TBMM Başkanı Yıldırım: Bu topraklarda terörün t'si kalmayacak (4)

\'DÖRT DÖNEM MİLLETVEKİLLİĞİ, MESLEK HASTALIĞINA GİRİR Mİ?\'İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği tarafından Sabancı Kültür Merkezi’nde Meslek Hastalıkları Kongresi düzenlendi. Kongreye, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, CHP ve Ak Parti İzmir Milletvekilleri, iş dünyası ve sendika temsilcileri yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Kongrede konuşan Meclis Başkanı Binali Yıldırım, sözlerine espri yaparak başladı. İsim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na göndermede bulunan Yıldırım, \"Doktorlarımıza sormak lazım; biz dört dönem milletvekiliyiz. Bu meslek hastalığına girer mi, girmez mi? Sürekli sendika başkanı olanlar meslek hastalığına yakalanmış mı, yakalanmamış mı? Oda başkanları, kooperatif başkanları, sürekli muhtarlık yapanlar meslek hastalığı grubunda mıdır değil midir? Seçim kaybettiği halde koltuk kaybetmeyen parti başkanları bu hastalığın içinde midir, değil midir programa dahil etmek lazım” diye konuştu.İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİNE DİKKATİ ÇEKTİDaha sonra iş sağlığı ve güvenliğinin son derece önemli bir konu olduğunu kaydeden Binali Yıldırım, toplantıda bulunanların önemli bir bölümünün hekim olduğunu düşündüğünü söyledi. Yıldırım, “Bizi bu topraklarda var eden, Söğüt’te başlayan yolculuğumuz ve orada Osmanlı’nın bütün dünyaya ilan ettiği bir prensibimiz var. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ Bu nedenle hekimlerimiz çok önemli. Hekimlik kutsal bir meslek. Yapılan işlerin doğurduğu farklı sıkıntıların ortak adı olan meslek hastalıkları sıradan hekimlik ile tedavi edilecek bir iş değil, uzmanlık gerektiriyor. Bu nedenle meslek hasatlıkları bölümünün DEÜ’de kurulması bu bakımdan heyecan verici bir fikir. Bu şehrin milletvekili olarak bu projeye gönülden destek veriyorum\" dedi.YILDIRIM’DAN ÖZELEŞTİRİYalnızca tıbbi tedbirler ile meslek hastalıklarıyla mücadele edilemeyeceğini vurgulayan Binali Yıldırım, çalışma hayatında 3 ayağın bulunduğunu, bunun; çalışan, çalıştıran ve iş yeri olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “Bunlardan hangisi daha önemli, hangisi daha önemsiz? Patron olabilirsiniz ama çalışan olmayınca üretim olmaz. Çalışan işin merkezindedir” diye konuştu. Türkiye’de her hangi bir konuda sorun yaşanmadan yasal düzenlemelerin yapılmadığını ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:“Maalesef ülkemizde herhangi bir konuda yasal düzenleme hayatın doğal akışı devam ederken yapılmıyor. Nerede bir kaza var, nerede olağanüstü gelişme oldu; telaşla, panikle bir düzenleme yapıyoruz. Sonra o düzenlemeyi ya çok abartıyoruz ya da ihmal ediyoruz ve uygulama kabiliyeti sınırlı oluyor. Her kazadan sonra bir düzenleme yapmak yerine hiçbir kaza olmadan oturup uzmanlarıyla, çalışanlarla, çalıştıranlarla, akademisyenlerle, hekimlerle enine boyuna görüşüp konuşup yapmak bizi daha doğru sonuca götürecektir. 2012’de çıkardığımız kanunla kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin bütün çalışanlar kapsama dahil edildi. Kanun ile bütün işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortama hedeflendi. Kanun kapsamına stajyerler ve çıraklar da dahil edildi. Her çalışanın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanması öngörüldü. Alınması gereken tedbir, yapılması gereken düzenleme ihtiyacı varsa Meclisimiz bunu yapacaktır. Ben bu noktada Meclisin meslek hastalıklarına, çalışan hayatının her kesimin beklentisini sağlayacak şekilde düzenlenmesi bakımından çok ciddi çalışmalar yapabileceğini düşünüyorum.”