Çocuğun cinsel istismarı suçunda tutuklama için "somut delil" şartı öngören 4. yargı paketi TBMM Genel Kurul gündeminde. İstismarın önünü açtığı gerekçesiyle pakete eleştiriler büyüyor.
Türkiye kamuoyunda sert tepki gören Elmalı davasıyla yargının çocuğun cinsel istismarına nasıl göz yumduğuna ilişkin tartışmalar büyürken Ankara'da gözler TBMM Genel Kurul gündeminde olan 4. yargı paketine çevrildi.
TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında iktidarla muhalefeti karşı karşıya getiren paket; katalog suçlardan tutuklamalara "kuvvetli suç delili"nin yanında "somut delil" kriteri de öngörüyor.
Yürürlükteki mevzuat terör, soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, çocuğun cinsel istismarı, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek için örgüt kurma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, düşmanla işbirliği yapma, Anayasa'yı ihlal, cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan suçları "katalog suç" olarak tanımlıyor. Bu suçlarda tutuklama için mevcut mevzuat "kuvvetli suç delili" öngörüyor.
Siyasi muhalefet ile kadın örgütleri ve hak savunucularının "Cinsel istismarda tutuklama için somut delil kriteri öngörmek doğrudan cinsel istismara göz yummak" eleştirisini gündemde tuttuysa da, 4. yargı paketi TBMM Adalet Komisyonu'nda AKP ve MHP'li üyelerin oylarıyla kabul edildi.
Peki, paketteki bu düzenleme TBMM Genel Kurulu'nda da aynen kabul edilecek mi? Anayasa hukuku profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu paketin "reform" gibi sunulmasına dönük eleştirilerini saklı tutarak genel kuruldaki görüşmelerde de iktidarın karşısında olacaklarını söylüyor. Kaboğlu, "Türkiye'de hukuk yerle bir edildi. Ve daha da etmekten vazgeçmeyen bir iktidar var. Paketin tek amacı; Türkiye'de bağımsız yargının oluşmasını engellemektir" diyor.
Çocuk istismarıyla ilgili düzenleme yapılırken Adalet Bakanlığı'nın kadın örgütlerine de, siyasi muhalefete de danışmadığı ve istismara kapıları daha da açmaktan çekinmediğini öne süren CHP, "İktidar samimi olsaydı, bizim 189 maddelik reform önerimize de göz yummazdı" teziyle toplumdaki endişeleri genel kurul görüşmelerine taşımayı planlıyor.
"Türkiye'de Çocuk Yaşam İhlalleri" adlı son raporuyla dikkat çeken CHP'li milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye'de çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının son 10 yılda 10 kat arttığını söylüyor. Tanrıkulu'nun raporuna göre istismar suçundan 2006'da 2 bin 337 karar verilirken, bu rakam bugün 21 bin 518'e ulaştı. O rapor, "Türkiye'de çocuklar arasındaki uyuşturucu kullanımı ve çocuklara yönelik cinsel istismar konusunda TÜİK istatistikleri 2019'da açıklanmadı. 2020 istatistik takviminden de çıkarıldı" diyor.
TBMM Adalet Komisyonu'nun HDP'li üyelerinden Züleyha Gülüm, iktidar cephesinde cinsel istismarı önlemek gibi "samimi bir niyet" olmadığını öne sürüyor. Gülüm, bu öngörüsünü şöyle anlatıyor:
TBMM Adalet Komisyonu'nun HDP'li üyelerinden Züleyha Gülüm, iktidar cephesinde cinsel istismarı önlemek gibi "samimi bir niyet" olmadığını öne sürüyor. Gülüm, bu öngörüsünü şöyle anlatıyor:
"Tutuklamayla ilgili hakimin gerekçeli kararında hangi nedenlere, delillere dayanarak tutuklama kararı verdiğini açıkça yazması gerekiyor. Fakat bugüne kadar uygulamada kopyala-yapıştır sistemiyle kaçma şüphesi, delillerin karartılma ihtimali, ifadenin alınmamış olması, suçun katalog suçlardan olması gibi gerekçelerle tutuklama kararının alındığı bir sistem içinde olduk. Burada somut delil denilerek hiçbir şey değiştirilmiyor. Endişemiz şudur: Soruşturma dosyasına iki cümle eklenip yine aynı kararlar verilmeye devam edilecek."
