TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Mevcut durumda bizler, Afganistan’a rasyonel ve sağduyulu yaklaşmak ve buradaki yeni realiteyi görmek durumundayız. Taliban, ülkeyi tamamen ele geçirdi ve Afganistan’ın hakim grubu olarak ülkeyi yönetme gücünü elinde bulunduruyor." değerlendirmesini yaptı.
Şentop, İtalya'nın önde gelen haber ajansları ANSA ve Nova'ya ayrı ayrı röportaj vererek, uluslararası gündemdeki konuları değerlendirdi.
ANSA'ya verdiği demecinde, Afganistan'la ilgili bir soru üzerine TBMM Başkanı Şentop, "Bu noktada uluslararası toplumun, yönetimde kimin olduğuna bakmadan Afgan halkıyla dayanışma göstermesi gerekiyor. Afganistan’da derin bir insani ve ekonomik kriz var ve odaklanmamız gereken esas nokta burasıdır." ifadesini kullandı.
Şentop, "Mevcut durumda bizler, Afganistan’a rasyonel ve sağduyulu yaklaşmak ve buradaki yeni realiteyi görmek durumundayız. Taliban, ülkeyi tamamen ele geçirdi ve Afganistan’ın hakim grubu olarak ülkeyi yönetme gücünü elinde bulunduruyor." değerlendirmesini yaptı.
ANSA'nın Libya ilgili sorusu üzerine Şentop, şunları söyledi:
"Libya'da seçimlerin planlandığı gibi 24 Aralık’ta yapılmasını destekliyor ve önemsiyoruz. Seçimlerin güvenli ve istikrarlı bir ortamda düzenlenebilmesi için Milli Birlik Hükümetinin yetkilerini, ülke genelinde engellerle karşılaşmadan kullanabilmesi gerekmektedir. Gelecek hükümetten beklentimiz de çok açıktır; Libya’nın egemenliği, toprak bütünlüğü ve siyasi birliği korunmalı, ülkede düzen sağlanmalıdır."
Türkiye-İtalya ilişkilerinde geçen nisanda Başbakan Mario Draghi'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için kullandığı ifadelerin ve bunun etkisinin sorulduğu Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Maalesef Avrupa Birliği yönetiminin yaptığı önemli bir protokol hatasının ardından Mario Draghi'nin böyle bir ifade kullanması çok talihsizdi ve temelsizdi. Yine de bu krizi geride bırakmak için bazı olumlu gelişmeler de yaşanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başbakan Draghi son olarak 8 Eylül'de bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş ve ülkelerimiz arasındaki üst düzey temasların devam ettirilmesi yönündeki irade ortaya konmuştur.
Bugün, İtalya ve Türkiye, stratejik ortaklığa sahip dost ve müttefiklerdir. İtalya’nın ülkemizin AB üyelik sürecine ve Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik verdiği destekten memnuniyet duyuyorum. Ayrıca iki ülkenin önünde büyük ekonomik fırsatlar bulunuyor. 2021 yılının ilk 7 ayındaki ikili ticaretimizin, salgın öncesindeki seviyeyi aşması bize bu konuda umut vermektedir."
TBMM Başkanı Şentop, Nova ajansına verdiği demecinde de Türkiye-İtalya ilişkilerine yönelik, şunları kaydetti:
"Bugün baktığımızda da İtalya ve Türkiye, stratejik ortaklığa sahip dost ve müttefiklerdir. Mevcut stratejik ortaklığımızı ve ikili, bölgesel ve küresel konulardaki çok yönlü iş birliğimizi geliştirmeye önem veriyoruz ve parlamenter seviyede iş birliğini geliştirmek için gayret gösteriyoruz. Parlamentolarımızın Dışişleri komisyonlarının da çok yakın bir ilişki içinde olduğunu biliyorum ve bu ilişkinin artarak devam ettirilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum."
