TBMM Genel Kurulu’nda geneli üzerinde görüşmelerin tamamlandığı yatırım, üretim ve ihracatın teşvik edilmesine yönelik reform paketi dahilinde Katma Değer Kanunu (KDV) Kanunu'nda da düzenlemeler içeren kanun tasarısının komisyon görüşmeleri tamamlandı. Tasarının maddelerinin görüşülmesine geçildi.
Tasarıda, taksi plakalarından değer artışı vergisi alınmamasını, mevcut davaların düşürülmesini öngören düzenleme dikkat çekiyor. Buna göre taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ilişkin ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarının tamamı, plakaların elde tutulma süresi gibi şartlar aranmaksızın gelir vergisinden istisna olacak. Söz konusu kazançlar, "değer artışı kazancı" olarak vergilendirilmeyecek.
Madde yürürlüğe girmeden önce gerçekleşen değer artışı kazançlarına ilişkin herhangi bir tarhiyat yapılamayacak. Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların devrine ilişkin kağıtlarla ilgili işlemlerden, alım satım bedeli üzerinden binde 30 oranında noter harcı alınacak.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan T24’e, bu düzenlemenin plaka sahiplerini koruduğunu söyledi, “Plakalar ve kiraları çok yüksek olduğu için taksiciler iyi hizmet veremiyor” diyen Paylan’ın komisyondaki değerlendirmeleri şöyle:
“Dünyada da bu gerçeklik var yani UBER rekabeti her yerelde sarı taksilerle bir rekabet içinde ama ülkemizde özellikle İstanbul’da diğer şehirlerde de var, taksi plakası diye ticari bir meta var. Bugün İstanbul’daki bir plaka sanıyorum 1 milyon 700 bin, 1 milyon 800 bin, 1 milyon 900 bin liradan işlem görüyor, böyle bir rakam var, inanılmaz bir rakam ve bu rakam son birkaç yılda yani son yedi-sekiz yılda 5’e, 6’ya katlandırıldı yani 200 -300 bin liradan 1 milyon 700 bin liraya çıktı bu taksi plakası. Plaka 10 bin liraya kadar çıkmış, 7 bin lira ile 10 bin lira arasında değişiyor benim bildiğim, yaptığım araştırmaya göre. “10 bin lira kira veriyorum, net, kılçıksız yani bütün masraflar bana ait yani arabanın bakımı, şusu, busu, her şeyi bana ait, 10 bin lira da kira veriyorum, ondan sonra benim yevmiyem günlük 50-60-70 liraya geliyor.” diyor. Orada esas çalışan şoför, ezilen kişi yani dar gelirli kişi. Büyük bir stres altında, uzun saatlerle çalışıyor ve ekmeğini çıkaramıyor. Rahat olan kim? Taksi plakası sahibi. Ayda 10 bin lira kılçıksız parasını alıyor, siz de bundan doğru düzgün bir vergi almıyorsunuz”
Yürütme ile 26 maddeden oluşan tasarıda dikkat çeken düzenlemeler şöyle.
Madde 2: Bu maddeyle getirilen “grup KDV mükellefiyeti” uygulamasında Maliye Bakanlığı sadece “doğrudan veya dolaylı ortaklık durumu” ile ilgili değil aynı zamanda “ortaklık oranı” itibariyle de belirleme yetkisi almalı ve ortaklık oranına göre bu hakkı tanıyabilmelidir.
Madde 4: Maddeyle “Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere” verilen sağlık hizmetinin (birlikte verilen konaklama, ulaşım, yemek vb. hariç) KDV’den istisna edilmesi ve yüklenilen KDV’nin iade edilmesi (tam istisna) önerilmektedir.
Ancak verilen bu hizmet kapsamında yüklenilen KDV’nin tespit edilmesi uygulamada çok zordur ve ihtilafa yol açması muhtemeldir. Bunun yerine bu istisnanın kısmi istisna olarak düzenlenerek verilen hizmetten dolayı KDV tahsil edilmemesi ancak bu hizmete ilişkin yüklenilen KDV’nin de iade edilmemesi daha uygulanabilir bir yöntem olarak değerlendirilmektedir.
Bu durumda KDV Kanununun 30. Maddesine bu hususla ilgili istisna getirilerek (Tasarının 9/a maddesinde başka istisnalar için önerildiği gibi) verilen hizmet ile ilgili olarak yüklenilen KDV’lerin indirimine de izin verilmesi gerekmektedir. Bu durumda hem verilen hizmetten dolayı KDV tahsil edilmeyecek ve böylece hizmetin toplam bedeli %8 oranında düşmüş olacak hem de sağlık kurumları bu istisnaya ilişkin olarak yüklenmiş oldukları KDV’leri indirim konusu yapabileceklerdir.
