuş olduk biz bunu, Sinop'a da sorduk. Sinop'tan iki tane milletvekilini böyle çıkardık, üçü de çıkarabilirdik aslında. ENGİN ALTAY (Sinop) - Yapma yahu! ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İnşallah, üçüncüsünü de bu nükleer santralı kurduktan sonra çıkaracağız, onu da size söyleyeyim. Evet... ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, burada, Karadeniz bölgesinin, ben, aynı zamanda milletvekiliyim; yani, böyle bir şey yapmam mümkün mü?! Ordu çıksaydı Ordu'ya yapacaktık; yani, biz, bunu isteyerek yaptık. Akkuyu'ya gelince; Akkuyu Belediye Başkanı geldi, ille bizim buraya yapın diye. YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Gidin yapın Sayın Bakan! ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bunlar artık farkına vardılar. Konya'ya yap diyenler var. İşte, Konya milletvekilimiz burada. Erzurum "yapalım" diyor... Yani, burada bir yanlışlık var, biz yanlışlığı düzeltiyoruz. HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Hayır, hayır, Mersin'e istemiyoruz. Lütfen... ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ayrıca, biraz önce tekrar çek (check) ettim. Zaten, böyle bir şey söyleyeceğini tahmin etmediğim bir başkandır, benim TÜBİTAK'tan da çok iyi tanıdığım ve iyi bir bilim adamıdır. TAEK Başkanına sordum. Acaba böyle bir şey oldu mu?.. "Kesinlikle böyle bir şey olmadı" dedi. HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Hayır, öyle bir şey yok; kesinlikle Mersin yok.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Akkuyu'nun zaten lisansı var. Akkuyu'yu zaten istiyorlar; ama, bizim tercihimiz Sinop. Niye Sinop; çünkü, Sinop'ta, biz, bir merkez kuracağız. Sinop'un kalkınması için de bu son derece önemli. Enerjiyi, bir kere, merkezinde kullanacak. İkincisi, çevrenin en temiz teknolojisi bu. Bir kere karbondioksit diye bir şey olmayacak, dumanı, isi pisi olmayacak, NOx denilen gaz olmayacak.
Atık meselesine gelince: Atığı bizden almak isteyen, satın almak isteyen ülkeler var. Atık bir sorun değil, atığın bir yönetimi var "atık yönetimi" diye; bu bir bilim olmuş artık, teknoloji olmuş ve bunu, istersek, bizden almak isteyen ülkeler paralanm basarak alır; çünkü, yakıtın kendisi de bir değer. Plotonyum üretmek için... Aynı zamanda, kendisi de tekrar yakıt olarak kullanılabilecek bir metadır. Atık o kadar korkulu bir şey değil. Bakın, biz dersimizi çalıştık. Şöyle söyleyeyim size: Beş kişilik bir aile elli yıl boyunca nükleer enerji kullanmış olsa, o ailenin, elli yıl boyunca beş kişilik bir aile nükleer enerji kullandığı zaman, bütün atığı, şu bir bardak kadar, 200 cc; bütün atık bu. Hani, atık şu kadar, yer gök sanki atık olacak, herkes kanser olacak, ölecek, bilmem ne... Ya, böyle bir enayiliği 443 ülke yapar mı?! Bunların içerisinde Amerikası var, Almanya, Fransa... Fransa, yüzde 78 elektriğini nükleerden kullanıyor.