Taşıyıcı annelik için Ukrayna'yı tercih edenler savaş yüzünden bebeklerini alamıyor

Taşıyıcı annelik için Ukrayna'yı tercih edenler savaş yüzünden bebeklerini alamıyor

Ukrayna'da her yıl 2 binden fazla çocuk taşıyıcı annelik yöntemiyle doğuyor.

Ukrayna, diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak taşıyıcı annelik yöntemiyle doğan bebekleri doğum sertifikasında ebeveyn olmak isteyen anne ve babanın çocuğu olarak kaydediyor. Bu yüzden dünyanın birçok farklı ülkesinde yaşayan çift, taşıyıcı annelik yöntemi için Ukrayna'yı tercih ediyor.

Ülkede yaklaşık 50 tane üreme kliniği ve çok sayıda aracı ajans bulunuyor. Bu ajanslar, ebeveyn olmak isteyen çiftleri taşıyıcı anneler ile eşleştiriyor ve aradaki ilişkiyi sağlıyor.

Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle Ukrayna dışında yaşayan ve taşıyıcı annelik yöntemine başvuran çok sayıda ebeveyn savaş yüzünden bebeklerini alamıyor. Bebekler ise zorlu savaş koşullarında dünyaya geliyor.

Yaklaşık 500 taşıyıcı anneden sorumlu ve Ukrayna'nın en büyük aracı ajansı olan BioTexCom, yalnızca Kiev'de henüz anne ve babasına kavuşamamış 41 tane bebek olduğunu söylüyor. Bu bebeklere şehrin içinde kurulan bir bodrum katı kreşinde bakılıyor. Rus birlikleri ise şehrin sınırlarında başkente saldırmaya devam ediyor.

Ajans yetkilileri, her gün yeni bebeklerin doğduğunu ancak savaşın başlangıcından bu yana sadece dokuz ebeveynin bebeklerini almak için Kiev'e seyahat etme riskini göze aldığını aktarıyor, beş ebeveynin ise uzaktan taşıyıcı annelerin tahliyesini sağladığını söylüyor.

BioTexCom'un hukuk danışmanı olan Denys Herman, "Eğer durum değişmezse 100 bebeğin bakımından sorumlu olabiliriz" diyor.

Ajans, savaşın başlaması ve başkente doğru ilerlemesiyle bakımlarından sorumlu oldukları bebekleri Kiev'den uzaklaştırıp ülkenin batısında daha güvenli bölgelere götürüp götürmeme kararıyla mücadele ediyor, savaş ortamında bebekleri taşımanın risklerinin çok yüksek olduğunu ifade ediyor.

Ukrayna'dan ayrılan taşıyıcı anneler

Taşıyı annelerin yaşadığı zorluklar sadece Kiev'e özel değil.

Başkentin 80 kilometre güneyindeki Bila Tserkva şehrinde yaşayan ve Avustralya'da yaşayan bir çiftin bebeğini taşıyan Svetlana hikayesini anlatıyor.

Avustralya'daki Emma ile Svetlana 6 aydır irtibatta, çocuklarının fotoğraflarını paylaşıyor ve birbirlerini tanımak için uzun uzun sohbet ediyordu.

Ancak Rus birlikleri Bila Tserkva'ya saldırmaya başlayınca iki kadın çaresiz şekilde Svetlana'nın çıkış yollarını araştırmaya koyuldu.

Emma, hizmet aldığı daha küçük bir taşıyıcı annelik ajansının desteği ile özel otobüs buldu ve Svetlana ile aynı bölgede yaşayan iki diğer taşıyıcı anne ve 10 çocukları Moldova sınırına doğru 18 saatlik yolculuğa başladı.

Otobüs Moldova'nın başkenti Kişinev'e vardığında kadınlar ve çocuklar küçücük bir apartman dairesinde kalmaya başladı. Herkese yetecek kadar yatak olmadığı için yerde yatmak zorunda kalan Svetlana, Ukrayna'da bıraktığı eşi ve Almanya'ya kaçmak zorunda kalan annesi için endişeleniyordu.

Annesi ile her telefon konuşmasında gözyaşlarına boğulan Svetlana, "Savaşın bu şekilde aileleri birbirinde ayırması canımı çok yakıyor. Moldova'da kendimi güvende hissediyorum ama kalbim Ukrayna'da" diye anlatıyor.

Svetlana, Moldova'daki taşıyıcı annelik kuralları yüzünden doğumunu Ukrayna'da sınıra yakın yapmaya hazırlanıyor.

Ukrayna'dan ayrılamayanlar

Tüm taşıyıcı anneler Svetlana gibi Ukrayna'dan ayrılamıyor.

Harkov'da ev almak için para biriktiren ve iki oğluyla yaşayan Nastya, savaş başladığına ikinci taşıyıcı hamileliğinin sonuna yaklaşıyordu ve birkaç gün sonra ikiz bebeklere doğum yaptı.

Harkov'da kaldığı hastane sığınağının duvardan duvara şilteler ve beşiklerle kaplı olduğunu anlatan Nastya, şehrin bombardıman altında olduğu dönemde iki çocuğuyla hastanenin deposunda kaldığını söylüyor.

Mıkolayiv'de bir hastanenin bodrum katında doğum yapmayı bekleyen anne

Harkov'da saldırılar devam ettiği için Nastya ve ailesi ajansın desteğiyle geçen hafta sınıra seyahat etti ve ikiz bebekleri ebeveynlerine teslim etti. Nastya aileden bir daha haber alamadı.

Taşıycı anneler ile ilişkiler güçleniyor

Emma ve eşi Alex, Avustralya'daki taşıycı annelik kuralları yüzünden çocuklarına doğum yapacak birisini bulmakta zorlanmıştı. Avustralya'da yalnızca fedakar taşıyıcı annelere izin veriliyor, yani annelik yapan kadınlara bir ödeme yapılamıyor.

Savaş başlamadan önce Emma ve eşi Ukrayna'ya seyahat etmeyi ve doğumdan önce Svetlana ile vakit geçirmeyi planlıyordu. Bu artık mümkün gözükmüyor.

Ancak Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı devam ettikçe taşıyıcı anneler ile ebeveynler arasındaki ilişkiler de güçleniyor.

Gerçek isimlerini vermek istemeyen ve bu yüzden Christine ve Tatiana isimlerini kullandığımız iki kadın için de durum böyle.

Tatiana, Christine'in bebeğinin taşıyıcı annesi.

Zaporijya'da, Rus birliklerin birkaç hafta önce Avrupa'nın en büyük nükleer santraline saldırıda bulunduğu kentte yaşayan Tatiana ve 6 yaşındaki oğlu, saldırıdan sonra Polonya'ya kaçtı.

Christine ise Tatiana ile tanışmak için Polonya'ya seyahat etti, onu İngiltere'ye davet etti. İki kadın bu süreçte birbirlerini tanımaktan keyif aldıklarını anlattı.

Tatiana, üç yıllık bir vize ile İngiltere'ye gitmeye hazırlanıyor. Christine ve eşi doğumdan sonra Tatiana ve oğlunun orada yaşamaya devam edebileceğini söylüyor.

Emma ise Svetlana'nın Moldova'ya varmasıyla yaşadığı acı tatlı sevinci anlatıyor.

"Svetlana, bir elinde McDonalds'dan aldığı dondurma, diğer elinde balon ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle poz veren en küçük kızının fotoğrafını gönderdi. Fotoğraf bana bütün çocukların aileleri ile birlikte ve güvenli şekilde yaşaması ve hayattan keyif alması gerektiğini hatırlattı."