TBMM Müsilaj Komisyonu üyesi CHP'li Ali Şeker, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) arıtma tesisi kurmak için yer bulma konusunda sorun yaşadığını belirterek "Yapacakları biyolojik arıtma tesislerinin arsalarıyla ilgili, biliyorsunuz acil kamulaştırma kararı alıp olmadık yerleri riskli alan ilan edenler, bu tesislerin kurulacağı alanlarla ilgili devletin kurumlarından bu alanları talep ettiklerinde büyük bir dirençle karşılaşıyorlar. Bu sorunlar çözülmediği için bu para da bulunmadığı için bir 5 yıl boyunca İstanbul daha çok kirletmeye devam edecek, Marmara daha çok ölüme yaklaşacak, Kanal İstanbul da başlı başına Marmara'nın ölümünü hızlandıracak bir proje" dedi.
TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu'nun İstişare Toplantısı, Marmara Denizi'ne kıyısı bulunan illerin temsilcilerinin katılımıyla İstanbul'da yapıldı.
Toplantıya katılan TBMM Müsilaj Komisyonu üyeleri CHP İstanbul Milletvekilleri Ali Şeker ile Emine Gülizar Emecan, konuyla ilgili soruları yanıtladı.
Marmara Denizi'nin kurtarılması için atık yükünün azaltılması gerektiğine dikkat çeken CHP'li vekiller, yapımına başlanan Kanal İstanbul'un ise Marmara'nın ölümünü hızlandıracağını söylediler. Milletvekilleri, Marmara Denizi'nin Kanal İstanbul’la beraber artacak atık yükünü taşıyamayacağını dile getirdiler.
CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, komisyon toplantısında sunum yapan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) yöneticilerine yönelik eleştirileri, "23 Haziran seçimlerinin bir hazmedilememiş halini gördük burada" sözleri ile değerlendirdi.
Emecan, "Halbuki şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden sonra diğer belediyelerimizin de sunumları olacak. Daha yapıcı geçiyor olmasını ve açıkçası sorulan soruların daha komisyona katkı sunacak şekilde olmasını tercih ederdim ama yine de verimli bir şekilde toplantıyı yürütmeye çalışıyoruz" dedi.
"Müsilaj bir sonuç" diyen CHP Milletvekili Emecan, şunları söyledi:
"Biz bugünkü oturuma gelmeden önce diğer oturumlarda bilim insanlarını da dinledik ve müsilajın sebepleriyle ilgili özellikle ağırlıklı olarak karasal atıkların ve sanayi atıklarının, tarımsal atıkların müsilajın oluşmasında ağırlıklı olarak etkisi olduğunu gördük. Şehirlerdeki bu artıkların arıtılmasının ne kadar önemli olduğunu bütün bilim insanları vurguladılar. İBB ile ilgili buradaki oturumda görüşülürken sonuçta CHP iki, iki buçuk yıldır burada görevde. Fakat sanki bütün suç bir siyasi partinin suçuymuş gibi garip bir yüklenme yapıldı. 20 senedir yöneten iktidar eğer gerekli önlemleri almış olsaydı, şehir planlaması noktasında daha düzgün adımlar atmış olsaydı bugün belki bu sorunu bu şekilde tartışmıyor olacaktık. Maalesef bu konuşulmuyor. Tartışmayla komisyon amacından bir anlamda saptırılmaya çalışılıyor. Bunu kesinlikle doğru bulmuyorum. Biz burada bu sorunu çözmek için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bunun için de mücadelemiz devam edecek. Bu yaşanan sıkıntıları çözmek bizim görevimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak."
İBB'nin müsilajla mücadele kapsamında hayata geçirmeyi planladığı projelerinin yapılması için iktidarın destek olması gerektiğini söyleyen Emecan, şöyle konuştu:
"İSKİ Genel Müdürü, 10 milyar TL'lik bütçeye ihtiyaç olduğunu söylüyor atık su tesislerinin yapılması için. Toplam 16 projeden 7 tanesinin yer tesisinin yapılamadığını ve bunun koordinasyonunun sağlanamadığını görüyoruz. Bu konuda siyasi iktidarın destek olması gerekiyor. 10 milyar TL'lik bütçe bize devlet tarafından verilmezse biz yine bu projeleri öz kaynaklarımızdan tabi ki gerçekleştireceğiz ama 3-4 yılda bitireceğimiz işi 10 yılda bitireceğiz diyor. Eğer biz müsilaj sorununu gerçekten çözmek istiyorsak işte bunları çözmemiz gerekiyor."
CHP'li Emine Gülizar Emecan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İSKİ Genel Müdürü 'Projeleri bizim kendi öz kaynaklarımızla yapmamız için suya zam yapmamız gerekiyor' diyor, zam yapmak istemiyoruz, istemiyorsak o zaman kaynak ayrılmalı. Ben istemem tabii ki zam yapılmasını ama bir yandan ayda bir elektriğe suya doğalgaza zam yapan iktidar İstanbul'da 2014 fiyatlarıyla hala İSKİ'nin hem bu projeleri yapmasını hem hizmet vermesin istiyor, böyle çelişkiler var bunların çözülmesi lazım. Bizim amacımız müsilaj komisyonunda bu sorulara çözüm bulmak.
