TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı 2023 yılı bütçesi görüşülüyor. İyi Parti Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, "Karşımda oturan heyetten de hiçbir zaman devlet aleyhinde bir söz duymadım. Fakat 28 Şubat… Ki çok hatalıdır, o mağduriyet üzerinden devlete hakaret etmek, devleti bu kadar çok yerin dibine batırmak sizlere yakışmıyor. İktidarda 20 sene geçirmiş bir partinin mensuplarının olgunlaşmış olması lazım. Maalesef ben bir olgunlaşma görmedim” dedi.
İyi Parti Erzurum Milletvekili Naci Cinisli bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Bütçe savunulurken bir gelecek projeksiyonu göremedik. 2002 ile, 2022 sürekli kıyas edildi ki bu acınılacak bir durum. 2002’de zaten bir enkaz devralınmıştı. Türkiye ekonomisinin en dip seviyesiydi 2001 krizinden sonraki durum. O enkazla bugünkü durumu karşılaştırıyor olmanız kendinizi olan saygınızı da yitirmiş olmanız demektir. Ama daha vahimi 2002 öncesi hep kötülendi. 2002 öncesinde sanki bu devlet yokmuş gibi bir hava estirildi. Hatta o kadar ki Osmanlı’dan süre gelen Dışişlerimiz bile 2002 öncesinde yok farz edildi. Hariciye de 2002 öncesinde yoksa vay halimize. Bunu nasıl söyleyebiliyorlar anlayabilmiş değilim.
Bu rövanş alma hisleri, öfkeyle devleti bugüne kadar idare etmiş olmanız beni hakikaten çok dehşete düşürdü ve kafamda çok büyük soru işaretleri uyandırdı. Bu devlet yücedir. Bu ülkede gadre uğramamış kesim aşağı yukarı yoktur. Bu ülkede gadre uğramış kesimlerin kimisi şikâyet eder kimisi şikayet etmez. Cumhuriyet’in ilk yılları çok mu rahat geçti zannediyorsunuz? Çok mu dikensiz gül bahçesiydi? Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkesine, devletine hizmet etmiş olmasına rağmen gadre uğradığını düşünen ailelerden devletin aleyhine tek bir kelime duydunuz mu?
İki hapishane bilirim biri Yassıada biri Mamak. Siz oraların hikayelerini bilir misiniz? Hiç duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü anlatmazlar. Demokrat Parti’nin eski milletvekili, bakanı elinde büyüdüm. Cumhuriyet Halk Partisi’ni kıyasıya eleştirirlerdi. Fakat çektikleriyle ilgili, devletle ilgili en ufak bir bağlantı kurmazlardı. Siz Menderes’in çocuklarından hiç babalarını kullanarak siyaset yaptığını duydunuz mu? Profesör Adnan Menderes İzmir’de yaşıyor hiç ismini duyuyor musunuz? Hiç siyasetle, dedesiyle ilgili devleti yeren bir söz söylüyor mu? Söylemez çünkü bu prensiptir.
Karşımda oturan heyetten de hiçbir zaman devlet aleyhinde bir söz duymadım. Fakat 28 Şubat… Ki çok hatalıdır, o mağduriyet üzerinden devlete hakaret etmek, devleti bu kadar çok yerin dibine batırmak sizlere yakışmıyor. İktidarda 20 sene geçirmiş bir partinin mensuplarının olgunlaşmış olması lazım. Maalesef ben bir olgunlaşma görmedim.
Dış politikalarda da savrulmalar görüyorum. Türkiye’nin görüşünde savrulmalar görüyorum. Biz otokrasi mi, demokrasi mi seçimini 1946’da yaptık. Biz NATO’ya girişimizden beri demokrasi taraftarıyız. Semerkand’taki bir otel lobisinde keyif sofrasında oturmaktansa Endonezya’daki NATO liderlerinin ciddi masasında oturulmasını tercih ederdim.”
CHP'li Bülent Kuşoğlu: Türkiye'de güvenliğin, ekonominin, siyasetin, suç trafiğinin iç içe geçtiği bir yapı söz konusuCHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM’de, ekonomik yapıyı kaynağı belirsiz para üzerinden eleştirdi. Kuşoğlu, “İnsanın evine giren paranın kaynağı belli değilse bu onu mutlu edebilir mi? Türkiye’ye de aynı şekilde giren para bizi mutlu etmiyor. İtalyan mafya liderinin Türkiye’de 4 sene sonra yakalandığı, Sırbistan mafya liderinin 8 yıl kaldığı, birçok mafya liderinin Türkiye’de olduğu, Türkiye’den kendi paralarının değerini belirlediği konuşuluyor. Böyle bir ülke olduk. Maalesef güvenliğin, ekonominin, siyasetin, suç trafiğinin iç içe geçtiği bir yapı söz konusu. Bu Net Hata Noksan rakımı, cari açık rakamı da bunları net olarak ortaya koyuyor. Bunlarla mücadele edilmesi gerekiyor” dedi. |
Görüşmelerde söz alan Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, şunları söyledi:
"Ahmet Tarkan Mumcuoğlu... Necip Hablemitoğlu cinayetinin failidir. Kendisi şu anda eldedir. Tarkan Mumcuoğlu, Necip Hablemitoğlu'na ateş eden, bizzat katlini gerçekleştiren kişi olmakla suçlanmaktadır. Bu cinayetten birkaç yıl sonra MİT'in bünyesine katılmıştır. MİT, 2018 yılından itibaren Tarkan Mumcuoğlu ile ilgili tanıklıklar varken, ifadeler varken ne yazık ki Tarkan Mumcuoğlu'nu korumuş, Tarkan Mumcuoğlu'nun savcılıklara ifade vermesini engellemiştir. Neden? Neden? Hablemitoğlu cinayetinde Tarkan Mumcuoğlu'nun savcıya ifade vermesinin engellenmesinin gerekçesi nedir? İddianame açıklandı. İddianameden söylüyorum. Sebebi nedir? MİT, resmen ifadeye çağrılan, kendi çalışanını hangi gerekçe ile göndermemiştir? Neden savcı ile bu konuda konuşulmamıştır? Hukuk müşaviri engellemek yerine bu konunun önünü neden açmamıştır? Böyle bir suikastın saklanabilmesi, böyle bir suikastın yıllar sonra ortaya çıkmasının sağlanması bir büyük suç değil midir? Bununla ilgili içeride bir soruşturma yapılmış mıdır?"
