Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan Üçlü Meclis Başkanları 2. Toplantısı'nın açılış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Göç dalgalarının ortaya çıkmasına neden olan, başka ülkelerdeki insanca yaşanabilecek şartları ortadan kaldırmaktan çekinmeyen, insanlara sadece çıkarlarıyla örtüştüğü sürece değer veren tüm devletler de artık bu veballerinin sorumluluğunu üstlenmeli, bedelini karşılamalı, külfetini paylaşmalıdır" dedi.
Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan arasındaki iş birliğini geliştirme amacıyla oluşturulan Üçlü Meclis Başkanları 2. Toplantısı, Bakırköy'deki bir otelde gerçekleştirildi. Üçlü yapının ilk toplantısı, geçtiğimiz yıl Azerbaycan'da yapılmıştı. Bu yıl İstanbul'da gerçekleştirilen ikinci toplantı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi Başkanı Sahiba Gafarova ve Pakistan Milli Meclisi Başkanı Raca Pervez Eşref'in açılış konuşmaları ile başladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Şentop yaptığı konuşmada, "Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler, herhangi üç ülke arasındaki ilişkiler gibi değildir. Aramızdaki kardeşlik bağı ortak tarih, ortak kültür ve ortak din ile sürekli beslenerek ve güçlenerek pek az millet ve ülkenin ulaşabileceği bir seviyeye ulaşmıştır" ifadelerini kullandı.
Şentop, şöyle konuştu:
"Tarihin akışının değişmeye başladığı günlerden geçiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, katliamlarla geçen 20. yüzyılın siyasi, hukuki ve ekonomik dengeleri bozuldu. Bu dönemin istikrarsızlıklarına çözüm üretmek üzere ortaya çıkan kurumlar, işlemez; işlev görmez hale geldi. Uluslararası kurumlar ve tezleri, bütün bir dünya ve insanlık için iddia ettikleri barış, asgari refah ve insanca yaşama şartlarını üretemedi.
Çifte standartla hareket etme hastalığına düçar olan bu kurumların sahte çıkışları artık çok daha göze batar hale geldi. Bazı ülkelere Birleşmiş Milletler kararlarına uymadıkları için müdahale edilirken; onlarca Birleşmiş Milletler kararını tanımayan, dünya ile alay edercesine bu kararları ihlal eden ülkelere kimse sesini çıkartmadı. Bu tür çifte standartlı yaklaşımlar uluslararası kuruluşların ve zeminlerin güvenilirliğini aşındırmış ve sonunda tüketmiştir."
Tüm dünya derin ve hatta kronik hale gelmiş bir mülteci krizi ile karşı karşıya. Mülteci krizi ancak ve ancak, bu durumun ana nedenleriyle mücadele etmekle mümkün olabilir. Ve böyle bir mücadelenin samimiyetle yürütülmesi; her bir mültecinin yaşam hakkının, tüm dünyadaki tüm insanların yaşam hakkı kadar değerli olduğunun bilincine ve inancına sahip bir medeniyetin temsilcilerinin öncülüğüyle mümkündür. Ancak bugün bu göç dalgalarının ortaya çıkmasına neden olan, başka ülkelerdeki insanca yaşanabilecek şartları ortadan kaldırmaktan çekinmeyen, insanlara sadece çıkarlarıyla örtüştüğü sürece değer veren tüm devletler de artık bu veballerinin sorumluluğunu üstlenmeli, bedelini karşılamalı, külfetini paylaşmalıdır.
Dünyanın jeopolitik ve ekonomik ağırlık merkezi hızla Asya'ya kayıyor. Asya kıtasının her bölgesinde etkileyici bir kalkınma ve gelişim süreci yaşanıyor. Asya ve Avrupa kıtalarının ayrılmaz bir parçası olan Türkiye de kendi içinde ve büyük Avrasya coğrafyasında sürmekte olan kapsamlı dönüşüme uygun bir şekilde “Yeniden Asya inisiyatifi ile Asya yüzyılını karşılıyor. Bu girişimle, Türkiye mevcut siyasi ve ekonomik kurumsal taahhütlerini dikkate alarak, Asya genelinde ortaya çıkan çok yönlü dinamizmden daha iyi ve verimli biçimde yararlanmayı ve buna katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Türkiye olarak Asya'ya sadece siyaset ve güvenlik eksenli bir zaviyeden bakmıyoruz.
Ekonomik, kültürel ve sosyal ilişkilerin güçlendirilmesine de fevkalade ehemmiyet gösteriyoruz. Şüphesiz, Modern İpek Yolu'nun canlandırılması bölgelerimizin refahı ve kalkınmasına ciddi ivme kazandıracaktır. Bu meyanda yürüttüğümüz Orta Koridor Girişimi ile yaptığımız ulaşım ve enerji iletim hattı yatırımları ile bu girişimde ciddi bir rol oynuyoruz.
Türkiye, bölgelerimizde güvenlik ve istikrarın tesisine ihtiyaç duyulan her hadisede dost ve kardeşlerinin yanında durmaya devam edecektir. Azerbaycan ve Pakistan ile el ele, omuz omuza beraberce hareket edecektir. Bu vesileyle Azerbaycan ve Pakistan'a, geçtiğimiz hafta 6'ncı yıldönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz hain darbe girişiminin arkasındaki FETÖ terör örgütüyle mücadeleye verdikleri destek için teşekkür ediyorum. Azerbaycanlı ve Pakistanlı kardeşlerimizin Kıbrıs Türklerine desteklerinin ve KKTC'yle parlamentolar arası temasların artarak devam edeceğine inanıyorum." (DHA)