Madde 8: Madde ile KDV Kanununun yürürlüğe girmesinden bu yana uygulanmakta olan “devreden KDV’nin sadece Kanunda sınırlı olarak sayılan durumlarda mükellefe iade edilmesi” kuralı değiştirilmekte ve devreden KDV’nin varlığı halinde bu tutarların mükellefe iade edilmesi genel kural haline getirilmektedir. Ancak devreden KDV’nin iade edilebilmesi için mükellefin bir döneme (aya) ilişkin devreden KDV’sini 12 ay boyunca indirim yoluyla giderememiş olması gerekmektedir. Bakanlar Kurulu bu 12 aylık süreyi 24 aya kadar da uzatabilecektir. Bu maddenin yürürlük tarihi 1/1/2019’dur. Bakanlar Kurulu yetkisini kullanarak süreyi 24 aya uzattığı takdirde, mükelleflerin örneğin uygulamanın ilk ayı olacak olan Ocak 2019 dönemine ilişkin devreden KDV’lerini iade alabilmek için başvurabilecekleri en erken tarih Şubat 2021’e kadar uzayabilecektir.
Madde 12: Maddenin uzun yıllardır yerleştirilmeye çalışılan belge düzenine zarar verme potansiyeli vardır. Götürü usul dolaylı olarak geri getirilmektedir. Mükellefler alışlarında KDV ödeyecekler, satışlarında da Devlet adına KDV tahsil etmeye devam edeceklerdir. Dolayısıyla da gelir ve gider belgeleri kayıtlara alınmaya devam edilecektir. Ancak bu durumda mükellefin vatandaştan tahsil ettiği KDV (tüketicilerin Devlete ödediklerini düşündükleri vergi) doğrudan gelir olarak kaydedilerek satıcının kasasında kalacaktır. Bu durum KDV Kanununun üretimden tüketime her aşamada yaratılan katma değerin, tahsil edilen ve ödenen verginin mahsuplaştırılması yoluyla vergilendirilmesi ilkesine, yani KDV Kanununun temel işleyiş anlayışına tamamen ters bir durumdur.
Tasarı ile kapsama giren mükelleflerin KDV hesabı yapmaları mümkün olmayacağından bu mükellefler her dönem net KDV ödeyicisi olacaklar ve devreden KDV uygulaması gündeme gelmeyecektir.
Madde 19: Madde metninde “KDV Kanunu kapsamında yapılacak iadeye dayanak teşkil edecek rapor” ile yapılacak KDV iadesi işlemi “Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” kapsamında bir “tasdik” gerektirmektedir ve tasdik yetkisi de 3568 sayılı meslek kanunu kapsamında Yeminli Mali Müşavirlere aittir.
Söz konusu Yönetmelik’e göre tasdik; gerçek veya tüzel kişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin yeminli mali müşavirlerce denetleme ilke ve standartlarına göre uygunluk yönünden incelenmesi, bu inceleme sonuçlarına dayanılarak tasdik kapsamına giren konuların ve belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının imza ve mühür kullanmak suretiyle tespiti ve rapora bağlanmasıdır.
3568 sayılı Kanuna göre “Yeminli mali müşavirler gerçek ve tüzelkişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin mali tablolarının ve beyannamelerinin mevzuat hükümleri, muhasebe prensipleri ile muhasebe standartlarına uygunluğunu ve hesapların denetim standartlarına göre incelediğini tasdik ederler.” (Md.12) Denetim standartlarının temelini ise “bağımsızlık” oluşturmaktadır. Bir kişinin kendi yaptığı işi denetlemesi bağımsızlık ilkesinin varlığı karşısında bir anlam ifade etmemektedir.
Yine 3568 sayılı Kanuna göre “Kanunları gereğince, kamu kurum ve kuruluşlarına verilen tasdik edilmiş mali tablolar, kamu idaresinin yetkili memurlarınca, tasdikin kapsamı ölçüsünde incelenmiş bir belge olarak kabul edilir.” (Md.12) Tasdik yetkisine sahip olan Yeminli Mali Müşavirlerin, Kanunda sayılan yakınlıktaki akrabaları olan serbest muhasebeci mali müşavirlerin baktığı işleri bile tasdik etmeleri yasaklanmış iken bir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin muhasebesini kendisinin tuttuğu mükellef için –her ne kadar adı tasdik raporu değilse de- KDV iadesine esas rapor düzenlemesi işin doğasına aykırıdır.
Yeni Madde 19- Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamının, plakaların elde tutulma süresi gibi şartlar aranmaksızın gelir vergisinden istisna tutulmasını öngören düzenleme yeni çerçeve 19’uncu madde olarak kabul edilmiştir.
MADDE 19- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Bir takvim” ibaresi “Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı ile bir takvim” şeklinde değiştirilmiştir.
Yeni Madde 20
Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ait ticari plakaların, Tasarıya eklenen yeni çerçeve 19’uncu maddenin yürürlük tarihinden önce elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarına ilişkin olarak herhangi bir tarhiyat yapılmamasını, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan, varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilmesini, tahakkuk eden tutarların terkin edilmesini, tahsil edilen tutarların red ve iade edilmemesini öngören düzenleme yeni çerçeve 20’nci madde olarak kabul edilmiştir.
MADDE 20- 193 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 88- Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ait ticari plakaların, bu maddenin yürürlük tarihinden önce elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarına ilişkin olarak herhangi bir tarhiyat yapılmaz, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir, tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmez.