TBMM Başkanı Yıldırım: İş Bankası'nın tartışmalarla anılması hoş değil

TBMM Başkanı Yıldırım: İş Bankası'nın tartışmalarla anılması hoş değil

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği CHP'nin İş Bankası hisseleri hakkında bir yorum da TBMM Başkanı Binali Yıldırım’dan geldi. Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün gelirlerini Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Türk Dil Kurumu'na tahsis edilmek üzere temsilini CHP’ye devrettiği İş Bankası'ndaki hisselerin Hazine'ye devrilmesine yönelik gündem için "İş Bankası’nın sürekli tartışmalarla anılması da hoş bir şey değil” yorumunu yaptı.

Yeni Birlik gazetesinden Seda Şimşek’e konuşan Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:

Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili bundan sonra atılacak adım takınılacak tavırlar ne olacak?

Evet, tabii bu yaşanan olay neresinden bakarsanız bakın kabul edilebilir bir şey değil. Bir gazetecinin herhangi bir insanın konsolosluğa işi için geldiğinde ortadan kaybolması büyük bir sorundur. Bir kere ülkemize gelen insanların can güvenliği bizim birinci derecede sorumluğumuzdadır. Birçok iddialar var. İçeride bir şekilde hayatını kaybettiği ya da gelen görevlilerle götürüldüğü şeklinde iddialar var. Tüm bunlar araştırılacak. Bu konuda Suudi Arabistan'ın işbirliği içinde olması olumlu bir adım. Neticede konsoloslukta savcılarımız, polisimiz, Suudi yetkililerle çalışma başlattı. Türkiye'yi sağsağlim terk ettiyse bunu da biliriz. Bilinmeyecek bir şey değil. Dolayısıyla tüm bunların ortaya çıkması için atılan adım bir başlangıç diye düşünüyorum.

ABD bu işin neresinde?

ABD kamuoyu bu meseleyi yakın takip ediyor. ABD, vatandaşı olmasa da gazetede yazı yazan, bilinen, oturma izni olan bir insan olarak konuya dahil olmak haklarıdır.

ABD Dışişleri Bakanı biliyorsunuz buraya geliyor. Herhalde Türkiye ile ilişkileri olumlu yönde geliştirmek adına geliyor diye düşünüyorum.

Rahip Bronson’un, gizli tanıkların son duruşmada ifade değiştirip serbest bırakılması, Trump'un attığı tweetle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etmesi, bundan sonra ikili ilişkilerde nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?

Arzu ederiz ki ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler eski güzel dönemine gelsin.15 Temmuz darbe girişiminden sonra ABD ile ilişkilerimiz gerildi. Neden? FETÖ ile ilgili adım atmadıkları için. Üstüne üstlük DEAŞ'la mücadele yolunu PKK’nın Suriye uzantısı YPG ile seçtikleri için, bir de üstüne Hakan Atilla Davası, Rıza Sarraf davası üzerinden Türkiye'ye yaptırımda bulunma girişimleri ilişkilerimizi gerdi. Rahip Bronson göz altısı, tüm bunları üst üste koyarsak ilişkiler tekrar gerildi. Bakanlarımıza yaptırım getirilmesi bardağı taşıran son damla oldu.

Bronson'un cezasını mahkeme kesti. Yattığı süreleri göz önüne alarak tahliye kararı verdi. Bu durumun ilişkilerin geliştirilmesine katkısı olur mu?

Göreceğiz. İlk açıklamalar olumlu. ‘Biz Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istiyoruz’ diyorlar ama somut adımlar lazım. FETÖ ile ilgili Türkiye'nin beklentisi devam ediyor. Alçak girişimin sorumlusu hakkında somut adım atılması hâlâ bizim öncelikli beklentimiz olarak devam ediyor. F-35 uçaklarının teslim tarihleri ile ilgili kararların gözden geçirilmesi lazım ki ilişkiler düzelsin. PYD/YPG meselesi ve Münbiç konusunda da daha önce üzerinde mutabık kaldığımız adımların atılması lazım.

Enis Berberoğlu'yla ilgili fezlekenin Meclis’te okutulup okutulmayacağı merak ediliyor.

Bu kararla ilgili henüz Millet Meclisi’ne gelen bir şey yok. Gündemde değil. Bize geldiğinde değerlendireceğiz, bakacağız. Kararın neyi öngördüğünü uzmanlar inceleyecek. Ona göre bir tutum belirleyeceğiz. Peşinen ‘şöyle yapacağım’ demek doğru değil. Yasalar herkesi bağlar.

Bakanlara yaptırım kararıyla ciddi bir kırılma yaşandı.ABD ile yaşanan bu süreçten Türkiye’nin çıkarması gereken bir ders var mı?

Hem ABD hem Türkiye süreçten etkilendi. Her iki ülkenin de sonuç çıkarması normal, karşılıklı iyi niyet açıklamaları var. Artık ilişkileri olumlu geliştirme beklentisi her iki ülkede de var. Ülkeler arasında daimi dost daimi düşman ilişkisi olmaz, âlî menfaatler olur.

Ekonomide sıkıntı olduğu iddiaları...

Ekonomiyle ilgili bir sıkıntı yaşadığımız sır değil. ABD ile ilişkilerin gerilmesi ve aldığı ekonomik kararlar, İran'a ve Rusya'ya karşı aldığı yaptırım kararları, bulunduğumuz bölgede çok ciddi bir dalgalanmaya sebep oldu. Türkiye bu sıkıntıların üstesinden gelir. Geçmişte başardık. Bu sıkıntıları atlatabilecek güçteyiz. Aslında bizim Türkiye olarak varlıklarımız, borçlarımızı fazlasıyla karşılayacak durumda. Problem vade uyuşmazlığıdır. Vade uyuşmazlığı da nihayet çözülebilecek bir iştir. Önümüzdeki iş, dalgalanmayla bozulan göstergelerin düzeltilmesi için adımlar atılmasıdır.

Finansta yaşanan sıkıntıların reel sektöre asgari düzeyde yansımasını sağlayacak tedbirlerin süratle alınması gerekiyor. Bu tedbirler alınıyor.

Şunu kabul etmek gerekir: Zor günlerden geçiyoruz. ABD, çevremizde yaşananlar, terör bunlar birer sebeptir. Bunların dışında kendi iç dinamiklerinden oluşan sıkıntılar da var, bunları da biliyoruz, üzerinde çalışacağız. Çözeceğiz. Sıkıntı özel sektör kaynaklı bir sıkıntıdır, kamunun sıkıntısı değildir. Özel sektör kaynaklı bu sıkıntıya ‘banane, özel sektör işini doğru yapsın’ deme şansımız yok. Biz onlara ‘yatırım yapın’ dedik yaptılar. ‘Daha çok yapın’ dedik yaptılar. Onlar yapmasa Türkiye bugün 3 kat büyüyemezdi.

12 Eylül de yargıdan dönmüştü CHP banka hisselerinin devri.

İş Bankası’nın sürekli tartışmalarla anılması da hoş bir şey değil. Bu konuda partilerin bir araya gelip uygun bir çözüm bulması gerekir. Meclis Başkanlığı’na gelirse biz de bunu değerlendiririz.

Mecliste partiler arası ilişkiler nasıl?

Benim yapacağım tüm partileri yaklaştırmak değil ama milletimizin menfaatlerinde bir uzlaşma zemini bulmak. Partilerin istekli olduğunu görüyorum. Bu güzel bir başlangıç.