CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, AKP’nin OHAL sonrası terörle mücadeleye ilişkin kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı hükümler içerdiğini söyledi. Karaca, AKP'nin OHAL uygulamalarını yasallaştırarak kalıcılaştırmayı hedeflediğini ifade etti. Teklifin yasalaşması halinde toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılmasının engelleneceğine dikkat çeken Karaca, “Bu durumda, Gezi direnişindeki gibi, durarak tepkisini ortaya koyma eylemi dahi 'aşırı' ve 'katlanılmaz' diye nitelendirilebilir” dedi.
Dün TBMM Başkanlığı'na sunulan teklif ile valilere verilecek yetkilerinden de örnek veren Karaca, bir valinin ‘şüphe’ gerekçesiyle bir kişinin seyahat hakkını dahi engelleyebileceğini, şehre giriş çıkışlarını yasaklayabileceğini kaydetti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Karaca’nın, bu hafta perşembe günü Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi beklenen OHAL sonrasını düzenleyen kanunu teklifine ilişkin değerlendirmeleri şöyle: "Yeni yasa teklifi, OHAL uygulamalarını yasallaştırmayı, kalıcılaştırmayı hedefliyor. OHAL’i kaldırdık deseler de OHAL uygulamaları önerilen yasa teklifiyle devam edecek. Yasa teklifiyle, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılması engellenecek. Buna göre ‘vatandaşın günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştıracak’ toplantı ve gösteri yürüyüşlerine valilik izin vermeyebilecek. 'Aşırı ve katlanılmaz' eylem kime ve neye göre belirlenecek! Bu durumda, Gezi direnişindeki gibi, durarak tepkisini ortaya koyma eylemi dahi 'aşırı' ve 'katlanılmaz' diye nitelendirilebilir. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini belirsiz kriter ve kıstaslarla sınırlandıran bu teklif, yasal eylem ve tepkileri engellemeyi hedefliyor.
Anayasamızın 13. Maddesi'nde; "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” denilmektedir.
Ancak teklifte yer alan kamu düzenin bozulmasına ilişkin 'ciddi belirtiler' ifadesi ile kamu güvenliğini bozabileceği 'şüphe'si bulunan kişiler, 'belirli yer ve saatler' ifadeleri muğlaktır, inisiyatife bırakılarak düzenlenmesi anayasaya aykırıdır. Anayasa’nın 13. Maddesine göre kişi hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılması sadece yasa ile mümkündür. Düşünceyi açıklama ve yayma hakkı, anayasal bir haktır. Bu hakkın sınırlandırılmasına ilişkin de Anayasanın 19. Maddesinde ‘vatandaşın günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak’ hükmü yoktur.
Bir vali, 'şüphe' gerekçesiyle bir kişinin seyahat hakkını dahi engelleyebilecek, şehre giriş çıkışlarını dahi yasaklayabilecek. Toplantı ve gösteri hakkının kullanılmasını engellemek de ne yazık ki mümkün olacak. Teklifte yer alan 'belirli yerler ve saatler' ibaresi, kişi hak ve hürriyetlerinin kullanılmasını anayasal kıstaslarla ve netlikle değil keyfiyetle sınırlandırmayı getirmektedir. Anayasayı aşacak şekilde düzenleme yapmak istiyorlar."
Ne getiriyor?
Kanun teklifine göre, gözaltı süresi, yakalama anından itibaren 48 saati, toplu olarak işlenen suçlarda 4 günü geçemeyecek. Valiler, kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunanlar için 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş çıkışı sınırlandırabilecek. Teklif uyarınca, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla, sulh ceza hakimi kararı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise ilgili askeri yetkilinin yazılı emri üzerine, askeri mahallerde kişilerin üstü, araçları, özel kağıtları, eşyası aranabilecek. Gözaltı süresi, delillerin toplanmasındaki güçlük ya da dosyanın kapsamlı olması nedeniyle en fazla iki defa uzatılabilecek. Kanun teklifine göre, açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler, gece vaktinin başlamasıyla dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00'e kadar yapılabilecek. Açık yerlerdeki toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağılma saati, kamu düzeni ve asayişin bozulmasına neden olmamak şartıyla 24.00'e kadar uzatılabilecek