Marmara Denizi durgun bir deniz. Müsilajın sebeplerinden birisi de Marmara Denizi'nin durgun bir deniz olması, sıcaklığın artması, kirliliğin artması müsilajın artmasında ana etkenler olarak görülüyor. Marmara Denizi'nde üstten Karadeniz'den bir akıntı, alt tarafındansa Ege'den Akdeniz'den bir akıntı geliyor. Karadeniz'den gelen akıntı oksijen oranının da düşük olduğu ve Karadeniz'de de çok ciddi bir kirlenme olduğu için etkiliyor tabi ki Marmara Denizi'ndeki kirliliği. Kanal İstanbul yapıldığı takdirde Karadeniz'den girecek olan su miktarı da artacak. Biz bilim insanlarına da bunu söyledik, bunun etkisi olmayacak mı? Kirliliğin artmasında giriş kanalı arttığında ve bu yüzeyden gelen akıntı arttığında etkisi olacaktır. Kanal İstanbul kurulduğunda kanal çevresine yoğun bir yapılaşma ve nüfus geliyor projede, bu nüfus yükünün, karasalın atıklarının arıtılması gerekecek. Şu anda yürütülen projeler bu karasal atıkların giderilmesi noktasında ne kadar yeterli olacak, bunun etkisi olmayacak mı müsilaja? Elbette ki olacak. Böyle bir nüfus yükünü İstanbul'un kaldırması mümkün değil. Ayrıca Kanal İstanbul'a bütçe bulanlara biz diyoruz ki 'Lütfen şu atık su tesislerinin yapılmasına da bütçe bulun'. 10 milyar TL Kanal İstanbul'a ayrılan bütçeyle kıyaslandığında hiç de yüksek bir bütçe değil. O yüzden amaç bu sorunları çözmek olursa, çözüleceğine inanıyorum."
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Müsilaj Araştırma Komisyonu'nun kurulmasını sağlayan önergeyi kendisinin hazırladığını aktararak, "Bu hazırladığım önergeyi kurula sunduğumda AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti. Bir hafta sonra bütün partiler bir önerge hazırladılar ve benim önergemle birleştirilerek bu Müsilaj Araştırma Komisyonu kuruldu. Bir hafta önce reddettiklerini bir hafta sonra kamuoyunun baskısıyla kabul etmek durumunda kaldılar" değerlendirmesini yaptı.
AKP’nin komisyonda müsilaj nedeniyle CHP’yi suçladığını belirten Şeker, "AKP daha düne kadar yönettiği İstanbul'da, İstanbul'un yarattığı kirlilikle ilgili konularda direkt Cumhuriyet Halk Partisi'ni suçlayabiliyor ve bir polemik konusu yapmaya çalışıyor. Bizim amacımız bağcı dövmek değil, müsilaj sorununu çözebilecek önerileri ilgili mercilere iletip bunların bir an önce hayata geçirilmesini sağlamak" diye konuştu.
Komisyonda sunum yapan İSKİ yöneticilerinin İstanbul'un suyunu ileri biyolojik arıtma tesislerinden arıttıktan sonra denize verebilmek için 10 milyar liraya ihtiyaçları olduğu yönündeki açıklamalarını hatırlatarak, “Biz biliyoruz ki yüz milyarlarca liraya mal olacak bir Kanal İstanbul için para bulmaya çalışıyorlar ama Marmara'nın ölümüne yol açacak bu kirlenmenin devamı konusunda 10 milyar lirayı bulmayı hiç düşünmüyorlar” açıklamasını yaptı.
Arıtma tesisi kurmak için yer bulma konusunda da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) sorun yaşadığını aktaran Şeker, şöyle konuştu:
"Bir başka sorun da bu yapacakları biyolojik arıtma tesislerinin arsalarıyla ilgili, biliyorsunuz acil kamulaştırma kararı alıp olmadık yerleri riskli alan ilan edenler, bu tesislerin kurulacağı alanlarla ilgili devletin kurumlarından bu alanları talep ettiklerinde büyük bir dirençle karşılaşıyorlar. Bu sorunlar çözülmediği için bu para da bulunmadığı için bir 5 yıl boyunca İstanbul daha çok kirletmeye devam edecek, Marmara daha çok ölüme yaklaşacak, Kanal İstanbul da başlı başına Marmara'nın ölümünü hızlandıracak bir proje.
Maalesef iktidarın gözünü para bürüdüğü için paranın sonundaki ölümü görmüyorlar, gözlerini karartmışlar. Halbuki bizim ölmekte olan Marmara'nın canlandırılması için artık daha fazla atık atmamamız gerekiyor. Organik yükü fazla olan Karadeniz suyunun daha çok Marmara'ya gelişine yol açacak böyle bir projeye yol vermememiz gerekiyor. Bu müsilaj konusunda bugüne kadar yöneten herkes kendi payı oranında sorumlu. Daha öncesinde çevre kirliliğinin dikkate alınmadığı bir ülkede derin deşarjlarla bu işin çözülebileceğini öngörüyorlardı. Bunun bir çözüm olmadığını gördük. Nurettin Sözen döneminde 3 tane biyolojik arıtma tesisi projesi, Dünya Bankası'ndan da kredisi alınmış olarak daha sonraki yönetimin önüne kondu. Bu üç projeyi de hayata geçirmediler. Çünkü o dönem Dünya Bankası verdiği kredilerin peşini takip edecekti ve Marmara'da temiz olacaktı belki ama Dünya Bankası'nın kontrolündeki kredisi de hazır olan bir projeyi hayata geçirmek yerine iptal etmeyi seçtiler. Bunun sonucunda da İstanbul daha çok kirlenmeye başladı." (ANKA)