Taşdelen: Kimse bankalardan kara para bildirimi beklemesin; ellerinde ne tecrübeli personel, ne sorgulayabilecek davranış modeli var

Taşdelen: Kimse bankalardan kara para bildirimi beklemesin; ellerinde ne tecrübeli personel, ne sorgulayabilecek davranış modeli var

Eski bankacı Erol Taşdelen, Sezgin Baran Korkmaz’ın kara para trafiğinin bankacılık sistemi üzerinden gerçekleştiğine dikkat çekerek, “Kara para trafiğinde bankalar sınıfta kaldı” dedi.

Taşdelen, bankaların kara para trafiğindeki rolünün hiç tartışılmadığını belirterek, “Normal şartlarda şüpheli işlemleri yapan bankanın şubeden başlayarak MASAK’a uzanan bir hiyerarşide bildirimler yapılması yasal zorunluluk. Ama acemi bir bankacının ya da ezbere verilen işlemleri sorgulamadan yapan personelin bunu yakalaması çok zor” dedi.

Taşdelen, bankaların şüpheli işlemleri belirleyip bildirmekte neden geç kaldığını şu cümlelerle anlattı:

“Diğer bir zorluk; bankalar maliyetleri düşürmek için tecrübeli eski personeli yeni çalışanlar ile değiştirdi. Yeni kuşak bankacılar sürekli hedefleme modeli ile baskı altına alınıyor. Gelen mevduatın kaynağını sorgulamıyorlar, çünkü sürekli mevduat bulduğu için övgü alınan bir sistem oluşturuldu. Bankacılık sektöründe bu ortamda şüpheli işlem tespiti nerede ise imkansız hale geldi. Her gün her saat bölgeler ‘Mevduat bulun‘ diye şubeyi mail trafiğine, tele-konferans  baskıları içinde mobbing düzeyine gelmiş durumda olan ‘Mevduat bulun!‘ koşullarında kimse paranın kaynağını sorgulayacak durumda değil. Hatta şubesindeki hesaplarda kara para tespit edilip mahkeme kararı ile bloke eden banka yöneticileri ‘Yaşasın belki de yıllarca bu para blokede kalacak, mevduatım düşmeyecek’ diye zil çalıp oynayacak duruma gelmiş. Bu ortamda kimse bankalardan kara para bildirimi beklemesin. Bunu yapacak ellerinde ne tecrübeli personel, ne de sorgulayabilecek davranış modeli kaldı.”

Taşdelen, bankaların müşterilerini tanımasıyla ilgili Türkiye Bankalar Birliği’ni uyarısına dikkat çekti:

“Metodolojide finansal kuruluşlar için getirilen yükümlülüklerin en önemlilerinin başında müşterinin tanınması yükümlülüğü gelmektedir. Müşterinin tanınması, sadece hesap açma esnasında kimlik tespiti yapılması ve kimlik bilgilerinin muhafazası ile sınırlı bir yükümlülük değildir.

Bu yükümlülük; müşteri kabul politikalarının belirlenmesi, müşteri tanımlama programı hazırlanması, bunlara bağlı risk alanlarının tespiti ve gerektiğinde, şüpheli işlem bildirimleri için kriterler oluşturulmasını da içeren geniş bir tedbirler bütününü kapsamaktadır.”

Bu cümleleri Türkiye Bankalar Birliği’nin internet sitesinden aldığını belirten Taşdelen şöyle devam etti:

“Hangi banka sizce bu basit, temel ve ana kurala uyuyor sanıyorsunuz. Hepimiz bankalarda hesap açtı, hiç zorluk yaşadık mı veya bu yönde sorgulandık mı? Çanta çanta para götürdüğümüzde hangi bankacı bunu nereden buldunuz; kaynağı ne diye sordu mu? Sormadığı gibi siz şubeden çıkar çıkmaz ilk işi bölgeye genel müdürlüğe ‘Şu kadar TL/USD yeni mevduat girişi oldu‘ diye mesaj çeker çekmez her taraftan tebrikler gelmedi mi; diğer şubelere ‘Bakın yapan nasıl yapıyor?’ diye hakaret içeren mailler atılmadı mı sanıyorsunuz? Her ay en fazla mevduat girişini sağlayan personeller CEO ile kahvaltılara davet edilip fotoğraflar banka içinde paylaşılmadı mı? Hepsi yapıldı! Ama işler terse gidince bankadan ilk çıkarılan bilin ki, alkışlanan o personel oldu! Sokaklarda ayakkabı boyarken nasıl oluyor da milyon dolarların havada uçuştuğu servetler ediniliyor kimse sorgulamıyor. Belli ki herkes 'yağarken biz de pay alalım' telaşı içine düşmüş.”