İtalya ile olan ekonomik ilişkilere de ayrı bir parantez açmak gerektiğini dile getiren Şentop, "Salgın öncesinde ikili ticaret hacmimiz 20 milyar dolar civarındaydı ve İtalya, bizim için önemli bir ortak. Geçtiğimiz yıl, 977 milyon dolarlık yatırım yapan İtalyan yatırımcılar, ülkemize en fazla doğrudan yatırım yapan yatırımcılar olmuştur. Bu durum, Türkiye’nin İtalyan yatırımcılara sağladığı fırsatları ilk elden göstermektedir. Yatırımcıları teşvik etmek için salgın öncesinde sağlanan birçok fırsat bundan sonra da İtalyan yatırımcılara sağlanmaya devam edecek." diye konuştu.
G20’de "İnsanlar" başlığının, toplantının temalarından birisi olmasına rağmen kabul edilmesi öngörülen deklarasyonda, göçle ilgili hiçbir vurgu olmadığına dikkati çeken Şentop, "Bu yüzden Türkiye olarak, böylesine önemli bir konunun deklarasyonda olması gerektiğini düşünerek metne bir şerh düştük. Şerhimizde de sığınmacı krizi konusunda uluslararası toplumun daha fazla sorumluluk alması gerektiğini, bu yükün sadece komşu ülkelere bırakılamayacağını belirttik." ifadesini kullandı.
Şentop, Afganistan ile ilgili olarak "Bu noktada, uluslararası toplumun beklentisi de toplumun tüm farklı kesimlerinin temsil edildiği ve farklı seslerin duyulabildiği bir yönetimin ihdas edilmesidir. Türkiye de başından beri, Afganistan'da kapsayıcı bir anlayışla hükümet kurulmasını desteklemiş; kurulacak hükümete tüm Afganların aidiyet hissetmesi gerektiğini belirtmiştir. Biz Türkiye olarak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Afgan halkının yanında olmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Şentop, Afganistan'da insani kriz yaşandığını dolayısıyla insanların burayı terk etmesinin görece anlaşılır bir durum olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin 4 milyona yakın sığınmacıyla son 7 yıldır dünyada en fazla sığınmacıya koruma sağlayan ülke konumunda olduğuna değinen Şentop, "2016'dan sonra Suriye’deki askeri varlığımızın en önemli sebeplerinden biri, terör koridorunu engellemenin yanında buradaki güvenlik ortamını tesis ederek düzensiz göçü durdurmaktı. Şimdi de Afganistan-İran hattından gelen göç dalgasının kontrol altında tutulması gerekiyor." ifadesini kullandı.
Göç konusunun Avrupa’daki etkilerine ilişkin Şentop, şöyle devam eti:
"Göç, sadece ekonomik ve sosyal boyutları olan bir mesele değildir. Göçün siyaset üstündeki derin etkileri de Avrupa ülkelerinde yakinen hissedilmektedir. Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya yaşanan düzensiz göç akınları ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığının yükselmesine neden olmaktadır. Bu durum, aşırı sağ ve popülist partiler tarafından da ülkelerin demokratik ve özgürlükçü işleyişlerini tehdit edecek şekilde istismar edilmektedir."
İklim değişikliğinin en sıcak ve acil çözüm gereken konu olduğunu vurgulayan Şentop, Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını kaydetti.
Paris İklim Anlaşması'nın bu ay için TBMM’de onayladığına dikkati çeken Şentop, şu değerlendirmede bulundu:
"Böylece Türkiye de iklim değişikliği konusunda en önemli anlaşma olan Paris Anlaşması'nın bir parçası olacaktır. Şunun da altını çizmem gerekiyor; Türkiye zaten anlaşma çerçevesindeki taahhütlerini yerine getiriyordu. Diğer yandan iklim değişikliğiyle ilgili ulusal planlarımız da işlemekte. Ayrıca Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı'na uyum için gereken eylem planını hazırlayıp devreye aldık. Biz tüm bunları yapmak zorundayız. Çünkü ülkelerimizin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisidir.
Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında bütün gerekli adımları atacaktır. Karbon salınımının minimize edilmesi, 2050’deki hedefe ulaşılması hatta bu yönde örnek bir ülke haline gelinmesi TBMM’nin ana gayesidir. İlgili kurumlarımız da titiz çalışmalarına, güncel gelişmeleri takip ederek devam etmektedir."