AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal’ın daha sonra düzeltmeye gittiği sözlerindeki isim; Türk Tiyatrosu'nun ve beyaz perdenin unutulmaz Ermeni sanatçısı Adile Naşit'in, Meclis arşivinde de yer aldığı ortaya çıktı.
Ermeni gazetesi Jamanak’ın 2013'teki kuruluş yıl dönümüne katılan dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ermeni asıllı vatandaşların kültür, sanat ve ekonomideki katkılarına dikkat çektiği konuşmasında, "İçinde bulunduğumuz binada, Balyan ailesinin izleri vardır. Buna minnet duymamak mümkün değildir. Tonton ve sevimli halleriyle Nubar Terziyan'ı, Adile Naşit'i, Vahi Öz'ü, rolü icabi kötü adam ama pırıl pırıl insan Kenan Pars'ı, Turgut Özatay'ı, hüzünlü tebessümüyle Sami Hazinses'i ve Toto Karaca'yı yıllarca Yeşilçam'da izledik” diyor.
Çiçek’in konuşmasında tüm sanatçıları tek tek isimleriyle sayması dikkat çekiyor.
Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, 2 Kasım 2013 tarihli konuşması ve o gün yapılan haberin Meclis Haber Portalı arşivi şöyle:
“İstanbul'da 28 Ekim 1908'den bu yana yayın hayatını sürdüren Ermenice gazete Jamanak, kuruluş yıl dönümünü, Yıldız Parkı'nda düzenlenen etkinlikle kutladı. Etkinlik, Episkopos Sahak Maşalyan'ın yaptırdığı duayla başladı.
Cemil Çiçek, burada yaptığı konuşmada, Jamanak gazetesinin kuruluş yıl dönümünü tebrik etti. Gazetenin 100 yılı aşkın süredir Ermenice kesintisiz şekilde yayınını sürdürdüğünü aktaran Çiçek, "Jamanak gazetesi, Ermeni vatandaşlarımızın sesi olmaya ve yurt dışındaki Ermenilerle ilgili gelişmeleri yansıtmaya çalışmaktadır. Kendilerine bu yolda güç ve başarı diliyorum. Jamanak gazetesi gibi yayın organları basın yayın hayatına farklı bir renk ve soluk katmaktadır. Böylesi ses ve renkler bizim zenginliğimiz olduğu gibi, demokrasimizin gelişmişliğinin de ölçüleridir. Jamanak gibi yayın organlarının artmasını temenni ediyorum. Bunun, demokrasimizin gelişmesine de büyük katkı sağlayacağına inanıyorum" diye konuştu.
Ermenilerle Türklerin asırlardır bir arda yaşadığını ve bu topraklar üzerinde ortak anılar oluştuğunu ifade eden Çiçek, Ermeni asıllı vatandaşların kültürün, sanatın, sosyal hayatın ve ekonominin gelişimine katkı sunduklarını, pek çoğunun mimar, iş adamı ve sanatçı olarak hizmet ettiklerini dile getirdi. Çiçek, şöyle devam etti:
"İçinde bulunduğumuz binada, Balyan ailesinin izleri vardır. Buna minnet duymamak mümkün değildir. Tonton ve sevimli halleriyle Nubar Terziyan'ı, Adile Naşit'i, Vahi Öz'ü, rolü icabi kötü adam ama pırıl pırıl insan Kenan Pars'ı, Turgut Özatay'ı, hüzünlü tebessümüyle Sami Hazinses'i ve Toto Karaca'yı yıllarca Yeşilçam'da izledik. Hiç farklı ve öteki olduğunu düşünmeden kah neşeyle, kah kızgınlıkla seyrettik onları. Sanatın sunduğu iklimde anlattıkları insanlık haline tanıklık ettik. Sanatçı Bimen Şen, Asu Maralman ve soyadını Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği Kemani Nubar Tekyay, müzikleriyle kulaklarımızın pasını sildiler. Atatürk'ün yakın dostları İğneciyan, Gazi'nin Şam'da yaşamını kurtaran Garabed Tombalyan, Osmanlı Orduları başhekimi Sarkis Garabetyan, Kafkas cephesinde kahramanca çarpışıp yaralanan ve sonrasında Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu başuzmanlığına getirilen Agop Martanyan ve daha niceleri. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ilk gayrimüslim milletvekili olarak yer alan Berç Keresteciyan, ay-yıldızlı bayrağımızı dalgalandıran Garbis Zakaryan, milli sporcularımız Harutyan Artan, Zarep Kalpakcıyan, Sarkis Güllap, 1912'de kendi imkanlarıyla gittikleri Stockholm Olimpiyatları'nda kazandıkları madlyaları milletimize armağan eden Vaham Papazyan ve Mıgırdıç Mıgıryan tarihimizdeki özel yerlerini aldılar. Hepsini saygıyla ifade etmek istiyorum. Tabii ki ifade etmemiz gereken en büyük husus, Ermeni asıllı vatandaşlarımızın istiklal mücadelemize katkılarıdır. Bu insanlar milli mücadelemize katılmış ve bugün sahip olduğumuz bağımsızlığımızı ve onun sonunda kurduğumuz cumhuriyeti ve demokrasiye giden yolu birlikte aşmışlardır."
Yüzyıl önce Anadolu'da insanların birbirinin kültürüne, diline, inancına saygı duyarak bir arada yaşadığını ifade eden Çiçek, "Ne zaman ki sömürgeci ve emperyalist politikalar geldi, insanlar birbirine düşman oldu. Dinsel, dilsel, etnik farklılıklar araya bir nifak gibi girdi. Farklılıkları barış içinde bir arada yaşatan o iklim kayboldu. Sonuçta kavgalardan çok çekmiş ama sevgi ve kardeşliği de yaşatmış olan bu kadim Anadolu coğrafyası bir yangın yerine dönüştü. Savaşlar oldu, siyasi yapılar dağıldı, sınırlar değişti. Türkler de Ermeniler de o dönemde çok büyük acılar yaşadı. Bizlere belki travmatik bir tarih bırakıldı. Bunu bir kavga konusu yapmadan geçmişle yüzleşmek bizim görevimizdir. Şuna da dikkati çekmek istiyorum; tarih ders çıkarmak için vardır. Ders alınırsa benzer sorunlar ve acılar tekrarlanmaz. Geldiğimiz noktada tarih, saygı ve uzlaşıyı, birlik ve beraberliği, empati ve anlamayı zorunlu kılmaktadır. Birbirimizin halini, derdini anlayabilmeli, uzlaşı diliyle konuşabilmeliyiz" dedi.
Çağdaşlık yolunda kat edilen mesafelere rağmen hala demokrasi, temel hak ve özgürlükler, barış ve uzlaşı kültüründe eksiklerin olduğunu gördüklerini kaydeden Çiçek, şöyle devam etti:
"İçeride demokrasi problemleriyle uğraşıyor, uzlaşı kültürünü, saygı ve diyalog anlayışını artırmaya çalışıyoruz. Temel haklar ve özgürlük alanlarını geliştirmeye, demokrasimizi ileriye götürmeye, çağdaş bir anayasayı yapmaya çalışıyoruz. Azınlık haklarını, kültürel hakları genişletmenin gayretini veriyoruz. Demokrasi konusunda daha özgürlükçü ve gelişmiş bir anlayışa ulaşmaya çalışıyoruz. Kat edecek epey yolumuz var. Herkesin güven içerisinde olduğu, kimsenin birbirini ötekileştirmediği bir siyasi iklimi oluşturmaya hep birlikte gayret ediyoruz ve etmeliyiz. Kimsenin 'güvercin tedirginliğinde' yaşamadığı, herkesin bu ülkenin onurlu bir ferdi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak başı dik yaşadığı bir ülkeyi kurmaya çalışıyoruz. Barış ve dayanışmanın en büyük değer olduğu bir anlayış için çaba veriyoruz. Buna ihtiyacımız olduğu açıktır. İç barışımız için, daha çağdaş ve gelişmiş bir ülke olabilmemiz için bu anlayışa ihtiyacımız vardır. Bunu da hep birlikte yapacağımıza inanıyorum. Etnik kökeni ne olursa olsun her vatandaşımız bu ülkenin onurlu ve değerli bir ferdidir. Eşit ve onurlu muamele görmeyi hak eder. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızın barış içerisinde bir arada yaşaması temel arzumuzdur."
