TBMM'de kabul edilen yükseköğretim kanunu tasarısı neden tartışılıyor?

4'ü vakıf 20 yeni üniversite kurulması için hazırlanan yasa tasarısı TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndan geçti. Tasarı, İstanbul ve Gazi başta olmak üzere 13 üniversitedeki bazı fakülte ve bölümleri yeni kurulacak üniversitelere bağlıyor ve üniversite isimlerine değişiklikler getiriyor.

Sosyal medyada #ÜniversitemeDokunma etiketiyle yapılan yorumlarda öğrenciler üniversitelerinin parçalanacağından şikayetçi.

İstanbul Üniversitesi'nden sonra Gazi Üniversitesi kampüsünde de başlayan öğrenci protestolarında, polis müdahalesi ve gözaltılar olduğu bildiriliyor.

Muhalefet, tasarının kurumların tarihini ve birikimlerini sileceği görüşünde. Hükümet yetkilileri ise yeni kurulacak üniversitelerin hem öğrenci sayısını sınırlayacağını, hem şehirlerin ekonomisini canlandıracağını iddia ediyor.

Peki tasarı ne getiriyor, neden tartışılıyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'nin bir grup toplantısında Malatya'ya Turgut Özal Üniversitesi kuracaklarını açıklamasıyla tasarının önü açıldı.

Erdoğan konuşmasında Malatya'daki İnönü Üniversitesi'ni işaret ederek "Mevcut üniversitenin, adını anmak istemiyorum, oradaki öğrenci sayısı fazla. Onu ikiye böleceğiz ve Turgut Özal Üniversitesi'ni kuracağız" ifadelerini kullandı.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Başbakan Binali Yıldırım'ın imzasıyla geçen hafta TBMM'ye geldi.

Tasarı İstanbul, Gazi, Anadolu, Karadeniz Teknik, İnönü, Selçuk, Erciyes üniversitelerinin de aralarında bulunduğu 4'ü vakıf toplam 20 üniversitenin bazı fakülte ve bölümlerini, yeni kurulacak üniversitelere bağlıyor.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi'nden ayrılarak yeni bir üniversite oluyor. Belli üniversitelerin adına bulundukları şehirlerin isimleri ekleniyor.

Sonuç olarak yeni verilecek isimlerle, Gazi Üniversitesi'nden "Hacı Bayram Veli", İstanbul Üniversitesi'nden "İbn-i Sina" ve İnönü Üniversitesi'nden "Turgut Özal" üniversiteleri doğmuş oluyor.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'ne Gazi Üniversitesi'ne bağlı bazı fakülteler ve yüksekokullar bağlanırken, Erzincan Üniversitesi'nin adı da "Binali Yıldırım Üniversitesi" oluyor.

Kampüsteki eleştirel sesler, İstanbul ve Gazi üniversiteleri gibi tarihi kurumların kökenleri ve birikimlerinin silineceğine, eğitimin ve bilimsel araştırmaların olumsuz etkileneceğine dikkat çekiyor.

Öğrencilerin çoğu, üniversitelerinin akademik başarıları ve yurtdışındaki tanınırlıklarının zarar göreceği görüşünde.

İstanbul Üniversiteli öğrenci ve akademisyenler, Perşembe günü de Beyazıt Meydanı'ndaydı. Protestolar sırasında 'Üniversiteme dokunma', 'Üniversiteler bakteri değildir' gibi sloganlar duyuldu.

https://twitter.com/The_hnsglm/status/988815701866700800

Basın açıklamasını okuyan Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Hülya Çalışkan, fakültesinin İstanbul Üniversitesi'nden koparılmasını "Yüksek puanlarla yerleştirilmiş olan öğrencilerinin ve eğitim camiasının ağır kaybı" olarak niteledi.

https://twitter.com/GaziiibfAkademi/status/988436673292840960https://twitter.com/ketumtipci/status/988440861053784064https://twitter.com/mustafucckk/status/989490469456531461

İstanbul'da öğrenciler olaysız dağılırken, Ankara Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki protestolarda öğrenciler ve güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı.

Polis biber gazıyla müdahale ederken, bazı protestocuların gözaltına alındığı bildirildi.

Komisyon tutanaklarına göre,

Tıp fakültelerinde kontenjanlarda yığılma olduğu ve uygulamalı eğitimin etkilendiğine dikkat çekiliyor.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, tasarıyı şu sözlerle destekliyor:

"Ülkemizin her alanda hedeflerine ulaşabilmesi için nitelikli bilgiye ve nitelikli insan kaynağına sahip olması gerekir. Nitelikli bilgiyi üretecek ve nitelikli bilim adamlarını yetiştirecek kurumlar da üniversitelerimizdir. Bilimsel ve teknolojik alanlarda gerçekleştirilecek yenilik ve başarılar ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasının ve sosyoekonomik gelişiminin de anahtarı olacaktır ."

http://twitter.com/OzkalHatice/status/989173688388988928http://twitter.com/haozdemir/status/989155496543342593https://twitter.com/ahmet_uzer27/status/987256666725986305

CHP, İYİ Parti ve HDP değişikliğe AKP'nin erken seçim stratejisi gözüyle bakıyor.

Tasarıyı "parçala ve yönet" politikası olarak niteleyen CHP'li Prof Dr Gaye Usluer, "Yangından mal kaçırır gibi önümüze koyuldu. Yapılan değişiklikler ve ekler komisyon toplantısının olduğu gün tesadüfen öğrendiğimiz değişiklikler oldu" diyor.

http://twitter.com/Avturkmen/status/989184751960559616

HDP, iktidarı 'tarihsel süreçte büyük zorluklarla elde edilen bütünü, bir seçim yatırımı için bölmekle' suçluyor.

http://twitter.com/hdp_egitim/status/988750709117120513

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ ise, tasarının bilimsel gelişmeye bir faydası olmayacağını şu sözlerle savunuyor:

http://twitter.com/umitozdag/status/987644407032811521http://twitter.com/umitozdag/status/987644948139921408

Eğitim uzmanları arasında, düzenlemenin kontenjan çokluğuna çözüm olacağını savunanlar da var, eğitimin kalitesine yarar sağlamayacağını düşünenler de.

http://twitter.com/astronomTurk/status/989465941225492482http://twitter.com/AbbasGucluTR/status/989025552102240257

Tasarıya karşı çıkan Eğitim Sen, AKP'yi "kendi iktidarını mutlaklaştırmak" için köklü üniversitelerin tarihine ve akademik geleneklerine "saldırı bayrağı" açmakla suçladı.

http://twitter.com/ferayayd/status/988823950611316736

Buna karşın Anadolu Ajansı'na (AA) konuşan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Enformatik Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut, tasarıyı şu sözlerle savundu:

"100 bin öğrenci ile üniversite yönetilemez. Dünyadaki örnekleri de incelediğimizde, üniversitelerin yönetilmesinde ideal öğrenci sayısının 20-25 bin olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerimiz, dinamik olmak, dünya ile yarışa girip iyi yerlere ulaşmak ve iyi öğrenci yetiştirmek istiyorlarsa tabii ki küçülmeleri gerekir."