‘DÜNYADA 2,5 MİLYON İNSAN HAYATINI KAYBEDİYOR’Bugün 7,5 milyar dünya nüfusunun 3 milyardan fazlasının emeği ile geçindiğini, yani çalıştığını söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti:\"Alın teri ve akıl teri döküyor. Bu insanlar çalışma şartlarının kötü olması sebebiyle ya canlarını ya da sağlıklarını riske atarak üretim yapmak zorunda. Dünyada 1 milyona yakın iş kazası meydana geliyor. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl dünyada 2,5 milyon insan hayatını kaybediyor. Ayrıca çok sayıda insan da artık engelli hale geliyor, iş göremez hale geliyor. Türkiye’de 1 milyon 800’ü aşan işyerinde 20 milyondan fazla çalışan var. İşyerlerinde her şey mükemmel desek, doğru demiş olmayız. Zaman zaman kazalar olmuyor değil. Haslıklar oluyor. Kazalar ve meslek hastalıkları dikkate alındığında dünyada durum neyse Türkiye’de de aynı. Bu durumdan en fazla zararı yine kendimiz görüyoruz. Sosyal barışımız yara alıyor. Maddi kayıpları biraz daha çalışarak, yorularak telafi edebiliriz ama kaybettiğimiz canları, kaybolan sağlığı geri getiremiyoruz mevcut tablonun resmini doğru çekip gelecekte neler yapmamız lazım geldiği üzerinde daha çok düşünmeliyiz. Bu toplantılardan ortaya çıkacak sonuçların yasal düzenleme gerektiren kısımlarını TBMM ile paylaşacağınızı ve milletvekilleri vasıtasıyla takip edeceğinizi düşünüyorum. Yasal tedbir gereken konularda üzerimize düşen sorumluluğunu yerine getireceğimizden emin olabilirsiniz. Türkiye’nnin petrolü, doğalgazı yok, yani mutlak üstünlüğümüz yok. Her kuruşumuzu alın teri ile kazanıyoruz. Çalışanın güvenliği ve ortamın huzuru çok önemli. Bazı zorluklar yaşadığımız gerçek. Ancak yaşadığımız sıkıntılar işçileri de, işverenleri de yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Ama şunu bilmenizi istiyorum, bu durum geçicidir.”‘MİLLİ PARALARINI SİLAH OLARAK KULLANIYORLAR’Ekonomideki gelişmeler üzerinden konuşmasını sürdüren Binali Yıldırım, “Dünyadaki mevcut statükonun bozulmasını istemeyen kimi ülkeler milli paralarını silah olarak kullanmaktan geri durmuyor. Türkiye’deki iş ortamını da tehdit eden bu operasyonlar işçilerimizin çalışma güvencesine de zarar veriyor. Geçmişte de benzer sıkıntılarla karşı karşıya kaldığımızı hatırlayın. Türkiye güçlendikçe bu sıkıntıların üstesinden geleceğimizden şüpheniz olmasın. İstenen açık ve nettir. Başına ve ensesine vurularak ekmeyi alınacak bir Türkiye istiyorlar. Bu eskiden böyleydi. ‘Benim de söyleyecek sözüm var’ diyen ve ‘bölgemdeki olan bitenden ben de sorumluyum, binlerce kilometre uzaktan gelip burada proje yürütenlere karşı dimdik duralım, sınırlarımızı tehdit eden terörü sadece sınır içinde değil sınır dışında da kaçtıkları yere kadar kovalayarak yok edelim’ diyen, şimdi Fırat’ın doğusunda teröre kaşı amansız mücadele eden Türkiye var” dedi.