Tarkan Mumcuoğlu ifadesini 8 yıl sonra şöyle vermektedir; isteyen herkese ifade metnini dağıtabilirim, iddianame açıklanmıştır, serbesttir. Tarkan Mumcuoğlu diyor ki 'Siz benim ifademi nasıl alırsınız? Siz benim adımı nasıl açıklarsınız? Siz beni medyaya nasıl verirsiniz?' Neden? 'Ben MİT'çiyim, yasak' diyor. Katilleri korumak, zalimlerin yanında olmak zulme ortak olmak demektir. Bir gizli servis böyle bir hatayı nasıl yapar? Çünkü yasalar buna el veriyor. Demokratikleşmek, havalandırmak, açık hale getirmek gerekiyor. Şaibeyi ortadan kaldırmak gerekiyor. Nasıl yapacağız? Daha çok demokrasi, özgürlük ile tartışma ile yapacağız."
CHP’li Berberoğlu: Devletin ‘sen gazetecisin’, ‘sen gazeteci değilsin’ deme hakkı olduğunu düşünmüyorumCHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ise şunları söyledi: "Son bir yıl içinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın ortak toplantılarından çıkan rakamlara göre kesilen cezaların İletişim Başkanlığı’na bağlı Basın İlan Kurumu tarafından yüzde 88’i muhalif medyaya dönük. Bu zaten bir fikir veriyor. Bu sene yapılan bir başka icraat açıkçası benim kafamda çok ciddi soru işaretleri yarattı. Sosyalist çizgideki bir gazetenin Evrensel’in tiraj rakamlarına dayanılarak ve bu konuda bir teftişi müteakip hem ilanlarının kesilmesi hem basın kartlarının iptali, hem de cezaevlerine girişi yasaklanmış durumda. Soracağım ama muhtemelen cevap da almayacağım: Başka herhangi bir gazeteye böyle bir tiraj denetimi uygulandı mı? Tirajların ne kadar uyduruk olduğu, eski bir gazeteci sıfatıyla konuşuyorum, ama bugünkü gazetecilerin de çok iyi bildiği bir şeydir. Basın İlan Kurumu’nun ilanını hak etmek için belli bir tiraj tavanı vardır, basın kartını hak kazanmak için belli bir personel sayısı vardır. Bunlar genellikle denetlenmezse şişirilir. Bu da eski mesleğimin deformasyonlarından birisidir. "İletişim Başkanlığı 17 bin 382 kart vermiş ama aynı metinde kaç kartın iptal edildiği yazmıyor"İletişim Başkanlığı 17 bin 382 kart vermiş ama aynı metinde kaç kartın iptal edildiği yazmıyor. Bu da başka bir haksızlık. Çünkü gazeteciyi, gazeteci olarak tarif eden çalıştığı kurumdur. Bir yere gönderdiği zaman onu bir tanıtım kartı olarak verir. Devletin ‘sen gazetecisin’, ‘sen gazeteci değilsin’ deme hakkı olduğunu düşünmüyorum. Benim ne yapıp, yapmadığımı beni çalıştıran kişi bilir. Maaşımı ödeyen karşılığında gazetesini satıp parasını cebine koyan kişi bilir. Anadolu Ajansı’ysa devlet bilir. ‘Sansür Yasası’ hakkında söyleyeceğim çok basit, böyle bir zaten uygulanamaz. Çünkü bu yasanın uygulanacağı kişiler bu yasadan korkmaz. Öteki türlü de zaten medyanın yüzde 90’ına sahip bir siyasi iktidardan bahsediyoruz. Onlarda zaten bu yasanın konusu olmaz. İletişim Başkanlığı yerini aldığı kurumun işlevini tamamen unutmuş gibi gözüküyor. O da Anadolu matbuatını adil bir şekilde ilanla desteklemek, gazetecilere gereken tanıtıma desteğini vermek. Bütün bunlar unutulmuş bir kişinin iletişimini yapar hale gelmiştir.” |