Son dönemde özgürlükler konusunda önemli adımlar atıldığını kaydeden Çiçek, son açıklanan demokratikleşme paketinde de haksız yere el konulan vakıf mallarının iade edildiğini, demokrasi geliştikçe bu gibi sorunların telafi edileceğine de inandığını belirtti.
Sinema oyuncusu Kenan Pars'ın, "Türkiye'de doğan, Türk gibi yaşayan adama ne denir? Ben bir Türküm. Türk olmanın anlamını hissediyorsan sen de bir Türksün" şeklindeki sözlerini hatırlatan Çiçek, Jamanak'a yayın hayatında başarılar dileyerek konuşmasını tamamladı.
Gazetenin genel yayın yönetmeni Ara Koçunyan ise gazetelerinin Türkiye'de kesintisiz olarak yayınlanan, Ermenilerin de dünya üzerindeki en eski gazetesi olduğunu söyledi. 5 yılı aşkın süredir Jamanak'ın 100. yılını çeşitli etkinliklerle kutladığını ifade eden Koçunyan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile kendilerine destek verenlere teşekkür etti.
Gazetenin yaşamını sürdüreceğini aktaran Koçunyan, "Biz el ele vermiş, ezeli ve ebedi olduğuna inandığımız bu topraklar üzerinde yaşayan Ermeni cemaatinin, devletimizin güvencesi altında olan haklarını kullanarak, varlığını, kimliğini idame ettirmeye çalışan bir cemaatin mensuplarıyız. Bir aile olarak, kendimizi var sayıyoruz. Biz de bu büyük ailenin bir hücresi, bu büyük ailenin bir iletişim organı olduğumuzun bilincinde mesliğimizi, misyonumuzu idame ettirmeye devam ediyoruz. Bunları anlatmamın nedeni, içinde bulunduğumuz dönemde, geleceğimizi de nasıl yoğuracağımızı düşünmeye başladığımız bir aşamada herkesin bilmesini isityoruz ki, bu gazetemiz yine kendi köklü geleneğinden beslenerek, yine bu cemaatin gazetesi olduğunun bilincinde, baştan düşünerek, baştan formüle ederek hepinizin desteğiyle inşallah hayatını sürdürecek. Buna inanıyoruz. Bunun için öz güvene sahibiz" ifadelerini kullandı.
Gazetenin imtiyaz sahibi Sarkis Koçunyan, TBMM Başkanı Çiçek'e, gazetenin kurucularından Misak Koçunyan'ın heykelini hediye etti.
Etkinliğe, Çiçek'in yanı sıra dönemin Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay ile ruhani liderler ve çeşitli vakıf ve dernek temsilcileri katıldı.
Jamanak, Sarkis ve Misak Koçunyan kardeşler tarafından 28 Ekim 1908'de kuruldu. Ermeni cemaatinden haberler, kültür ve sanat ile siyasi gelişmeleri sayfalarına Ermenice olarak taşıyor.
Adile Naşit, 17 Haziran 1930’da İstanbul’da doğdu. Asıl adı Adile Keskiner’dir. Tiyatro oyuncusu Amelya Hanım ile ünlü komedyen Naşit’in kızıdır Babasının ölümü üzerine öğrenimini yarım bırakarak,1944 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk Tiyatrosu’na girdi. Daha sonra Muammer Karaca’nın tiyatrosuna girdi. 1948’de komedi oyuncuları Aziz Basmacı ve Vahi Öz’le birlikte kurdukları toplulukta 1951 yılına kadar çalıştı. Yine 1948yılında Lüküs Hayat filmi ile oyunculuğa başladı. 1950’de, kendisi gibi tiyatorcu olan Ziya Keskiner ile evlendi. 1954’te yeniden Muammer Karaca Tiyatrosuna döndü ve 1960’a dek burada çalıştı. 1961’de, eşi Ziya Keskiner ve abisi Selim Naşit Özcan ile birlikte, Naşit Tiyatrosu’nu kurdular.1976’da İşte Hayat adlı filmdeki rolüyle, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Unutulmaz Hababam Sınıfı filmlerinin birçoğunda, müstahdem kadın rolüyle yer aldı.1981 yılında TRT televizyonunda Uykudan Önce isimli bir çocuk programı yapmaya başladı. 11 Aralık 1987’de İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.