‘ÖZGÜRLÜK VE GÜVENİK BİR ARADA OLMALI’Daha sonra terör saldırılarına dair konuşan Yıldırım, şunları söyledi:\"Batman’da yine bir hain tuzak sonucu şehitlerimiz var yaralılarımız var. Terör bu ülkenin kaderi değil. Terör bu ülke topraklarından mutlaka sökülüp atılacaktır. Terörün kaynağının dışarıda olduğunu biliyoruz. Terörü Türkiye’nin enerjisinin tüketmek, azaltmak, hedeflerini geçirtmek için manevra olduğunu biliyoruz ama yapmamız gereken terörle mücadelede kararlılığın devam etmesi. Özgürlüğü de güvenliği de bir arada sürdürebiliriz. Zor olur ama başarırız. Gelişmiş demokrasilerin yapması gereken de budur. Geçmişte, 90’lı yıllarda yaptığımız hatalar, bugün bize bedel olarak geliyor. Bir yandan güvenlik esaslı mücadeleye devam edip bir yandan da insanlarımızı kucaklamaya devam edeceğiz.”\'BÖLÜCÜLÜK YOK, EYALET GİBİ DÜŞÜNCELER YOK’Teröre, hiç ama hiç müsamaha etmeyeceklerinin altını çizen Yıldırım, terör konusunun kırmızı çizgileri olduğunu ifade ederek, “Siyaset, ticaret yapabilirsiniz, akademik çalışma yapabilirsiniz. Hangi kesimden olursanız olun, üzerinde tartışılmayacak gerçeklerimiz ortadadır; ülkenin milleti ve devleti ile bağımsız bütünlüğü. Bölücülük yok, eyalet gibi düşünceler yok. Bayrağımız, toprağımız devletimiz ve milletimiz asla tartışma konusu olamaz. Bunları masaya getirirseniz orada özgürlük filan dinlemeyiz. Bu ülkeyi emanet edenler, bu bayrağa renk verenler ecdadımız, şehitlerimizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarıdır” dedi.\'İSLAM DÜNYASINDA TÜRKİYE YILDIZ GİBİ PARLIYOR\'800 milyon nüfuslu İslam dünyasında Türkiye’nin kutup yıldızı gibi parladığını açıklayan Binali Yıldırım, “İnşallah sadece Türkiye’de değil gönül dünyamızda terör altında, iç savaş altında inim inim inleyen tüm kardeşlerimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Değişim sürecinin meydana getirdiği sıkıntılar da geçidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulamaları oturdukça belirsizlikler ortadan kalkacaktır. Tüm bunların olması için hepimizin yeni sisteme, değişime alışması gerekir. Meclis ile hükümetin yetki ve sorumluluklarını birbirinden net şekilde ayırıp bürokrasiyi kolaylaştıran bu sistem doğru uygulamalarıyla yerleştiğinde ülkemizi hiç kimse tutamaz. O zaman çalışanımız, işverenimiz de çok daha mutlu olacaktır” ifadesiyle sözlerini tamamladı.İZMİR’E MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ GELİYORİş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği Başkanı Arif Hikmet Çımrın, çalışma hayatında iş sağlığı ve ş güvenliğinin önemine dikkat çekti. Çalışma hayatında mevcut durumun iyi olmadığını söyleyen Çımrın, ölümle sonuçlanmasa da iş kazalarının yüksek olduğunu söyledi.  Yine meslek hastalıkların da yüksek olduğuna dikkat çeken Çımrın, bu tablonun değişmesi gerektiğini vurguladı.Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay da her gün ortalama 5 işçinin hayatını kaybettiğini dile getirdi. Yapılan toplantının iş hayatı için önemli olduğunu kaydeden Atalay, özellikle madenlerde çalışan işçilerin meslek hastalıklarına yakalandığını ve can verdiğini ifade ederek, bu hastalığa erkenden tanı konulmasının mümkün olduğunu dile getirdi.DEÜ Rektörü Nükhet Hotar ise İzmir’de meslek hastalıkları hastanesinin bulunmadığına dikkati çekerek, \"Bu durum hepimizin ortak problemi. Meclis Başkanımızın öncülüğünde bir meslek hastalıkları hastanesi isteyelim mi? Sizin öncülüğünüzde bir hastane çalışması başlatmış oluyoruz. Onay aldım, kendisine teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Hotar ayrıca, iş ve meslek hastalıkları bilim dalı kurulması konusunda çalışmalarının olduğunu da belirtti.

Umut KARAKOYUN/ İZMİR, (DHA)

FOTOĞRAFLI