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, katalog suçlarda yer alan kasten öldürme, cinsel saldırı, cinsel istismar, işkence, silahla nitelikli yaralama gibi suçlarda failin tutuklanması için somut delil aranmasının yaratacağı problemleri hukukçularla birlikte sürekli gündemde tuttuklarını hatırlatıyor ancak bunun ciddiye alınmadığından yakınıyor. Güllü, "Somut delil aranırsa fail kaçar, failin mağdurlara zarar verme, delilleri karartma ihtimali artar" diyor.
Cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarında kadın ve çocuğun beyanı esas olduğunu, bu doğrultuda etkin soruşturma başlatılabildiğini anlatan Güllü, tutuklamaya somut delil aranmaya başlanması durumunda yaşanacakları şöyle özetliyor:
"Cinsel saldırı, cinsel istismar suçu genellikle fail ile çocuğun ya da mağdurun yalnız kaldığı ortamlarda işleniyor. Ortada herhangi bir kayıt aracı olmuyor. Siz, faili tutuklamak için kuvvetli şüphe olsa dahi somut delil ararsanız, daha soruşturma başlamadan önce mağdur karşısında faili ciddi bir koruma altına alırsınız. Delilleri karartmasına olanak verirsiniz. Gerçeklerin üstünün kapatılmasına göz yumarsınız. Hükümet, ne yaptığını gözden geçirmek zorundadır. Yeter artık. "
Barolardan "sıkıntı büyük" tepkisi
Paketteki düzenlemeler arasında "soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek somut delillerin bulunması" halinde, avukatların müvekkilleriyle görüşmesinin "bekletilmesi" öngörüsü de yer alıyor. AKP kurmayları bu öngörüyü "Soruşturmanın daha sağlıklı ve hızlı ilerlemesi açısından" pakete koyduklarını savunsa da, barolardan "Avukatların ve yurttaşların temel hakları çiğnenecek" eleştirisi yükseliyor.
Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, "Savunmanın elinin kolunun bağlanmaya çalışıldığı bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Keyfiyet yasalaştırılmaya çalışılıyor. Savcı, 'Ben 15 gün boyunca bu dosyayı inceleyeceğim, soruşturmasını yapacağım' dediği sürece siz müvekkilinizle görüşmeyeceksiniz, müvekkilinizin başına neler geleceğini bilemeyeceksiniz. Daha önce ondan bir ifade alındı mı, baskı gördü mü, işkence oldu mu bunları göremeyeceksiniz. Böyle düzenleme olmaz. Türkiye'de yargıya güven, yargı bağımsızlığı yine büyük sıkıntı içinde" diyor.
Paketle; boşanmış eşe karşı suçlar da "nitelikli suçlar" kapsamına giren eşe karşı işlenen suç kapsamına alınıyor, ceza artırımının yolu açılıyor. Boşandığı eşini öldürenler için de, "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası isteniyor.
Adli kontrol sisteminin yeniden düzenlendiği pakette, adli kontrol kararının üst sınırı iki yıl olarak belirleniyor. Adli kontrol kapsamında yurtdışı yasağı konulması halinde, her dört ayda bir gözden geçirme yapılması isteniyor, sakınca görülmezse yurtdışı yasağının kaldırılabileceği belirtiliyor.
Paket kapsamında getirilen düzenlemelere göre mesai saatleri dışında şüphelinin ifadesini almak için bir kereye özgü taahhüt istenmesi öngörülüyor. Sözünü yerine getirmeyen kişiye bin lira para cezası kesileceği hükme bağlanıyor. Kredi kartı aracılığıyla işlenen dolandırıcılık suçlarına, mağdurun bulunduğu yer mahkemesinin bakması da paketteki düzenlemeler arasında yer alıyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe