Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun yılın son enflasyon raporu sunumunda cari denge, kur ve enflasyon arasındaki ilişkiye dair söyledikleri kafaları karıştırdı.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, cari fazlanın sürdürülmesiyle uzun soluklu fiyat istikrarını yakalamanın mümkün olacağını belirtti.
Kavcıoğlu aynı zamanda cari denge sağlandığında kurun üzerindeki baskının da azalacağını dile getirdi.
En önemli görevini fiyat istikrarını sağlamak olarak tanımlayan TCMB'nin cari dengeye ilk defa işaret etmesi kafaların karışmasına neden oldu.
Merkez bankalarının cari denge hedeflemesi yapmadığına dikkat çeken Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici Şengül, "Cari açık kapanınca kur düşecek diye bir makroekonomik denge mekanizması yok" diyor.
Şengül, cari dengenin sanayinin dönüşümüne dayalı bir ihracat ile sürdürülebilir olacağını belirterek, "Para politikasıyla sanayinin dönüşümü diye bir şey gerçekçi değil" görüşünü seslendiriyor.
Ekonomist Mustafa Sönmez de Kavcıoğlu'nun argümanın bir geçerliliği olmadığını aktararak, "Teoride enflasyonla mücadele için cari açığı kapatın diye bir şey yok" açıklamasında bulunuyor.
Enflasyonla başa çıkmanın çaresinin faizleri artırmak olduğunu dile getiren Sönmez, "Bu aslında çaresizlik, enflasyonla baş edemeyince böyle bir şeye sığındılar" ifadesini dile getiriyor.
'Dış finansman ihtiyacı bitmeyecek'
TCMB'nin en son açıkladığı cari denge verilerinde Türkiye ekonomisinin Ağustos ayında 528 milyon dolar cari fazla verdiği görüldü.
Böylelikle Ekim 2020'den bu yana ilk defa cari fazla kaydedildi.
Ancak ekonomistler, cari fazlanın uzun soluklu olmayacağı görüşünde.
Ekonomist Özlem Derici Şengül, "Bir ülkenin cari dengesi dediğimiz şey aslında tasarruf ve yatırım dengesidir" diyerek kalıcı bir şekilde enflasyonun düşmesi için tasarrufların artması gerektiğine vurgu yapıyor.
Ancak bir yandan da içinde bulunduğumuz dönemde özel sektör yatırımları devam etmekte.
Bu yüzden Şengül'e göre büyüme tarafında bir yavaşlama görülmeyecekse cari denge ancak ihracatın artmasıyla sağlanabilir:
"Şu anda bir ihracat artışı var, ancak kurda bir düşüş görmüyoruz. Dolayısıyla kur geçişkenliği üzerinden enflasyona da bir yansımasını görmüyoruz.
"Önümüzdeki dönemde cari açığı sıfırlasak bile toplam dış finansman ihtiyacı bitmeyecek. Çünkü dış finansman ihtiyacı sadece cari açıktan değil, cari açık artı dış borç ödemelerinden oluşur."
Ekonomist Mustafa Sönmez ise "İhraç ettiğiniz ürünleri satmak için ithalat yapmak zorundasınız" diyerek yükselen kur ile beraber ithalat giderlerinin de arttığına işaret ediyor.
"İhracat yapacağız diye kuru böyle bırakırsanız bunun getireceği bir dizi başka maliyetler var. Bu kur ithalatı pahalılaştırıyor ve enflasyonu artırıyor" diyen Sönmez, ihracat fiyatlarının da düşürüldüğünü, bu yüzden "yoksullaştırıcı bir ihracatın" gerçekleştiğini vurguluyor.
TCMB, geçen haftaki Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 200 baz puan düşürerek yüzde 16'ya indirmişti.
Piyasanın beklemediği bu faiz indirimi karşısında TL'deki değer kaybı hızlandı.
2021 enflasyon tahmininin yüzde 14,1'den yüzde 18,4'e çıkarıldığı Perşembe günkü TCMB sunumu sırasında da dolar/TL kurunun yükseldiği görüldü.
'Faizle sanayinin dönüşümünü gerçekleştiremezsiniz'
İhracatın artması ve turizm gelirlerinin de etkisiyle Ağustos ayında cari dengede fazla verildi.
Hükümetin son açıkladığı Orta Vadeli Program'a göre ise cari dengenin 2021 yılında 21 milyar dolar açık vermesi beklenmekte.
Ekonomist Sönmez, "2019 yılında Türkiye ekonomisi cari fazla verdi. Tam Kavcıoğlu'nun söylediği gibi. Ancak enflasyon hiç de öyle düşmedi" örneğini veriyor.
2019 yılında enflasyon yüzde 11,84 olarak gerçekleşmişti.
Eylül ayında ise enflasyon verisi yüzde 19,58 olarak geldi.
Bu yüzden Sönmez'e göre Kavcıoğlu'nun öne sürdüklerinin bir geçerliliği yok:
"İhracatı teşvik edelim, cari açığı kapatınca döviz gelir, döviz bollaşınca da enflasyon düşer gibi bir mantık kurulmuş, bir ezber üzerinden gidiyorlar."
Yabancı yatırımın ve dövizin Türkiye'ye girişinin son dönemde azalmasıyla da kur ve üretim maliyetleri sürekli yükselmekte.
Bu yüzden ekonomist Şengül de kalıcı sermaye girişi olmadan Türkiye'nin yine cari açık dünyasına gireceğini vurguluyor:
"Bugünkü sunumdan anladığım Merkez Bankası diyor ki, hazır ihracatın yükseldiğini görüyorken üreticiyi daha düşük faiz oranlarıyla destekleyelim, o sırada daha fazla ihracat yapmaya çalışsınlar, cari dengeyi kalıcı hale getirelim.
"Ancak sadece faizle sanayinin dönüşümünü gerçekleştiremezsiniz, böyle bir model yok. Para politikasıyla sanayinin dönüşümü diye bir şey gerçekçi değil."
Ödemeler dengesi hesapları içinde yer alan mal ve hizmet ticareti ile birincil ve ikincil gelir hesaplarını kapsamaktadır.
Ekonomi alanında akademisyen olan Prof. Dr. Emin Ertürk'e göre cari işlemler hesabı üç kalemden oluşmaktadır.
Bunlardan biri ve en önemlisi, ihracat ve ithalatın yer aldığı dış ticaret işlemleridir.
İkinci önemli kalem hizmet ticaretidir.
Turizm gelir ve giderleriyle dış borçların faiz ödemeleri, dışarıya verilen kredilerden elde edilen kârlardan ülkeye aktarılanlar, ülkedeki yabancı yatırımların elde ettiği kârlardan ülke dışına transfer edilenler bu kalem içinde sayılabilir.
Üçüncü önemli kalem ise karşılıksız transferlerdir.
Türkiye'nin döviz ödemeden yaptığı ithalat, döviz geliri elde etmeden yaptığı ihracat ile ülke dışındaki işçilerin ülkeye transfer ettiği dövizler bu kalemde muhasebeleştirilir.
Cari işlemler dengesi içinde dış ticaret dengesi (ihracat-ithalat), turizm gelir gider dengesi, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri, yurt dışında işçi dövizleri ve faiz ödemeleri ile kâr transferleri kalemleri bulunur.
Dolayısıyla cari işlemler dengesi, ekonominin reel kesiminin mal ticareti ve üretici faktörlerinin döviz gelir ve giderlerinin dengesini vermektedir.
Bir ülkenin mal ve hizmet ihracı ile diğer gelirlerinden oluşan kalemi, mal ve hizmet ithalatı ile diğer giderlerinden daha az ise cari açık oluşmuş demektir.